Serdem Coşkun
Serdem Coşkun
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Pazar ayini değil, pazar cemaati

GİRİŞ 26.01.2012 GÜNCELLEME 26.01.2012 YAZARLAR

Yer San Francisco idi...

Komşularımın, Pazar ayinlerine gidişlerini izlerdim.Takım elbiseleri, en şık entarileri ile çoluk çocuk elele tutuşup çıkarlardı evlerinden...Şenlik havasıyla hem de...

Bizimkiler de, Cumadan bir haber, başlarlardı mangal partilerine...

Yer İstanbul-Karaköy ve sevgili insan Hafız Selman Okumuş ile sohbetteyiz. Kuran dinlemenin keyfi bir başkadır kendisinin sesinden ve kendisi de o halle hallenmişlerdendir evelallah. Bendeniz bu aciz kula da bulaşır temennisi ile seyrini sürdürürken sohbetimiz, aynı zamanda İstanbul’un fevkalade haşmetiyle de  büyüleniyoruz.

Selman Hocamızın imamı olduğu Kılıç Ali Paşa Camii’nin yakınlarında çayımızı yudumlarken, nasiplendiğim soru cevap  şeklindeki sohbetimizi paylaşmak istiyorum sizlerle...

1- Türkiyemizde, camilerimizin sayıları için yeterli diyebilir misiniz?

Camiler tabiri caizse halk okuludur. Herkes maneviyat alışverişini, en iyi camilerde yapar. En çok birbirimize yakınlaştığımız, saf olduğumuz, omuz omuza verdiğimiz, kucaklaştığımız, en sonunda musafaha yaparak duanın zirveye ulaştığı mabedlerdir camilerimiz. Hayattaki başarımızın en önemli istasyonlarıdır. Bu istasyonlarda buluşmak hem de günde beş vakit, o mübarek mekanda Hz. Rasulullah(s.a.v)’ın tavsiye ettiği üzere bulunmak, her müslümanın en büyük şiarıdır. Hayatın kurulduğu her noktanın merkezine, ecdadımız; cami ve külliyeleri inşaa etmişlerdir. Medeniyet, ilim ve tefekkür bu müstesna mekanlardan hayatın her bir noktasına sirayet etmiştir. Bundan dolayıdır ki yeni kurulan yaşam alanlarına mabedler estetik ve zerafet içerisinde yerleştirilmelidir. Bunun için Diyanet İşleri Başkanlığımızın ve gönüllü teşekküllerin gayretleri sonsuzdur. Camilerimizin bugünlere gelmesinde emeği olan geçmişimizi hayırla yad ediyoruz. Yeni oluşumlardaki hayır öncülerinin ömrüne, rızkına bereket ve geçmişlerine de rahmet diliyoruz.

2-Yılbaşı kutlamaları için ne söylemek isterdiniz? Aynı ruhu kandil gecelerine taşıyan bir cemaate sahip miyiz?

Globalleşen dünyada insanoğlu varoluş gerçeğini, kendi iç aleminde daha da çok sorgular hale geldi. Tabiri caizse insanlık, inanç peşinde koşmaya başladı. Genç, yetişkin, çocuk demeden her yaşta insanımızın özellikle bu geceleri bahane ederek camilere ve Kur’an ziyafetlerine daha çok katıldığını hep beraber müşahede etmekteyiz.

‘Kim bir kavme benzerse, o onlardandır’ hadisinden yola çıkarak söyleyebiliriz ki her inanç sistemi, toplumlarda kendi kültürünü doğurur, kendi yaşayış biçimini oluşturur. Doğru inançlarından aldıkları güçle, yanlış göreneklerinden vazgeçen toplumlar, bunun yerine zamanla inançlarıyla izah edebilecekleri doğru davranış biçimlerini kabul ederler ve bunları örf haline getirirler. İnançlardan beslenen örf ve gelenekler zamanla inançlara birer zarf olur, inançların koruyucusu makâmına yükselir. Gelenekler bir yandan inançları korurlar; diğer yandan kendileri de inançlardan beslenirler, gelişirler ve kökleşirler.

Müslüman toplumlar davranış biçimlerini ve geleneklerini yüz yıllar boyunca îmânlarıyla yoğurmuşlar, sünnet-i seniyye hassasiyeti ile oluşturmuşlar ve olgunlaştırmışlardır.

