Manevi Vatan’dan ne haber?
TUSAŞ’ı hedef alan hainlerin “verdikleri mesajlar” üzerine söylenmesi gerekenlerin hepsi söylendi.
Bugün, bambaşka şeyler söylemeli!
Muhteşem devirlerimizde nice milyon kilometrekarelik Cihan Devleti’ydik.
Bugün, işgalcilerden kurtarabildiğimiz 780 bin kilometrekareyi bile çok görüyorlar bize.
Irak gibi, Suriye gibi, paramparça etmek istiyorlar.
Türkiye yapayalnız.
Tek Millet, Tek Devlet!
İşte, bundan dolayı da, Devlet Aklı her çareye başvuruyor.
Bunlardan biri de, malûm, Teröristbaşı Abdullah Öcalan’a “Örgütü’ne silahları bırakma çağrısı yap!” demek.
Sayın Devlet Bahçeli, Meclis’e bile çağırdı Öcalan’ı…
-Gelsin, ne diyecekse, DEM Grubu’nda desin!
-Yeter ki bu iş bitsin!
***
Savunma alanındaki muhteşem hamlelerimizin en güçlü adreslerinden TUSAŞ’ımızı hedef alan kirli saldırının bu çağrıya cevap olduğu söyleniyor, birçok yerde.
Kandil’in Şeytanı, “Alanda Öcalan’ın değil, bizim borumuz öter!” yollu lâflar etmişti, üstüne bu geldi.
“Öcalan’dan filan medet ummayın, gelip bizle anlaşın!” diyor Küçük Şeytan!
***
Devlet Aklı, bir adım attı ama…
Öcalan neye yarar?
Geçmişte yaptığı çağrılar neye yaradı?
Bir yerel seçimden önce, “HDP tarafsız kalsın, CHP’ye destek vermesin!” mektubu gönderdi, o bile işe yaramadı.
Oralardan fayda yok, kimseden fayda yok.
İmralı’dakini bırakın…
Kandil’in temsilcilerini bırakın!
Partileri şu kadar oy almış, bu kadar oy almış!..
Doğru da…
Oy oranlarını arttıran bizim ihmallerimiz!
Boşluk bıraktık, onlar doldurdu!
Biz ihmal ettik, eller aldı!
Sık sık, işaret ettiğimiz “MANEVİ VATAN” meselemiz!
Biz, MANEVİ VATAN’ı çok ihmal ettik.
Biz, MANEVİ VATAN’ın ruhunu oluşturan ulvî kavramların yıpratılmasına seyirci kaldık, bazen de kendimiz yıprattık!
Biz, eğitimde, kültürde, hatta “kanunlarda” Batı’ya çok bağlandık.
Biz kendimize, kendi tarihimize çok az kıymet verdik.
Biz, canımızı emanet ettiğimiz doktorlara bile “Sapkın Hipokrat”ın sözde yeminini ettirdik.
Biz, buna bile yemin dedik, yeminin zeminini kaydırdık!
Biz, İbn-i Sinâ’yı çok ihmal ettik.
Cabir Bin Hayyân’ı, Kindî’yi, Harezmî’yi, Farabî’yi, Birûni’yi, Cezerî’yi, Akşemseddin’i, Gazzâlî’yi, Piri Reis’i, Kâtip Çelebi’yi (…) çok ihmal ettik.
Biz, çocuklarımıza, her sınıfta, her sene her sene, balığın tırmandığı kavağı bellettik.
Yalan tarihi bellettik!
Bizi kamplaştıran “izm”leri bellettik!
Batı’dan neler geldiyse, onları bellettik!
Aile, eğitim ve kültür alanlarında kendimizden uzaklaştık; Batı’dan olanı, sorgulamadan bünyemize aldık.
Kahpe Batı’ya yöneldik,
Büyük Doğu’yu unuttuk!
Atina kriterlerine takıldık, Paris kriterlerine takıldık, Londra kriterlerine takıldık, Kopenhag kriterlerine takıldık…
Anadolu kriterlerini unuttuk!
“Dertlerden kurtulursun gezsen Anadolu’yu” dedik ama, Anadolu’yu unuttuk!
Köylerimizi unuttuk!
Terk ettik!
Bir de…
Alay eder gibi…
Gitmemek ve görmemek marifetmiş gibi, “O köy bizim köyümüzdür” şarkısını bütün çocuklarımıza bellettik!
Biz, güzelliklerimizi ihmal ettik…
En çok da evlâtlarımızı ihmal ettik, olmadık ellere bıraktık.
Derin boşluklara, dehlizlere attık!
“Başarılı ol, başarılı ol!” diye diye…
“Yarış atı”na döndürmeye çalıştık!
Test ile tost arasına sıkıştırmaya çalıştık!
Onlara kazanma, daha fazla kazanma hırsını aşıladık.
Başarıyı kutsadık, “Maddeye sahip olan her şeye sahip olur, çok kazanan mutlu olur!” mesajını verdik, her halimizle.
Kötü misaller olduk ya da karşılarına kötü misaller çıkarttık.
Elimizde sigara, “zararlı maddelerden uzak durmalarını” tavsiye ettik!
Faize bulaştık, helâl olanı tavsiye ettik!
Televizyonlarımızdan popüler kültür propagandası yapılmasına, MANEVİ VATAN’ımızın zeminin kaydırılmasına ses çıkartmadık ya da yeterince ses çıkartmadık.
