Serdar Arseven
Serdar Arseven
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Dünkü ve bugünkü öğretmen!

GİRİŞ 25.11.2025 GÜNCELLEME 26.11.2025 YAZARLAR

Talebelerinin imanlı, ihlâslı, vatansever, dürüst, şefkatli, gayretli, bilgili ve kullara / fertler olarak yetişmeleri için çaba gösteren bütün öğretmenlerimizin (geçmiş)  Öğretmenler Günü’nü tebrik ediyorum.

*

Her 24 Kasım’da övgüler yağdırılan öğretmenlerimiz…
Hepimizin onlarla ilgili acı tatlı hatıraları vardır.
Özellikle ilkokul öğretmenim, rahmetli Semiha Baykal’ı hâlâ dualarla anarım.

Semiha Öğretmen, derdimi açabildiğim, hakkımda her zaman en iyisini isteyeceğinden asla şüphe etmediğim bir büyüğüm gibiydi.
O zamanlar haftanın altı günü okula giderdik:

Pazartesi-Cuma tam, cumartesi yarım gün.
Evli, çoluk çocuk sahibi öğretmenimiz tek günlük iznini bile bizim için kullanırdı. Her pazar, evi müsait olan bir arkadaşımıza misafir olur, orada dersleri tekrar eder, çift dikiş giderdik.

Ailem Almanya’daydı; ben birilerinin yanında kalıyordum.

Evim yoktu.

Hep misafirdim.

Öğretmenim bu yalnızlığımın farkındaydı; analı babalı çocuklara bakıp üzülmeyeyim diye elinden geleni yapardı.

Varlıklarını pek hissetmediğim annemle rahmetli babam, yıllık izinlerini Türkiye’de geçirirken boşanmaya karar verdiklerinde rahmetli Semiha Öğretmenim müdahale etmiş, yuvayı kurtarmaya çalışmıştı.

Başaramamıştı ama uğraşmıştı.

Onu çok seviyordum.

Sırtımı yasladığım çınar gibiydi.

Ben üçüncü sınıftayken bir kaza geçirdi, bacağı kırıldı, o yılı kapattı.

Yerine genç bir kadın öğretmen geldi. Bana hâlâ sebebini anlayamadığım bir tokat attı. O tokat yüzümü değil, kalbimi acıttı.

Kendisini hiç sevmedim, adını unuttum.

Merhume Semiha Öğretmeni hiç unutmadım, diğerini unuttum!

ÇOCUĞU KEŞFEDEN ÖĞRETMEN!

Öğretmenlik, mesleklerin en önemlisidir.

Onların hâl ve hareketleri bizde kalıcı izler bırakır.

Bazı öğretmenler, Erol Hocam gibi çok özel, çok saygıdeğerdir.

Bugün Ankara’da tıp profesörü olarak görev yapan çocukluk arkadaşımla aynı apartmanda oturur, aynı okula gider, aynı sınıfta yan yana otururduk.

Merhum tarih öğretmenimiz Erol Yeşilova ona “Sen profesör olacaksın!” derdi. Bana da “Sen ya avukat ya da gazeteci olursun” derdi.

Arkadaşımla konuşurken Erol Hoca’yı anar, nasıl tutturduğuna şaşarız.

Demek ki bir çocuğun yetenek ve ilgi alanlarını zamanında tespit etmek o kadar da zor değilmiş.

Erol Hoca iyi bir gözlemciymiş; yazılı-sözlü performanslarımızdan, derslerdeki hâl ve hareketlerimizden doğru sonuçlar çıkarabiliyormuş.

O zamanlar sınıf mevcutları şimdikinden çok fazlaydı, öğretmenlerin maddi durumları da bugünkünden kötüydü ama…

Galiba işlerini daha çok seviyorlardı.
Yok, haksızlık ettim, sözümü geri alıyorum.

Bugünün dertleri çok başka.

Bugünkü öğretmenlerin işi çok daha zor.

Biz öğretmenlerimize saygı duyardık.

Dediklerini yapmaya özen gösterir, onları üzmekten, kızdırmaktan çekinirdik.

Benim anne-babam fiilen yoktu, ben kendimden çekinirdim.

Mahcup olmaktan korkardım.

Diğer çocuklar öğretmenin kendilerini anne-babalarına şikâyet etmesinden endişe duyarlardı.

Veli toplantılarında öğretmenin ne diyeceği çok önemliydi.

Öğretmen öğrenciden memnun değilse aile genellikle kabahati çocukta bulur, nasihat ederdi.

Şimdi ise velilerin çoğu bir tuhaf.