İşte Peygamber Efendimiz (asm), ümmetini kendi inançlarının kültürlerini yapmaya, doğru îmânlarının örf ve geleneklerini oluşturmaya, bunun için sünnet-i seniyyeye uymaya, güçlü olmaya, güçlü kalmaya, dâimâ yükselmeye, başka kavimlere ne örfte, ne yaşayış biçiminde altta kalmamaya, onları taklit etmemeye ve onlara benzememeye çağırmıştır. Kendi yürüyüşünü bırakıp başkasını taklit etmeye ve başkasına benzemeye çalışmanın, karanlık bir uçuruma doğru gerek fertlerin îmânları bakımından, gerekse toplumsal değerler bakımından hızlı bir düşüş getireceğini vecîz ifâdesiyle bildirmiştir. En basit ve en sıradan davranışlarda ve yaşayış biçimlerinde bile kendimize has olanı, yani sünnet-i seniyyeyi yaşamamızı önemle istemiştir.  Bizlerin de tüm hususlarda sünnet-i seniyye rehberliğinde hareket etmemiz şüphesiz en doğrusudur. Bunu cemmatimizde de görüyor, her sene daha da artan bir şevkle kandil gecelerinde olsun, ramazan aylarında teravih namazlarında olsun cemaatimizdeki bu katılımdan ve gayretten mutluluk duyuyoruz.

3-Gençlerimizin camilere olan katılımı sizce nasıl?

Namaz, her yerde ve tek başına kılınabilecek bir ibadet olduğu halde, namazın camide cemaatle kılınmasının ısrarla tavsiye edilmesinin sebebi, Hz. Peygamber’inde vefatına yakın bir kaç vakit dışında cemaatle namazı hiç terk etmemiş olmasıdır. Hikmetlerinden biri; insanın kendisiyle aynı duygu ve davranış içinde olanlarla birlikte olmaktan duyduğu güven ve huzur iken bir diğeri de bilmeyenlerin bilenlerden namaz kılmayı ,cami adabını ve cemaatle hemhal olabilmeyi öğrenmesidir. Dini öğrenmede, duyarak ve görerek taklit etmenin çocuk, genç ve bilmeyenler üzerindeki olumlu etkisi yadsınamaz.

2004, 2007 yılları arasında Şehzadebaşı Camiinde gençlerle Pazar sabahı programlarında Kur’an ve irfan sofraları bahanesiyle buluşmamızın büyük etkisini gördük. Şimdi 2009 yılı itibariyle İstanbul Beyoğlu Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa Camiinde her Pazar sabahı sadece gençlerle değil, aile saadetiyle, maaile camimizde sabah namazı saadeti yaşıyoruz. Camii programları evlere, meclislere bazen cafelere de taşmaktadır. Gönül sohbetlerinde gönüllerin yumuşadığını, vicdanların kendisini bulduğunu ve muhabbetin kişiler arasında yaklaşmaya vesile olduğunu hep beraber sevinçle görmekteyiz. Bu mutluluğun daha da ziyadeleşmesini Yüce Mevladan temenni ediyoruz.

4-Geçtiğimiz yıllarla kıyaslayacak olursak, yeni nesilin Cuma namazlarına iştiraki fazlalaştı mı?

Bizim camimizi model alacak olursak, cemaatin ekserisi 20-35 yaş arası, entellektüel birikimi olan, ticarete ve cemiyete hatta dünyaya yön veren kimselerdir. Yeni nesil Allah’ın izniyle şunun idrakine ulaştı ; madde ve mana kafa kafaya gitmeden başarı söz konusu değildir. Hayattaki başarının Allah’a kulluktan , anne babaya ihtiramdan, hocaya itirazsız saygıdan , insanlara merhametten geçtiğini bilmektedir. Bunun içindir ki cemaat, farklı bir boyutta ibadete sarılıyor  ve vecibeleri de bu dikkatle yerine getiriyor.

5-Kılıç Ali Paşa Camii , İstanbulumuzun en güzide yerlerinden birinde varlık gösteriyor. Lakin tam karşısında nargile ve alkol kullanımı cok olan müesseseler mevcut .. Bu durum için ne söylemek istersiniz?

