Serdem Coşkun
Serdem Coşkun
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Geber O..... Çocuğu diyen çocuk oyunları!

GİRİŞ 08.12.2011 GÜNCELLEME 08.12.2011 YAZARLAR

‘‘Aldım karşıma konuştum... Güzel oğlum benim, akıllı oğlum; sen uçamazsın. Düşersin, canın yanar hatta kan akar, yaralanırsın. Allah muhafaza sakatlanırsın.’’

Başlık atıp yazsam ne olacak ki? Yine aynı yine aynı... Uyarsam, dil döksem, isyan edip büyük harf cümleler kullansam ne fark edecek? Değişmeyecek sonuç ve çok daha hazin olacak ilerleyen yıllarda.

Ben, bu tehlikeyi görüp önlem alanlardan olmama rağmen başıma bunlar geliyor ise şayet, zamanının çoğunu bu abudik gubidik oyuncaklar ya da yok oyuncak demeyelim silahlarla geçirenler ve onların aileleri ne yapacak?

Her tarafımız eğri... Her işimiz büğrü... Bunu biliyoruz artık.

Özümüz, ecdadımız, tarihimiz, örfümüz, adetimiz, türkülerimiz, ilahilerimiz, dualarımız yarım yarım yamalak öğretiliyor zaten.

Bir de başımıza bu çıktı. Tabi hala kimse farkında değil. Bir Allah’ın kulu Serdem ya...

Şimdi yazacağım, birileri çıkacak bu da konu mu diyecek. Evet konu... Hem de konunun alası hatta devlet meselesi!.. Baktım, araştırdım gerçekten bu mühim konuyu ciddiye alıp, kalemini zorlayanlar kimsecikler yok. Yüzeysel değinimler etkisiz kalıyor. Zaten kimse de kaile almıyor. 

Dizine 5 dikişle atlattık çok şükür. Ağaçlık dik yamaçtan, birkaç karate hareketiyle, manevra yaparak inmeye çalışan benim Süpermen oğlum gözünü hastanenin acilinde açtı.

2 gün önce sınıf arkadaşları ile bir araya gelmişler, oynamışlar da oynamışlardı. Hepsinin elinde minik renkli toplar... Hop diye silahlar, kanatlar vesaire çıkıyor içinden. Ateşgücüüüüüüü !... Hiyaa!... Bu sesler arasında çay içip sohbet etmeye çalışan velilerdik biz de o gün.

Çocukluğum geldi aklıma; kibrit kutularından araba, hesap makinasından daktilo yapardık ve en teknolojik oyuncak televizyonun uzaktan kumandası idi.

Bilgisayar mı vardı o zamanlar ya da odamızda televizyon?

Minik caniler yetiştiriyoruz. Savaşa kurulmuş beyinler ve şiddete meyilli çocuklar büyütüyoruz. Küfrün son versiyonlarının yer aldığı bilgisayar oyunları ile vakit geçirmelerine izin veriyoruz düştüğünde canımızdan bir parça kopan evlatlarımızın.

Oyuncak satılan dükkânlara hiç alıcı gözüyle baktınız mı? Yok diyorsanız, ben size biraz anlatayım o halde.

Koca koca afişlerde ismi lazım değil hayal kahramanları uçan tekmeler savururken, uzaktan kumandalı arabaların satıldığı bölümde bile tanıtım isimleri canavar traktör, ölüm makinesi vs. diye geçiyor.

Kız çocuklarının satın alması için bekleyen bebeklerin isimleri Barbara, Daisy ve türevleri, kıyafetleri ise rock yıldızlarının aynısı. Bazılarının saçlarını ister kırmızıya ister sarıya istersen siyaha bile boyayabiliyormuşsunuz. Hele dans kıyafetlerini görmeniz lazım. Oje sürmekten tutun makyaj sanatına kadar bir çok faydalı bilgi ihtiva ediyor bu bebekler.

Erkek çocuklarının en çok rağbet ettikleriyse; muhakkak vurmalı kırmalı ve öldürmeli şekilde hazırlanmış. Yenen kahraman oluyor ne güzel değil mi!...

Aslında beni bu derece üzen şey, kendimin de bu oyuncakçılara gidiyor ve içlerinden en masumları düye düşündüğüm ‘O’ markanın yapbozlarını alıyor olması idi. Hele son reklam filmlerini görünce, bunca yıldır verdiğim o paralara gerçekten çok acıdım.

