Serdem Coşkun
Serdem Coşkun
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

En büyük engel sevememektir!

GİRİŞ 09.06.2011 GÜNCELLEME 09.06.2011 YAZARLAR

Gözlerim kapalı, sadece ve sadece evimden çıkıp, arabama kadar yürüyecektim. Evet, bunu yapabilirdim...

Topu topu 20 saniyelik bir süreçti bu ve her zaman yaptığım şeydi. Çantamın içinden anahtarlarımı aradım bir süre ve ardından sokak kapısının tokmağını. Ayağım apartmanın girişindeki paspasa takıldı ve tökezledim.  

İki saniyeliğine hile yapıp açtım gözlerimi ve hafızama kaydettim sağımda solumda önümde ne var ne yoksa. Tekrar yumdum gözlerimi ve arabama giden o 20 saniyelik yolu zor zanaat kat etmeye çalıştım. Ayağım tökezledi, kaldırımdan sekerek önce bir sendeledim, ardından da gözlerimi yine bir kaç saniyeliğine isten dışı açmak zorunda kaldım. Baktım ki adımlarımı atacağım yerler hep düzayak, tekrar yumdum gözlerimi...

Cep telefonumun ağırlığı yoktu çantamda... “Eyvah eyvah! Evde mi unutmuştum acaba? Evet, unutmuştum ve tekrar gozlerim kapalı geri dönüp, o tökezlediğim kaldırımdan çıkıp anahtarımı çantamda bulmaya çalıştım. Bir müddet arandıktan sonra, el yordamıyla anahtarı çıkardım. Şimdi bütün iş anahtar deliğini bulmaya kalmıştı.

Parmaklarımla yoklaya yoklaya anahtarı deliğine soktum ve içeri girdim. Yaklaşık otuz basamaklı merdiveni tek tek dikkatlice çıkıp, sola evimin kapısına doğru birkaç adım attım. Yine aynı işlemi gerçekleştirip anahtarla kapıyı açtım ve çok şükür evdeydim. İki saniyede olsa gözlerimi açmam ve yolumun üzerinde neler var, bakmam gerekiyordu. Kendi evim olmasına rağmen, yabancılık ve korku hissi ile karışık bir hal belirmişti bende.

Anlık hafızama kaydettim her şeyi.  Kapının oradan beş adım koridor, sağa dönüş, oradan odama gidiş derken iyi de cep telefonumu nasıl bulacaktım? Yatağın oraya gelirken ayağım sandalyeye çarptı ve irkildim. Uyur gezer modunda kollarımı öne doğru uzatıp, sağı solu yoklaya yoklaya yatağın bir kenarına oturdum. Yatağıma dokuna dokuna anladım ki telefonum orada değil. Şimdi tekrar ayağa kalkıp, salona gitmek ve orda aramak zorunda idim. Nasıl yapacaktım ki?

Koltuk takımları, sehpalar, yemek masası ve bir sürü ıvır zıvırın arasında iki gözüm kapalı, ben nasıl bulacaktım ki bu telefonu? Odamın kapısının önünde bir kez daha açıp gözlerimi ve hemen ardından tekrar yumup, emin adımlarla koridora kadar geldim… Duvarları yoklaya yoklaya salonun kapısından içeri girdim.

Eee sonrası? Yine açmam gerekli idi gözlerimi ve nitekim öyle yaptım. 0Açıp kapama esnasında telefonumu televizyon sehpasının kenarına bırakmış olduğumu gördüm ve bir iki adım attım, almayı denedim. Sağa sola ellerimi oynatıp, iyice cebelleştikten sonra telefonu o hızla yere düşürdüm. Eğildim lakin dengem bozuldu. Bir kez daha mızıkçılık yapıp açtım ve yumdum gözlerimi. Telefonu emin bir hamle ile alıp, gözlerim kapalı geri dönüp, el yordamıyla kapıya vardım.

Aynı hengâmeli ve tedirgin adımlarla arabamın yanına kadar geldiğimde, oyun bitmişti. Buradan sonrası için gören gözlerime ihtiyacım vardı.