Tophane; tarihte arabanın, uçağın olmadığı, deniz aşırı ülkelerden İstanbul’a ancak gemilerle ulaşımın tek giriş noktası idi. O günlerde gemilerle onlarca kişi rıhtıma yanaşırken, şimdi bir gemide en az iki bin kişinin seyahat ettiği binlerce insan, bu noktadan İstanbul’a giriş yapmaktadır. Biz ezanlarımızla, nezaket ve nezahatle gelen yerli ve yabancı misafirleri mabedimizde Kur’an la ,İslamla şerefyab etme gayreti içerisindeyiz. Bahse konu olan bu durumları bu güzellikler içerisinde kaybetmeye ve bunun içerisinden nice güzellikler oluşturmaya çalışıyoruz. Allah, gayretlerimizi boşa çıkarmasın inşaallah.

kullan

İslam, aynı zamanda saygıyı da özünde barındıran bir din. Peygamberimiz sohbet meclisine iştirak eden herkesi kabul eder, kimsenin de ibadetine karışmazdı.Öyle ki ; Hıristiyan Necran heyeti bir ikindi vakti Medine’ye gelerek Mescid-i Nebevî’ye girmişlerdi de Hz. Peygamber ashabı ile henüz ikindi namazını kıldığı sırada ibadet vakitleri gelen Hıristiyanlar doğuya yönelerek ibadet etmeye hazırlanmışlardı ve bazı sahabiler onların ibadet etmesine engel olmak istemişler, fakat Hz. Peygamber onların serbest bırakılmasını ve ibadetlerini yerine getirmelerine müsaade edilmesini emretmişti.

6 - Caminiz hakkında bilgi verir misiniz?

Camimiz deryanın üzerinde kurulan ilk cami olması münasebetiyle tarihimizde de önemli bir yere sahiptir. Banisi; zekâsıyla, kabiliyetiyle, denizcilik bilgisiyle zaferden zafere koşarak adını tarihe altın harflerle yazdıran, hayatında mağlubiyeti hiç tatmamış bir kahraman, Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa dır .İşte bizler her Pazar sabahı ömrünün neredeyse tümünü denzilerde tamamlamış bu büyük deniz serdarı ile gönül aleminden ilahi rahmet okyanusuna doğru seferler düzenliyoruz. Deryanın üzerinde namazlarımızı kılıyor,  birbirinden değerli ilim irfan öncülerini de  camiimizde ağırlıyoruz. Bizler her Pazar huzura, bilgiye, ibadete yelken açıyoruz ve programımıza katılımın her hafta artmasından mutluluk duyuyor devamı adına çalışmalarımızı daha da artırıyoruz. Camimize ilk defa gelen herkes  camimizle ilgili genel bir bilgiye sahip oluyor .Biz her hafta başka bir konuyu işliyoruz, konuşmalarımızı ayetlerle süslüyor, hadislerle taçlandırıyoruz. Üç padişah ve onbir Reis-i Cumhur ile aynı dönemde yaşayan ve hala hafızasında bunları hatırlayıp bizimle paylaşan 104 yaşındaki Pamuk Hocamızın asırlık hikayelerini dinliyor ve dualarıyla programımızın cami içindeki kısmını kapatıyoruz.

Seher vaktinde Tophane civarında bulunanları, İstanbul ve civarı illerden de cemaati  kendine çekmeyi başaran camimizin içinden yükselen ilahi ve kasideler, birbirinden güzel Kur’an tilavetleriyle sabah namazını huzur içinde eda eden seçkin insanlar caminin avlusunda sunulan ikramı tadarak, besmele ve dua ile güne merhaba demenin  güzelliğini yaşıyorlar. Bu bize büyük bir haz veriyor. Her Pazar sabahı  bu güzel atmosfere herkesi davet ediyoruz.

7- Pazar ayinleri ile anılmaya başlayan caminizde ne gibi bir program izliyorsunuz?

Biz buna Pazar ayini demiyoruz ama halkımız ‘ayin’ kelimesinin Hıristiyanların ibadeti için kullanıldığını bilmediğinden, o şekilde isimlendiriyor olabilir.

