Kibirli doktor
Saat: 04.00
Yer : İstinye
Ateşler içinde yanan minik Kaan, zar zor son gücünü de kullanarak annesinin elini sımsıkı tutup, meraklı ve aciz gözlerle hastanenin acil kapısından girdi. Annesi, derdini anlatacak bir mercii aramak ve arama sürecini kısaltmak amacıyla oğlunu azıcık sürükleyerek, hızlı adımlar atıp, etrafa bakınıyordu.
Köşeyi dönünce, uykulu gözlerinde hala çapakları ile dolaşan, yüzünde 'bunlar da nerden çıktı' ifadesi taşıyan orta yaşlı bir adamla karşılaştı. Hemen arkasında, yüzüne ay inkilap etmiş bir hemşire duruyordu.
Kaan'cık , 'anne çok yoruldum' dedi.
Annesi ; 'birazdan geçecek oğlum...' diyerek, masanın başında duran beye; ‘Doktor ya da hemşire hangisi ile görüşebilirim? Oğlum ateşler içinde, tir tir titriyor’ dedi.
Hemşire hanım, anneyle oğlu tam buyur edecekti ki ‘bunlar da nerden çıktı’ gibilerinden bakan o adamın dudaklarından şu cümleler çıktı: ‘Burada çocuk doktoru yok. Başka hastaneye gidin’.
Annenin ,'ama çok ateşi var, en azından bir ateşine baksa doktor bey' ricası üzerine, adam, doktor olduğunu söyledi.
Kulaklarına inanamayan anne, tekrar sordu:
- ‘Doktor siz misiniz?’
- ‘Evet benim...’
- ‘Bi baksanız, ateşini ölçseniz en azından…’
- ‘Burada çocuk doktoru yok dedim ya size hanım!’
- ‘Doktor bey, siz bi baksanız ateşine, havale geçirme riski yok ise alır götürürüm çocuk doktoruna. Saat sabaha karşı 04.00...’
- ‘Git, girişini yap. Çocuk kalsın’
Kadın etrafına baktı, oturtacak bir yer yok. Oğlu, kendisini ayakta bekleyecekti o gidip gelene kadar. ‘yok, olmaz’ dedi içinden, aklı kalacaktı minik oğlunda... Tekrar söze girdi.
- ‘Doktor bey, Kaan çok halsiz... Bir yere oturtalım. Panik yaptı zaten. Siz ateşine bir baksanız, evde 39 idi ... Hemen getirdim. Havale geçirmesinden korktum. Ben iki dakika da yaptırırım kaydını.
Elinde; ateş ölçerle ufaklığa doğru hamle yapan hemşireyi bir bakışıyla durduran doktorun, yükselen sesi şöyle diyordu.
- ‘Hanım, önce girişini yap!...’
Anne ve oğul, tekrardan acilin girişine geldiler.
Hastanın kimlik numarasını verdikten sonra, doktorun olduğu yere geri döndüler. Giriş işlemleri çok kısa sürmüştü. Belki de, o panikle en başta yapması gereken şeyi şimdi yaptığının farkına varan anne, ‘doktora bir özür borçlu muyumdur ?’ diye düşündü kendi kendine, tekrar doktorun bulunduğu yere vardılar.
Hemşireye doktoru soran anne, odasında cevabı aldı.
-‘Pardon ismi neydi?’
- ‘Dr. …’
- ‘Dr. ... beye söyler misiniz? Biz girişimizi yaptık’
20’li yaşlarını süren hemşire, başından beri elinde tuttuğu ateş ölçerle birlikte, ufaklığı, içeri yatakların bulunduğu yere aldı. Annesine sarılmış, hala titreyen çocuk, yatağın küçük bir köşesine dayanınca az biraz gücünü toplar gibi oldu. Hemşire ateşi ölçüp, bir iki ateş düşürücü ismi verdikten sonra dilerseniz bir çocuk doktoruna götürün’ dedi. ‘Ateşi düşmüş..37 buçuk diye ekledi’
Anne çok sevindi. En azından vakit kazanmışlardı. Az önce ‘kendisine kaydını yaptır sonra gel’ diyerek azarlayan doktorun nerede olduğunu merak etti. Hemşireye döndü ve ‘Doktor bey, ne der acaba bu konuda? Yarım saat önce ateşi çok yüksekti’
Odasında olduğu söyleyen hemşireden başka ses çıkmadı.