Dünya çapınca tanınan bu firma, şimdiye kadar hep çocukların akıllarını geliştirmek amaçlı materyallere hizmet vermişti. Renkli ve üst üste koyarak binalar, taşıtlar, canlılar yapabildiğiniz bu zararsız oyuncaklar da şiddet furyasına yenik düşmüş.

Televizyondaki reklamlarını görünce eyvah dedim. Savaşan Legolar!...

Demek ki benim rağbet ettiğim bu masum renkli kutucukları son yıllarda alan çok olmamıştı ki, onlar da bu yola başvurmuştu.

Potansiyel, suç oranını çoğaltacak oyuncaklarla karşı karşıyayız. Onlar bizlerden çok daha etkili evlatlarımız üzerinde... Hayır, ben almıyorum deseniz ne olacak? Onlar reklamlarda gördükleri bu şiddet meyilli cisimlere çok daha fazla ilgi duyacaklar. Okulda, arkadaşlarından ödünç alıp oynayacaklar ve sizin ruhunuz duymayacak.

Amerika ve diğer ülkelerde bilgisayar ve diğer elektronik oyun makinalarının içine yüklenip oynanan kan dolu oyunların, yılda kaç çocuğu ve ailesini çocuk mahkemesine çıkardığını biliyor musunuz?

Peki ya internet üzerinden oynadıkları oyunları takip edebiliyor musunuz? O...... ç......... diyerek ellerinde silahlarla ecnebice küfürler sallayan karakterlerin bulunduğu bu oyunlara ulaşmak sadece birkaç saniyelerini alıyor.

Nasıl uzak tutacağız biz gözbebeklerimizi bunlardan? Eskiden böyle değildi. Vallahi de billahi de böyle değildi. Artık ne sokaklar oynayabilecekleri sokaklar, ne de oyuncakları oyuncak...

Vakit harcayıp, uykudan kısıp, yorgun dahi olsa anne ve babanın çocuklarla isim şehir hayvan oynama zamanıdır artık. Saklambaç!... Ey çocukluğumun en heyecanlı oyunu... Geri gel. Gitme... Saklanma...

Seksek ve uzuneşek... Neredesiniz? Ah ah Topaç çevirir mutlu olurduk diyorum oradan biri çıkıyor devir değişti şimdiki devir uzay devri deyiveriyor. Başlarım uzayına da devrine de!...

Hayvanlara döneceğiz neredeyse yakında hadi bilemedin bir elli yıl sonra. Ne mendil kaldı ne yastık altı harçlık... Diş perilerine inanan çocuklarımız var artık!...

Dizilerden ve hatta maçlardan vakit kırpıp, keyfimiz ve kahyasını kovup çocuklarımızla çocukluğumuzdaki oyunları oynamaya başlasak iyi olacak...

Yoksa onlar bizi parmaklıklarda pardon parmaklarında oynatacaklar...

Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com

YORUMLAR 3
  • faran 14 yıl önce Şikayet Et
    hoş da.... bu çözülmeyi en azından tolere edebilecek bir çözümünüz var mı ? yoksa bilgiliyi mi çağıralım?
    Cevapla
  • sonperde38 14 yıl önce Şikayet Et
    yazılarınız çok doğal. sitede denk geldikçe sürekli okuyorum ve sizi oldukça başarılı buluyorum,değişik kaygılardan uzak ve doğal
    Cevapla
  • niliiii 14 yıl önce Şikayet Et
    öyle mualesef.... size katılıyorum bende aynı durumdan şikayeçiyim..sesi bile insanın kafasını yoran bilgisayar oyunları..çok rezil mualesef..küçükken gücünüz yeebiliyor belki ama liseye giden oğlumla başedemiyorum.. elinde silah habire sokaklarda birileriyle savaşan bir oyun oynuyor.. o yaşlardaki kızlarımızda abuk subuk yerli dişzileri izleyerek..gençlerde ahlak çöküntü içinde..tek tük denecek kadar az bir kesim var..liselerin durumu çok kötü bi öğretmenleri dinleyin bakalım neler duyacaksınız..din,kültür ahlak v.b. konuları hem ailede hemde okulda aşılamak lazım..
    Cevapla