Sanki ilk kez bakıyormuş gibi dünyaya, yavaşça açtım gözlerimi... Durdum, oracıkta durdum. Haziran ayında, güneşi kokladım ve çiçeklerle ısındım. Bir başka geldi, her gün gördüğüm şeyler bir anda... Ellerime baktım, kollarıma, yüzüme, kirpiklerime dokundum.

Alt tarafı evden arabaya kadar yürümeye çalışmıştım. Olmamıştı. Korna sesiyle irkilip, yeni gelen güne Besmele çekip... Bindim arabama... Aldı mı beni bir düşünce...

Bizim memlekette özürlü olmak zor iş... Gâvur elin bir tek bu ayrıcalığına özenmişimdir zaten. Kaldırımından, yoluna, sinemasından, stadyumuna kadar her şey, onlar için ulaşıma daha kolay hale getirilmiştir.

Peki ya gerçekten görme özrüne sahip olanlar ne yapıyorlardı? Ya da, tekerlekli sandalyeye mahkum olanlar?

Kaldırımlara çıkıp, inmek nasıl bir eziyet farkında mısınız onlar için? Eğimden eser yok!

Ben bile zorlanırken o daracık, eğri büğrü kaldırımlarda, onlar nasıl gidebilecek ki bir yerden diğer bir yere?

Engelli, bilhassa yürüme engelli insanlarımız için çalışmak, gezmek, alışveriş yapmak ve etrafta faaliyet belirtisi göstermek inanın neredeyse mümkün değil. Bizler için çok basit gibi görünen hatta rutin hayatımızı yürütmek için farkına varmadan yaptığımız şeyler onlar için hayat memat meselesi ve neredeyse imkânsız.

Onlara yapılan haksızlıkları ya da onlar için yapılabilecek güzel şeyleri küçücük bir yazıya sığdırmam mümkün değil.

Ama en azından kendimi onlardan birinin yerine koydum ve görme özürlü kardeşlerimizin dili olmaya çalıştım. Yollarda ve üstgeçitlerde bulunan merdivenlerin korkuluksuz yapılmamalarını ve basamak aralıklarının tehlikesiz mesafelerle sabitlendirilmelerini öneriyorum.

Muhakkak tekerli sandalye eğiminin olmasını da şiddetle arzu ediyorum. Konuşan trafik lambaları da bir başka yardımcı çözüm. Her sokak başına telefon, ve engelli kardeşlerimiz için yardım isteyebilmek adına bedava arama hakkı istiyorum…

“EN BÜYÜK ENGEL SEVEMEMEKTİR!” diyor,  sizlerden de öneriler bekliyorum.

Bu defa eleştirmeyin... Çözümler yazın bana...