Biz “ümmet” olmadık!
Ayağına diken batan kardeşimizin acısını hissetmedik.
Aksine, diken batıranlardan olduk!
Özümüz sözümüz bir olmadı.
Bir gün söylediğimizi bir başka gün, adeta tekzip ettik!
Muazzez Peygamberimiz’in saçını ağartan “Âyet” bize tesir etmedi.
Emrolunmadığımız gibi olduk!
Hasımlarımızın kinlerini şefkatimizle eritmek için çıktığımız yolda, eridikçe eridik.
Yola gelmelerine vesile olmamız gerekenlere benzedik!
Ya israf ya da cimrilik ettik…
Ticaretimizi fırsatçılıkla kirlettik.
“Ben siftah ettim, lütfen komşuma gidiniz!” diyen “ahi”lerimizi unuttuk.
“Halka hizmet, Hakk’a hizmettir!” diyerek çıktık yola…
Her imkân, Yüce Allah’ın rızasını kazanmak için araçtı bizim için…
Araçlara daldık, amacı unuttuk!
Araçları sevdik, birbirimizi sevmeyi unuttuk!
Bugün yaşadığımız sıkıntılar, elbette hak ettiklerimiz.
“Hâşa zulmetmez kuluna Hüdası, herkesin çektiği kendi cezası!”
Ne varsa başımızda, hak ettiğimiz kadarı!
Başka çaremiz yok;
Anahtarı nerede kaybettiysek orada arayacağız!..
Anahtar, ne Atina’da, Ne Paris’te, Ne Londra’da, Ne Kopenhag’da, ne de İmralı’da!..
Anahtar, ‘MANEVİ VATAN’da!
Biz,
MANEVİ VATAN’ı çok ihmal ettik.
Bundan dolayı da, Ailemizi kaybetme noktasına geldik.
Çocuk istemiyoruz artık, ya da birden ikiden fazla çocuk zinhar istemiyoruz.
Evlenmek istemiyoruz, ne kadar mümkünse o kadar geciktiriyoruz!
Nüfusumuz hızla yaşlanıyor…
O kadar ki…
Aile Bakanımız bile, “Eğer trend bu şekilde devam ederse, 25 yıl sonra askere gidecek yeterince genç bulamayacağız!” diyor.
Bu haldeysek ve Sayın Bakan’ın da işaret ettiği kötü gidişe son verecek işe yarar tedbirleri almıyorsak, almayacaksak…
25 yıl sonra ne yapacağız, “hayâsızca akınlara” karşı?
***
Biz, çok muhafaza-kâr ve aynı zamanda çok ihmalkâr olduk!
ANA VATAN’ı ihmal ettik.
YAVRU VATAN’ı ihmal ettik.
MANEVİ VATAN’ı ihmal ettik.
TUSAŞ’ımızı hedef alanlar, evet, savunma alanındaki hamlelerimizden duydukları rahatsızlığı ortaya koydular.
Onları rahatsız etmeye devam edeceğiz, Allah’ın izniyle.
Bir de, şunları hiç unutmayacağız:
- “MANEVİ VATAN” çökerse eğer, “MADDİ VATAN” da çöker!
- MANEVİ VATAN güçten düşerse eğer, bizim silâhlarımız bize döner!
***
Biz ne zaman ki “MANEVİ VATAN”ımızı ihya ettik, o zaman yükseldik.
Ne zaman ki “MANEVİ VATAN”ımızı ihmal ettik, bedelini çok ağır ödedik!
Bugün “birlik, beraberlik ve kardeşlik” ortamında buluşmak istiyorsak…
MANEVİ VATAN’ımızı güçlendirmek için dev adımlar atmaktan başka çaremizin olmadığının farkına varmalıyız!
Anahtarı olmayacak yerlerde aramamalıyız!
-
Nihat Gün 1 ay önce Şikayet EtOkudukça okumak istiyorum bu yazıyıBeğen Toplam 3 beğeni
-
Gerçekler 1 ay önce Şikayet EtAvrupa birliği uyum yasaları Türkiye'yi maddi manevi işgal yasalarıdır, acilen terk edilmelidir, verginle bebek tecavüzcülerini, Mehmetçik katillerini hapishanede besleyip sonra af ile salmak mazlumlara zulümdür, insan fıtratına aykırıdır. Küreselci mason medya ve eğitim sistemi Türkiye'ye sokulmamalıdır. Cuma günü resmi tatil yapılmalıdır, çocuklarımız en azından Cuma'yı kılsınlar !!!Beğen Toplam 12 beğeni
-
Zulfikar 1 ay önce Şikayet EtHer kelimesine katılıyorum kaleminize sağlık hocam.Beğen Toplam 2 beğeni
-
Doğrucu Davud 1 ay önce Şikayet EtŞairin dediği gibi " Nemiz kaldı fezailden nemiz eksik rezailden " Yani faziletten yana neyimiz kaldı rezaletten yana neyimiz eksik ? Maalesef manen iflasları oynuyoruz, durumumuz çok kötü, ALLAHÜ TEALA yardımcımız olsun ve sonumuzu hayretsin amin !..Beğen Toplam 5 beğeni
-
Mustafa 1 ay önce Şikayet EtMilyon numara bir yazı olmuş.Beğen Toplam 4 beğeni