Kafası karıştı kadının.
En iyi ihtimalle, gribe yakalanan ufaklığın yarım saat önce havale geçirme riski de çoktu tabii... Ne olmuştu da ateşi düşmüştü? Korktuğu gibi olmamıştı çok şükür. Tebessümle hemşireye gülümseyen kadın, oğlunun elinden tutarak hastaneden ayrıldı.
Eve döndüler. Bir kaç saat sonra hava aydınlanacaktı.
Anne; bir ateş düşürücü verip, bir iki saat uyumasını sağladı oğlunun. Sonrasında, hep bildikleri hastaneye doğru yola çıktılar. Konumuzun sonrası ve öncesi anne ve çocukla alakalı olabilir. Fakat tam orta yerindeki doktor manzarası hepimizi ilgilendiriyor.
Bir eğlence yerine gidince sabahlara kadar eğlenmesini bilenler... Gecenin bir yarısı filanca ülkenin saat farkı yüzünden uyanık kalıp maç izleyenler... Misafirlikte, ziyaretin amacını kaçırıp, geceye kahkahalarla eşlik edenler... Keyfi uyanık kalışlara düzinelerce örnek üretirim ben.
O keyfi uyanışlara şahit bedenlerden biri olamaz mı bu doktor bey?
Olur elbette...
Elinde koca bir sopa varmış gibi, öğretmen edasıyla hastanenin ortasında dolanmasının sebebi nedir acaba? Gerçi dolanmıyor, olduğu yerde uyukluyordu. Uykudan yeni uyanmış ama uyandırıldığı için çok kızmış havası taşıyordu. Uykusundan uyandıran hastanın uyandırma sebebini beğenmediği için de olabilir bu tepki tabii. Eğer hasta, sedye ile ambulanstan indirilse idi, sanırım o zaman uyanmasının haklı bir sebebi olacaktı. Lakin, gecenin sabaha yaklaşan bir saatinde, acilde beliren bir kadın ve çocuk olunca, hem de kendi ayaklarıyla tıpış tıpış gelen... Tatmin etmedi yeterince doktorumuzu!
‘Doktor beeeyy ... Git evinde uyu...’ derler adama ama...
Tövbe... Haksızlık yapmayalım
Peki, tamam, az önce acil bir müdahaleden çıktığınızı farz edelim. Kanlı, acılı bir vaka... Ve siz (Allah'ın izni ile), o kutsal görevinizin gerektirdiklerini alnınızın akıyla sergilediniz. Hastayı kurtardınız. (Allah razı olsun sizden.)
Ve şimdi de, bir sonraki hastanız, o annenin çocuğu diyelim. Basit bir ateş ya da havalelik durum da vuku bulabilir. Hatta sizin, o hastayı çocuk doktoruna göndermek yasal hakkınız da olabilir. Bunları da anlıyor ve size hak veriyor olalım. Lakin güler yüzünüzü nerede bıraktınız?
O zaman sahneyi başa saralım.
-‘Doktor ya da hemşire hangisi ile görüşebilirim? Oğlum ateşler içinde, tir-tir titriyor’
- ‘Çocuk doktorumuz yok ama biz yine de bir bakalım. Ateşini ölçelim. Çocuğu içeri yatağa alalım. Siz kaydını yaptırın hanımefendi. Eğer durumu ciddi ise sizi başka hastaneye yönlendirelim.
-‘Peki doktor bey, özür dilerim, heyecandan kayıt yaptırmayı unutmuşum’
-‘Teşekkür ederim’
Olması gerekeni yazdım ben... Olmaması gerekenler ise yukarda okuduklarınızdı.
NOT: Böyle tanışmak istemezdim sizinle doktor bey... Ben o gece, acilde yüzüne bakmadığınız, sinirli cevaplar verdiğiniz, bir tek neredeyse 'okuman yazman yok mu be kadın!' demediğiniz anne... Serdem ben... Siz odanıza girdiniz ya tekrardan... Hani beni ‘kaydını yaptırın’ diye gerisin geri yolladınız. Ben o koridorda yürürken, kayıt işlemleri şipşak bitince, çok mahçup oldum. Sizden özür dileyecektim. Yolsuz yordamsız, pat diye geldim yanınıza. Ama insanın canı, evladı söz konusu olunca...