Serdem Coşkun - Haber 7
emcoskun@gmail.com

YORUMLAR 9 TÜMÜ
  • mermus 14 yıl önce Şikayet Et
    ENGELLİLER İÇİN SAĞLIK HİZMETİ_2. Mental retarde( zeka geriliği) bir hastayı düşünün . Hekime derdini anlatamıyor, kendisini ifade edemiyor, hekim yardım etmeye çalışyor, tahlil , röntgen , mr vs. istiyor , hasta sağlık personeli ile iş birliği yapamıyor(kan aldırmıyor, film çekmek için gerekli pozisyoda duramıyor, verilen komutları yerine getiremiyor vs.). Bu gibi hastalar için özel eğitim almadıkları ve yeterli fiziki imkanlar olmadığı için sağlık personeli çaresiz ve hasta gerekli sağlık hizmeti alamadan üstünkörü bakılıp yollanıyor.Yada yatalak bir hastanın diş sağlığı problemi olduğunu düşünün . Bu durumdaki bir hastanın çoğu zaman pek çok seanslık işlemler gerektiren diş tedavileri bu günkü koşullarda ne evlerinde yapılabiliyor ne de bu tür hastaların ihtiyaçlarına cevap verebilecek diş sağlığı merkezleri var. Ne de bu alanda ihtisaslaşmış dişhekimleri var.Devletin bu konuya ciddi şekilde eğilmesi gerekir, hem de çok ciddi.
    Cevapla
  • mermus 14 yıl önce Şikayet Et
    ENGELLİLER İÇİN SAĞLIK HİZMETİ-1. Engelli insanların yaşam kalitelerini en çok etkileyen sorunlarından biride sağlık hizmetlerini gerektiği gibi alamamaları.Tıp fakültelerinde pediatri, geriatri gibi, dişhekimliği fakültelerinde pedodonti gibi,ihtisas alanları oluşturulmasına rağmen ki gereklidir, engelli insanların sağlık sorunlarına spesifik olarak eğilen uzmanlık alanları ne yazık ki yoktur.Özel hastaneler hak getire ama hiç değilse devlet hastanelerinde engelli insanların tedavi ve rehabilitasyonları için özel kliniklerin kurulması elzem ve şarttır.Fiziki alt yapının yanı sıra engelli insan tedavisinde uzmanlaşmış sağlık ekiplerinin yetiştirilmesi, en azından kurslar ve seminerler ile sağlık çalışanlarının bu alandaki yetersizliklerinin telafi edilmesi gerekir.Özellikle mental retarde, hekimle ve sağlık çalışanları ile iş birliği yapamayan hastaların tedavisi gerçekten çok zor. Bu alanda eğitim almamış sağlık personeli hastaya sağlık hizmeti vermede çok yetersiz kalıyor.
    Cevapla
  • robin 14 yıl önce Şikayet Et
    SERDEM ABLA ASIL ÖZÜR BEYİNLERDE. bazen görme engelli birini farkediyorum kalabalık caddede karşıdan karşıya geçicek kendi çabalarınla kaldırımın bittiği yere kadar gelmiş karşıya geçicek ama farkediyorum kendi başına geçmeden önce birinin ona yardım etmesini ve daha güvenli bir geçiş yapmayı umuyor etrafından 3-5-25-30 kişi geçip gidiyor yarısından çoğu bakıyor bekleki çok duyarlı vicdanlı biri görücekte koluna girip karşıya geçirecek malesef ülkemizdeki bu sorun öyle uygun kaldırım uyarı ikaz sistemleri uygun merdiven engelli asansörü engellilere uygun araçlarla çözülecek bi durum değil bu sorunu çözse çözse insanlardaki vicdan merhamet yardımlaşma duygusu insan sevgisi çözer sokaklardaki heryer her taşıt engelliye uygun olsa ne yazar illaki bir noktada insan yardımına buyrun size yardım edeyim sözüne ihtiyaç duyulacaktır
    Cevapla
  • Mevlüt DURMAZ 14 yıl önce Şikayet Et
    sevgi-saygı. Size tek diyeceğim. Oturduğunuz semtin ilk seçimler Belediye Başkan adayı olun ve bu dertlere bir çözüm bulun.Van'dan sevgiler
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 14 yıl önce Şikayet Et
    DUYARLILIK! YA DA DUYARLI OLMAK!!-4/Bu yazı acaba kime dokundu dersiniz?!. Duyarlılık ya da duyarlı olmak!..İnsanlara karşı ve diğer canlılara karşı duyarlı olmak ne güzel bir haslet!Ve duyarlı insanların arasında yaşamak ne güzel bir olay!Büyük niğmet!Peki!-Duyarlı olmak!-Yaratılıştan gelen Bir HAKK(cc) vergisi mi?Yoksa sonradan KAZANILAN/KAZANDIRILAN bir eğitim işi mi?!Bazılarına Allah cc yaratılıştan duyarlılık hassasiyeti versede ,kanaatimce toplumun bu konuda çok daha iyi eğitilmesi şarttır.Etrafımızda görülen bir çok aksaklığın/problemin nedeni sanırım duyarsızlıktan dolayıdır.Bakan,fakat görmeyen/görmezlikten gelen, ya da görüpte iyice bakma zahmetine katlanmayan..Duyupta ,duymamazlıktan gelenler..vs..Ve vurdumduymaz insan tipleri..Bütün bunların üzerindeki külleri savurup,-duyarlı insan-haline getirmek yine eğitimcilerin işi olsa gerektir.Gereğine inanacak ki,onun yerine gelmesi için, plan/proje yapıp gayret sarfedecek..VesSelam
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle