Yatakta tek kişi
Allah'ım yalnızlık sadece sana mahsus... Bizi terkedilmişlikle imtihan etme ne olur! Hele hele kendi kendimizi terketmekle hiç...
Nasıl da tatlısın sen ey hayat ve nasıl da hünerli bir şekilde saklarsın sonunu... Şimdi gel de Allah deme... Temelinden sallarken beni aklımın erdiği kadarıyla hazin son, şimdi gel de büyük laflar et... Hiçbir şey göründüğü gibi olmayabilir aslında ve gördüğümüz hiçbir şey de aslı!...
Doğup büyümek, adam olmak değil tüm mesele… Varlık sebebini araştırırken eriştiğin olgunluk kadarız kanımca. Bir düşünsenize okuyup büyük adam olmak gibi dünyasal hedeflerin dışında , manevi ne gibi hedefleri var çoğumuzun?
Olmak ya da olmamak!... Hepimize kitap okuyun, tiyatroya gidin diyorlar... Kısa metrajlı filmler için kültür sanat toplantıları yapılsın, koca koca bütçeler masaya yatırılsın. İngilizce şarkılar dillerden dilere dolansın. Eurovision'a katılınılsın. Her bir şeyciklerden haberimiz ve söylecek sözümüz olsun lakin televizyona çıkan din görevlilerinin ağzına bakalım.
Okuyamıyoruz ki o kutsal kitabı duruyor duvarımızda... Okusak da anlamıyoruz. Arapça okunulan duanın Türkçe mealini görene kadar, öyle bön bön bakıyoruz ekrana!...
Kendime kızıyorum... Kızıyorum çünkü donanımım eksik. Kızıyorum çünkü biraz da kendimi tarif ediyorum.
Dün ismini vermek istemediğim bir hastaneye, hasta ziyaretine gitmiştim. Şükrediyordum halime oradaki insan manzaralarını gördükçe.
Sağlık kurumu binasının 5. odasında değerli bir büyüğümün yanına da uğrayayım dedim. Girdiğim halimle çıktığım halimi bir ben bilirim. Ne çok daldı gözlerim boşluğa ve ne çok içlendim oracıkta.
Odada hasta bakıcı kıyafetleri ile kendi kendine konuştuğunu sonradan farkettiğim bembeyaz saçlı bayan, bir içeri bir dışarı çıkıp, ortalıkta dolanıp duruyordu.
Sandalyeye oturup sohbet etmeye başlamıştım ki değerli büyüğümle, sanıyorum odada bir müddet kalacağımı fark etti ve çıkmadı bir daha dışarı ben oradan ayrılana kadar.
Sohbete katılmak istiyor gibiydi ve sonunda dayanamadı...
'Sesimi TRT'de haber sunan bir bayana benzetiyorlar'. Yıllar önce teklif etmişler gel çalış maaşlı diye ama şimdiler de gönüllü de sunarmış aslında. Çok pişmanmış. Yaşlanmış artık...
Tüm trenleri kaçırmış hayatında... Hiç evlenmemiş ve çocuğu da yokmuş haliyle. Yapayalnızmış şu hayatta... Sevdiği olmuş ama çalışmaya vermiş kendini o sebepten yuva da kuramamış.
'Sen gençsin' dedi bana... Kıymetini bilecekmişim.
Sohbet edemedik sayılır o bayanın sayesinde... Çünkü o kadar ardarda anlatıyordu ki, şöyle olmuş böyle olmuş diye. Dinlermiş gibi yapsaydım da anlatacaktı ama ben dinledim hem de gözlerinin içine baka baka.
Nasıl aç kalmışsa artık bir kuru ayak üstü sohbete bile, gideceğimi farkettiğinde bir an için durdu ve şöyle dedi...
Yemek kartımı vereyim mi? Ben yemeyeceğim sen yersin belki... Kapıya doğru uğurlanırken, 10 yıl önce emekli olduğunu öğrendim. Tam 10 yıldır aksatmadan hala geliyormuş kıyafetlerini giyip oraya. Çok yanlış yaptım çok ve sonunda yalnız kaldım diyormuş kendi kendine...
Söylemeye gelince bir çırpıda çıkıveriyor ağızdan. Bakınız ne kadar kolay... Tevekkül... Haydi bakalım bana ne demek olduğunu söyleyin.
Kanımca, olana razı gelmek yetinmek manasında olan bu güzel kelimenin konumuzla bağı şudur ki, pişmanlıkla geçiyor ömrümüz ve keşkelerle...
Oysa ki çocukluğumuzdan başlayan bir manevi arayış içerisinde olsaydık eminim ki anahtar elimizde doğru kapıları açmaya özen gösterirdik.
Bunun için de, varoluş sebebimizi başkalarından dinlemek yerine, kendimiz okuyarak anlamak lazım gelir bana göre. Yani azizim, hayatı en başında yaptık. Şimdi ben okullarımızda keşke Kuran dersi de verilse desem? Ve sussam ne olur acaba?
Saygılar...
Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com
-
Burak YILMAZ 14 yıl önce Şikayet EtSorsan ve sussan nemi olur?. Hiçbirşey olmaz. Son derece insani bir isteği hatta görevi yerine getirmiş olursun. Hatta herkes bu soruyu sormalı bırakın sormayı talep etmeli.Beğen Toplam 6 beğeni