Öğrenciye en ufak bir laf eden öğretmen CİMER’e şikâyet ediliyor.

Her şikâyet bir soruşturma demek.

Milli eğitim müdürlükleri, okul idareleri, öğretmenler bunlarla uğraşıp duruyor.

Haklı şikâyetlere lâfımız yok da,  terbiyesizlik yapan öğrenciye “Terbiyesizlik yapma!” diyen öğretmen bile şikâyet edilebiliyor!

Bizim zamanımızda “Evime giderken asi öğrencim ve kafa dengi arkadaşları tarafından yolum kesilir mi?” diye endişe eden öğretmen hatırlamıyorum.

“Öğrencimin iftirasına uğrar mıyım?” korkusu yaşayan öğretmen de yoktu.

Şimdilerde öyle mi?

Taciz iftirasına bile uğrayan öğretmenler var!

Bir de bizim zamanımızda zorunlu eğitim beş yıldı. Okumak isteyen devam eder, istemeyen okulu bırakıp çırak olup meslek öğrenirdi.

Şimdi 12 yıl zorunlu eğitim var.

Okumak isteyenle dersi kaynatmak için elinden geleni yapan aynı sınıfta.

Bu sistemden öğrenciler, öğretmenler, idareciler, veliler…

Hepimiz olumsuz etkileniyoruz.

Bu dönemde öğretmenlik yapmanın bizim zamanımızda pek olmayan sayısız zorluğu var.

Kısmetse önümüzdeki süreçte bunları ayrıntılı olarak yazmaya devam edeceğim.

Kıymetli öğretmenlerimiz aşağıdaki “yorumlar” bölümüne bu zorlukları yazabilir, velilerimiz ve öğrencilerimiz de görüşlerini paylaşabilir…

Talebelerinin imanlı, ihlâslı, vatansever, dürüst, şefkatli, gayretli, bilgili bireyler olarak yetişmesi için çaba gösteren bütün öğretmenlerimize kulak vermek, seslerini duyurmak hepimizin vazifesidir.

Serdar Arseven / Haber7

YORUMLAR 35 TÜMÜ
  • Öğretmen 1 hafta önce Şikayet Et
    Her şey temelden eğitim ise tepeden düzelir kanaatindeyim. Öncelikle öğretmen yetiştiren kurumlar ıslah edilmeli. Yani fabrika yapan fabrikalar yapılmalı. Sistemimizi ıslah etmek yetmez yetmediği görüldü. Kırk yamalı bohça gibi. Tamamen değiştirilmeli. Millî olmalı. Günün ve milletimizin şartlarına kültürümüze uygun olması için çokça araştırılmalı. Yerli ve milli hocalara başvurulmalı
    Cevapla
  • Muallime 1 hafta önce Şikayet Et
    Merhaba notunuz ve yazdıklarınızla bize tercüman olduğunuz için teşekkürler. Eğitim aile de başlar. Türk aile yapısı bozuldu,toplumun ayarları değişti. Herkesin okuması şart değil meslek öğrenmeye daha erken başlamak kötü bir şey değil.Aile çocukta başarı olsun olmasın illa okutmak istiyor. Toplumun meslek ayrımı yapmaması,meslek etiği kazanması gerek.Ahilik anlayışına ihtiyacımız var.
    Cevapla
  • Vatandaş61 1 hafta önce Şikayet Et
    Zorunlu eğitim son bulmalı,okumayacak öğrenci çırak olarak mesleğe yönlendirilmeli,Lise 3 yıl olmalı,Bazı ders müfredatları gelenek görenek ve inançlarımıza göre tekrar yazılmalı,en önemlisi eğitim sendikaları yönetici atamada söz sahibi olmamalı,proje okulları atamaları torpille olmamalı,öğretmenler mesleği okullarda öğrenmemeli,ücretli öğretmenlik bir an önce kaldırılmalı.
    Cevapla
  • tuna 1 hafta önce Şikayet Et
    bugün öğretmenlerin işi zor çünkü ahlak yoksunu bir nesil var, lakin öğretmenlerin de ciddi bir kısmı öğretmenlikten uzak herbiri sanki muhalefet lideri okullarda devletın hukumetın aleyhıne konusmalar yapıyorlar
    Cevapla
  • Maraşlı 1 hafta önce Şikayet Et
    Okumak isteyenle dersi kaynatmak için elinden geleni yapan aynı sınıfta.Bu sistemden öğrenciler, öğretmenler, idareciler, veliler… Hepimiz olumsuz etkileniyoruz. Neden bu büyük yanlış devam ediyor. Zorunlu 12 yıllık eğitim sistemi neden değiştirilemiyor.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle