Örtünmek!
Beylerin konu ve konum seçmekte daha özgür ve rahat olduklarını vurgularken, cabbar yanının törpülendiğinden, mesleki iştahının azaldığından dem vurdu.
Dedim olmaz öyle şey… Sana öyle geliyordur. Öyleydi değildi derken en son masada bana aynen şöyle diyordu…
'Hadi canım yapamazsın!.'
Yaptım bile… Geçtiğimiz Pazar akşamüstü uzun bir pardesü, abartılmamış ve tepesi kabartılmamış bir baş örtüsü ile kendimi Taksim'e attım. Kafamda entel gençliğin arasında varlık göstermek, Etiler'de gelir seviyesi üst düzey olan ailelerin çocuklarının takıldığı yerlerde biraz zaman harcamak vardı. Eyüp civarında sahilde yürüyüş de fena olmazdı hani…
Taksim / İstiklal Caddesinde önce gözümde gözlükle yürüdüm bir müddet… O kadar çok dikkat çektiğimi farkettim ki, gözlüğü hemen çıkarttım. Güneş yokken takılan gözlük komik ve gizemli duruyordu anlaşılan.
Gençlerin çokca gittiği bir kafede cam ve cadde kenarına oturdum. Kapıdan içeri girerken mekandakilerin kafası hop bana döndü ve çoğu ben oturana kadar baktı durdu. İlk izlenimim şu oldu ki bence vardığım doğru bir kanı; 'Bu kızın burda ne işi var?' bakışları idi tüm o bakışlar…
Hımm demek memleket gençliğim mekan seçimlerinde dış görüntüyü epey kaile alıyor. Başka olan dikkat çekiyor yani. İyi de örtünmek başka olmak değildi ki? Başka olmanın tarifi çok başkadır. Genel kuralların dışında seyreden davranışlar gösteriyor olmak ve ahlaki değerleri hiçe sayıyor olmak ya da sürü içersinde kurt olmak 'Başka' demek değil midir aslında?
Peki ya garson bunun ne anlama geldiğini biliyor muydu?
-Bakar mısınız?
-Geliyorum, buyrun ne alırdınız?
-Türk kahvesi alabilir miyim?
-Yanında likör istemezsiniz herhalde değil mi?
-Yok teşekkürler istemem.
Moda dergilerindeki gibi örtünmemiştim. Gayet mütevazi ve iddiasız, başımda saçlarımı bastıran bir örtü, üzerimde el ve ayak bileklerimi açıkta bırakacak bel kıvrımı dahi belli olmayan düz ve bol bir pardesü…
Kahvem geldi, içimden 'Keşke gözlüğü takabilseydim' dedim. Etrafımdaki insanların bakış sürelerini ve ifadelerini o zaman daha rahat gözlemleyebilirdim.
Şahsım hakkında saygısızca birşey işitmedim ya da herhangi bir tavırla karşılaşmadım. Ama en çok hafızama kazınan ' Senin burda ne işin var' der gibi bakan gözlerdi.
Karşımda mini etek giymiş bir genç kız oturuyordu. Bir ara cep telefonundan beni fotoğrafladı gibime geldi. Artık sosyal paylaşım hesaplarından birinde resmin altına birkaç cümle birşey yazıp mı paylaşacaktı yoksa fotoshop mu yapacaktı bilemedim vallahi… Belki de tamamen benim buhranımdı.
Dikkat çekmiştim. Ne acı ki, o mini etekli kız değil ben dikkat çekmiştim. Sanki evden dışarı çıkmam uygun değilmiş gibilerinden hem de…
Tranvay'a bindim. Benimle Arapça konuşan sokak çocukları oldu… 'Salam' deyip kaçıyorlardı. Komiklerdi.
Örtü siyah, perdesü siyah, ayakkabı siyah… Çok mu dikkat çekiyordu acaba?
Taksim çıkısı otobüs durağında bazı yaşlı bakışlar kalbimden kaçmadı. Minik tebessümler, örtünün emrine itaat eden bir bayana gösterilen saygı ifadesi de vardı.
Etiler için saat geç oluyordu. Ama olsun oraya gençler zaten geç saatlerde daha çok rağbet gösteriyorlardı.
Yine en işlek caddesini seçtim ve en popüler mekanlarından birine oturdum. Taksim'dekilerden farklı bir bakış sezmedim. Acaba tek başıma olmam iyi bir fikir değil miydi? Yanımda bir bey olsa, belki işler daha kolaylaşacaktı. Ama zaten gazeteci arkadaşımda aynısını savunmuyor muydu?
-Latte lütfen
-Hay hay hemen…
Kahvemi içtim, bakışlar çok rahatsız etmedi. Ama içeri giren herkes illa bir bakıyor sonrasında kafasını çeviriyor, yerine oturuyordu.
Ne gariban etkisi bırakmıştım ne de köyden şehire indim imajı… Kafaları karışmıştı. Acaba ben burda ne arıyor olabilirdim? Toplum baskını hissedebiliyordum. Sanki birçok beceriden yoksun, hayata karşı savunmasız biri gibi… Onlar masumluğu çaylaklıkla karıştırıyor olabilir miydi?
Çok ince bir çizgi herkesi herkesten ayırıyordu aslında… Cehalet.
Bu gençlerin suçu yoktu ki aslında… Onlar ne gördü ise öyle bakmaya, ne duydular ise öyle konuşmaya devam ediyorlardı.
Dekoltesi bol, cesareti çok yerlerdi buralar… Elbette örtünmesi bile farklı olan hanıma bakacaklar hatta hakkında bir iki kelam edeceklerdi.
Örtünmeden örtünmeye de fark vardı elbette… Minisi de etek, ayak bileğine kadar örteni de etek ona bakarsanız.
İyi de ama bizim konumuz bu değil ki Serdem? Konumuz sosyal mesleklerde örtü; bayanın mesleğine hangi oranda etki ediyor. Başı kapalı kadının yerini 'EV' görmek isteyenlerin sayısı çoğunlukta mıydı yani?
Eyüp sahilinde yürüyüşe vaktim yetmedi. Hava karardı malesef. Ama ben anlayacağımı anlamıştım zaten.
Çarşı pazar, elma armut karıştı anlayacağınız.
Meslek sahibi olmak, ekmeği taştan çıkartmak zaten başlıbaşına zor iken, bir de örtünen kardeşlerime 'siz gidin evinizde oturun' muamelesi yapan zihniyetin hangi ara doğduğunu bulamadım.
Kimsenin kimseyi eksik yoksun görmek gibi bir hakkı yoktur. Hele ki hür iradesini Hak inancı ile kavuşturmuş ve örtünmüş kızlarımız üzerinde bu tip görüşlerini bakış veya sözle ifade edenlerin önce kendilerine bakmalarını öneririm.
Zoru başarmak, başarmanın bir üst modelidir.
Doğal olan birşeyin, henüz doğal olduğundan bihaberiz. Bence sorun bu.
Sizlerin Allah yolunu açık etsin, okuyun büyüyün… Doktor olun, avukat olun, var olun… Kimseyi de o güzel akıllarınıza dert etmeyin.
Bu zamanlarda bitecek. Herşey çok güzel olacak. Çok güzel…
Serdem Coşkun Haber7
serdemcoskun@gmail.com
-
Ahmet E. 12 yıl önce Şikayet EtALLAH SONUMUZ HAYRETSİN. Kadının evde oturmasını küçümsemek neden? Bunu işe yaramazlık olarak algılamak neden? Hep ailenin öneminden dem vururuz da bu ailenn evde yaşadığının farkında değil miyiz? Kadını ille de dışarı çıkarmak aileyi dinamitlemek değil midir? Çocuğu yetiştirmek, aile ortamını gün boyu canlı tutmak bir işe girip para kazanmak ve o para sayesinde kocamam muhtaç değilim psikolojisi oluşturmaktan çok daha önemli değil midir. Toplumuza bir bakın lütfen kadınlar artık çalışıyor buna paralel de aile kurumu çöküyor. Kadın özgüvenini kazandıkça ailenin idaresine el koymaya çalışıyor ve buna paralel şiddet ortaya çıkıyor. İşin üzücü tarafı ise neticeye odaklanıp sebepleri göz ardı etmemiz. Allah sonumuz hayretsin ne diyelim.Beğen Toplam 4 beğeni
-
Nasuh BİLEN 12 yıl önce Şikayet EtBir yere gelene normalde herkes bakar. Bir defa yalnız gezmesi bakanların şüphesine sebep olmuştur.Kimse birşey dememişBeğen Toplam 1 beğeni
-
bulut nazire 12 yıl önce Şikayet EtSerdem Hanım siz yolunuzda devam edin. Ne kadar öfke dolu ve körsünüz. Kadın doğru birşey yazmış. Sanki sizin için birşeyler karalayıp cesaret edip yazanlar var da kalkmış bir de yazarın makyajı şarkısı felan falan karıştırıyorsunuz. Yıllar önce daha başörtüsü mevzuuları yokken bu kadın örtünenlerin sesi olmuştu. Bilip bilmeden yazıyorsunuz bir de yorumlarınızı yayınlıyorlar. Bu defa görmezden gelemedim.Beğen Toplam 2 beğeni
-
mert (önceki) 12 yıl önce Şikayet Etserdem hanim. siz yine kendi isinize bakin. sürün yüzünüze bir kilo boya ve reklam sunuculuguna devam edin. sizi böyle sevdik(!)Beğen Toplam 5 beğeni
-
tamtam 12 yıl önce Şikayet EtBaşörtüsü. Bu şarkıcı hanım Allah'ın bir emrini deneme amaçlı yerine getirmiş. Yani bu konuda fikir beyan ediyorsanız bilin ki o örtü size hayatınız boyunca farz. Gözlem yapmak için örtünmek hoş bir şey değil. Bir de '''siz gidin evinizde oturun' muamelesi yapan zihniyetin hangi ara doğduğunu bulamadım.'''' demişsiniz. Elinizde bir KUR'AN meali varsa Ahzab 33'e bakıverin de bu zihniyetin nereden doğduğunu görün sayın bayan.Beğen Toplam 10 beğeni