Pazar Cemaatleri diye tanımlayabiliriz mesela...

kullan

Camimiz deryanın üzerinde kurulan ilk cami olması münasebetiyle tarihimizde de önemli bir yere sahiptir. Banisi; zekâsıyla, kabiliyetiyle, denizcilik bilgisiyle zaferden zafere koşarak adını tarihe altın harflerle yazdıran, hayatında mağlubiyeti hiç tatmamış bir kahraman, Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa dır .İşte bizler her Pazar sabahı ömrünün neredeyse tümünü denzilerde tamamlamış bu büyük deniz serdarı ile gönül aleminden ilahi rahmet okyanusuna doğru seferler düzenliyoruz. Deryanın üzerinde namazlarımızı kılıyor,  birbirinden değerli ilim irfan öncülerini de  camiimizde ağırlıyoruz. Bizler her Pazar huzura, bilgiye, ibadete yelken açıyoruz ve programımıza katılımın her hafta artmasından mutluluk duyuyor devamı adına çalışmalarımızı daha da artırıyoruz. Camimize ilk defa gelen herkes  camimizle ilgili genel bir bilgiye sahip oluyor .Biz her hafta başka bir konuyu işliyoruz, konuşmalarımızı ayetlerle süslüyor, hadislerle taçlandırıyoruz. Üç padişah ve onbir Reis-i Cumhur ile aynı dönemde yaşayan ve hala hafızasında bunları hatırlayıp bizimle paylaşan 104 yaşındaki Pamuk Hocamızın asırlık hikayelerini dinliyor ve dualarıyla programımızın cami içindeki kısmını kapatıyoruz.

Seher vaktinde Tophane civarında bulunanları, İstanbul ve civarı illerden de cemaati  kendine çekmeyi başaran camimizin içinden yükselen ilahi ve kasideler, birbirinden güzel Kur’an tilavetleriyle sabah namazını huzur içinde eda eden seçkin insanlar caminin avlusunda sunulan ikramı tadarak, besmele ve dua ile güne merhaba demenin  güzelliğini yaşıyorlar. Bu bize büyük bir haz veriyor. Her Pazar sabahı  bu güzel atmosfere herkesi davet ediyoruz.

8- Gençleri ibadete teşvik edebilmek için siz neler yapıyorsunuz?

Üniversite ziyaretleri, işyeri ziyaretleri, gençlik merkezleri hatta ev ziyaretlerinde  hoş sohbetle camimizde buluşmayı öneriyorum… İlk defasında ayıp olmasın diye geldikten sonra bu onlarda alışkanlık yapıyor… Eşleriyle, okul arkadaşlarıyla gelmelerini de istiyoruz…

Camimiz; Bilgi üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Beykent Üniversitesinin de arasında bulunduğu üniversitelerde okuyan gençlerin uğrak yeri...

Ayrıca camimizde, kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık var. Kapının girişinde cami cemaatimizden yetişkinlerimiz ve görevli arkadaşlarımız kendilerini karşılayarak en rahat şekilde ibadet imkanını sağlıyorlar.

9- Evladının hafız olmasını arzu eden Anne ve babalara ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?

"Allah istemedikçe siz isteyemezsiniz ! (insan-30)." Buyurmuş Allah Teala. O halde inşaallah çocuklarımız için Rahman en güzelini istesin. Bizler evvela bunun için dua edeceğiz. Ancak bir şey daha var ki Allah, Kur’an’da çalışmanın önemini belirterek şöyle buyurmaktadır: “İnsana çalışmasından başka bir şey yoktur. Onun çalışması yakında görülecektir. Sonra ona tastamam karşılığı verilecektir.” ‘Gelecek’ dediğimiz neslin fertleri ve anne babaları için kapanmayacak amel defterleri olacak, hepsinden de önemlisi inşaallah Allah (c.c)’ a kul olacak evlatlarımız için ebeveynlere şüphesiz dua etmenin yanında başka görevler de düşüyor.Her biri İman ve Kuran yolunda dimdik bir yapının yapıtaşları gibi olan yeni neslimiz için temelinde, sağlamlığında gerekli titizliği gösterebilmek adına en önemli görev yine ebeveynlere düşüyor.

Kamer Sûresi'nde tam dört kez tekrâr eden 17, 22, 32 ve 40'ıncı âyetler dikkat çekicidir.