Keşke, kendinizi bu kadar hafife almasa idiniz. Sizin, çaresiz yüzlerde, size doğru uzanmış çare arayışlarıyla dolu bakışlara ‘KIŞT!’ demeye hakkınız yok... Çare olamasanız bile...!
İnanın böyle tanışmak istemezdim.
Serdem Çoşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com
-
hüseyin objektif 14 yıl önce Şikayet EtAteş. Bir insanın ateşi yükseliyorsa vücudu iyleşmeye çalışıyor yani ateşe sabretmek gerekiyor demektir.Havalenin sanılanın aksine yüksek ateşle bir ilgisi yoktur, 37 derece de dahi bir insan havale geçirebilir, havale de aslında görüntüsü trajik olsa da öksürmek kadar doğal bir reflekstir, bu durumda havale baskılayıcı yada ateş düşürücü ilaç almak ilerleyen dönemlerde havale riskini arttırıcı yönde etki etmektedir.Beğen Toplam 1 beğeni
-
ömer akkurt 14 yıl önce Şikayet EtYine doktor düşmanlarına gün doğdu. Ben de bir hekimim.Meslektaşımın tavrı doğru mu? Değil.Fakat acilde çalışanın durumunu anlamamız lazım.Sabaha kadar toplumun en alt tabaka insanlarıyla muhatap oluyoruz.Afedersiniz hırsızı hapçısı fahişesi şarhoşu ipnesi ile uğraşıyoruz.Güvenlik görevlilerinin yanında kuzu kesilenler bizleri görünce coşuyor.Arkadaşın psikolojisini o yönden düşünmek lazım.Bir de ne zaman hekimlerle ilgili olumsuz haber olduğunda atlayanlar var.Ne var ki biz de insanız hata yapabiliriz.Önemli olan olanlardan ders alıp tekrarlamamaktır.Yazarımıza geçmiş olsun diyor acil şifalar diliyorum.Beğen Toplam 2 beğeni
-
Hasan Gür 14 yıl önce Şikayet EtAYIP DEĞİL HAKTIR SERDEM HANIM. Yok bilmemkaç saat çalışıp bilmem kaç saat dinlenebiliyorlarmış, her türlü insanla muhatap oluyorlarmış da bilmem ne. Sadece doktorlar zor koşullarda çalışıyor sanki, sanki tıp fakültesinde bu doktorlara başka bir taahhüt edildi. Olmasaydın kardeşm doktor. Saat kaç olursa olsun, karşısındaki ne tür insan olursa olsun hiç bir doktorun yazıda belirtilen muameleye hakkı yoktur. Yukarıda yazanlar istisna mıdır, ne yazık ki aksi durum yani insana insan gibi davranan doktorlar istisnadır. Allah ellerine düşürmesin.Beğen Toplam 3 beğeni
-
fatih evci 14 yıl önce Şikayet Etöneri. bence sizin gibi topluma mesaj veren insanların daha ılımlı ve daha yapıcı yazılar yazması gerekiyor. bu yazınızda olduğu gibi halkımıza doktor düşmanlığı aşılarsınız teşekkürlerBeğen Toplam 2 beğeni
-
fatih evci 14 yıl önce Şikayet Etayıptır serdem hanım. haklısınız doktor bey sert davranmıştır istemeden kabalık etmiştir.buna diyecek birşeyim yok. ama böyle bir başlık ve böyle gözler çapaklı falan gibi aşağılayıcı sözler hiç yakışmıyor size. ben doktorum 3 güne bir nöbetim var. 36 saat çalışıp 12 saat mesaiden sonra dinlenebiliyorum. her tür insanla muhattap oluyor yerigeliyor can güvenliğim olmuyor. siz doktor nasıl eğitim alıyo nasıl yetişiyor nasıl emek özveriyle çalışıyor bunları görmeden sadece sertçe eleştiriyorsunuz. doktorun insan olduğunu unutuyor ve gecenin 4 ünde halen size her daim çok iyi bir şekilde hizmet vermesini istiyorsunuz.Beğen Toplam 4 beğeni