Âyet-i kerîmenin meali şöyledir: "Yemin olsun ki Biz Kur'ân'ı zikr (hafızlık) için kolaylaştırdık.(ve onun hafızı olmak isteyenlere yardım ettik) Hiç düşünen var mı? (Hiç hâfız olmayı düşünen var mı ki onlara tarafımızdan yardım olunsun?)"

Aslında hepsi de; "Allâh'ı çok çok zikredin." hükmünün dile, dimâğa ve gönle; bir başka ifadeyle: kalbe , kafaya ve kalıba yansıtılması demektir.

İnsan denen gerçeği oluşturan bu üç kuvvetin işbirliği ve iş bölümü yapmasıyla Allâh'ı birlikte zikretmeleri ve O'nun kelâmıyla uğraşmanın en mükemmel bir model ve derecesini anlatan bir tefsir olarak gerçekten çok nefis bir yorumdur.

"Sonra O Kur'ân'ı kullarımız arasından seçtiklerimize miras kıldık." (Fâtır 32)

"Yani ey Muhammed! Sen'den sonra Kur'ân'a Sana ümmet olan kullarımız arasından seçip beğendiğimiz seçilmiş kulları Kur'ân'a vâris mâlik ve sahip yaptık.Bu sûretle Muhammed ümmeti en yüksek ve en seçilmiş saf ümmet olduğu gibi onlar içinden de en seçkin olanları Hamele-i Kur'ân (yani hâfız) olarak Peygamber'e vâris olan âlimlerdir."

Şimdi şu sonucu rahatlıkla çıkarabiliriz ki; evlatlarımızın Peygamber varisi alimler, hafızlar olabilmeleri adına önce dua edeceğiz ve sonra da ilimleri adına elimizden ne geliyorsa yapacağız.Yapacağız ve gerisini Allah tan bekleyeceğiz. Ayetlerle de sabit olduğu gibi asıl yardım şüphesiz Allah Teala dan gelecektir.

Hocanın ve anne babanın duası , talebenin de gayreti olunca Kur’an hafızaya daha güzel nakşedilir. Büyük hocalarımız bunu böyle aktarmışlardır.

Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com

YORUMLAR 3
  • introati 13 yıl önce Şikayet Et
    Amerikada Kuran dinlemekten keyif almıyordun sanırım.... Cümle San fransisco diye başlıyor,San Fransisco ile Türkiye ; Pazar ile cuma arasında ilişki kurmaya çalışıyor,Sonrasında Kuran okumanın keyfinden bahsediyor(İnşallah kuran okunurken çay içmiyorsundur.Anlam bütünlüğü tamamlanmayınca dini sohbete geçiyor.Bu ne ya..!!Geçenlerdeki bir yazısında da "IPhonum" demişti.Şimdide "San Fransisco".Yani "Modernim,bak Amerikayada gidiyorum,Iphonumda var (32 Gb, 4S),Bak keyifte alıyorum Kuran dinlemekten,çok kitap okuyorum, daha ne olsun..) Bu arada siz ne iş yaparsınız..?
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 13 yıl önce Şikayet Et
    İSTANBUL BOĞAZI VE KILIÇ ALİ PAŞA CAMİİ..-1. Kılıç Ali paşa cami.Boğazın kenarında harika bir görünüm arz eden güzellikte bir camimiz..İstanbul da tepelerin üzerindeki harika görünüm arz eden camilerimiz ,boğaz seyahatinde seyredenleri mest edecek güzellikteler.Boğazın kenarındaki harika camilerimizde aynı..Şahsen İstanbul un hayran olduğum güzelliklerinden biriside bu özelliği.Hem gündüz hemde gece seyrine doyamadığım islam mührünün vuruluşunun güzelliği..VesSelam
    Cevapla
  • selahaddin pile 13 yıl önce Şikayet Et
    yazınız çok güzel. profil resminizi açık görünce yazınızın mahiyetini kestiremedim. ama yazınızı okudu çok memnun oldumç inşalah birgün tesetürde nasip olur. Ben bunu size dua niyetiyle yazdım bostanın kenarıda dolaşıp içine grib meyvasından nasiplenmemek nekadar gerçekci olur. islamın meth edilme itiacı yok bizim islamı aşakmaa itiacımız var. reca garudi diorki islam anlatılmaz aşanır.
    Cevapla