Serdem Coşkun
Serdem Coşkun
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Vücut hatlarına dar dokunuşlar

GİRİŞ 03.05.2012 GÜNCELLEME 03.05.2012 YAZARLAR

Kahve içtik içmesine ama ağzımızın payını da aldık aynı zamanda...

Kendimizi bir başka memlekette, çok eskilerde, yeniliklerden bihaber yaşıyor zannettik hani...

Sanki bambaşka dünyalara ait olan yaşları 16 ile 28 yaş arası olan inanılmaz materyalist bir sürü genci biraraya toplamışlar ve sohbet eder gibi yapın ama birbirinize değil gelene gidene bakın ve tarz olmaya çalışın demişler sanki.

Tek hücreliler misali, masada iki kişiyken üç beş oluveriyorlar adeta. Hepsi aynı tornadan çıkmış sanki... Bölünme çok kısa sürede gerçekleşiyor.

Kızların hepsi aynı tarz... En iddialı kıyafetler, yapılı saçlar, ressam edasıyla özenilmiş makyajlar, bronz tenler, taşlı tuşlu cep telefonları... Ağızlarında sakız varmış gibi ama yok, hepsinin Türkçesine bir haller olmuş. Harfleri yuvarlamalar, cümlelerin sonunu yutmalar, etrafa baka baka konuşmalar ve aynı zamanda saçlarla ya da cep telefonuyla oynalamar...

Erkekler; kızlardan daha süslü desem?

Blue jean’i anlarım elbette ama kırmızısı hiç de ‘Blue’ durmuyor arkadaş... Ziftimsi bir madde ile saçlar geriye yapıştırılmış. Kömürleşinceye kadar solaryuma gidilmiş ve o sevimsiz renk kot pantolon giyilmiş. Üzerindeki, daracık ve dekoltesi bol olan kumaş parçası da ayrı bir felaket...

Tüm gün açık havada oturup, saatlerce kim kiminle nerede ne yapıyor oynuyorlar.

Hava kararmak üzereyken bile güneş gözlüğü takıyorlar.

Konusulanlari anlamak için ise yanınıza bir tercüman almanız kaçinilmaz görünüyor...

Tutumlu insanımdır evellAllah... Zor kazanıp, bir çırpıda harcamayanlardanım yani...

Bakın şimdi, bu gençlik beni nasıl bozdu akıllarınca...

Masadaki garsondan hesabı isterken, bizim masanın yeni talipleri de (tek hücreli gençlik grubundan) yanıbaşımıza geliverdiler sağolsunlar. Masanın üstüne çantasını koyuverdi bile içlerinden birisi... Suratlarında aynı ifade yani ifadesizlik hâkimdi...

Onları bekletmemek adına çabucak kalkayım derken, arkamdaki sandalyeye çarptım ve özür dilemek için hamlede bulundum ki;

-Arkana baksana beee

-Pardon

-Yap, sonra pardon... İyiymiş

-Görmedim

-Alla alla, deli mi ne!

Bu cebelleşmenin içinde buldum kendimi.

İçimden bir tebessüm ettim ve nabzımı yokladım. Evet, sakindim hâla...

“İsteyerek olmadı” diyecektim ki...

“Ayağında 2000 senesinden kalma ayakkabılarla dolanıyor şuna bak” deyiverdi küçükhanım.

Hesabımı ödedim ve kalktım. Susmak en güzeli olacaktı, ne de olsa gençti daha ve zamanla öğrenecekti.

(Yok öyle zamanla öğrenir!... Çocukken öğrenir, gençliğinde uygular insan. Ağaç yaşken eğilir. Bir nesil kaybettik biz bu haybeden işlerle uğraştıkları için. Bir nesili de başka şeylere kurban etmiştik zaten.)

En güzelini yapamadım maalesef yani susup gidemedim. Karşı caddeye geçecekken geri döndüm ve duygularimi ifade etmek zorunda kaldim, biraz sert bir üslupla olsa da... İyi mi yaptım? Evet, iyi yaptım.

A benim tek hücreli gençliğimin, dili anadiline dönmeyen, dünyadan bihaber kocakadın görünümlü gençkızı...

2000 senesinde memleketimde neler oldu desem, aval aval bakarsın yüzüme... Ama, maşallah böyle abudik şeyleri de hemencecik bilirsin. Hatta, bu bilgini büyük bir nezaketle paylaşırsın bile karşındakilerle...

Evet, gerçekten de dediğin tarihten kalma ayakkabılarım. Bildin, yıldızlı beş aldın, otur! Cep telefonunun taşlı kabına takarsın. Yaşlanınca da beni anarsın.

.......

İvana Sert’in payı var mı acaba bu moda akımında? Taşlar, pullar, minicik etekler ve daha neler neler...

Ne de olsa, bize ne yakışıp yakışmadığını, elin soğuk ülkesinde doğmuş bu güzel ablamız biliyor evelAllah. Bizim dört mevsimimizin, kendi yollarını tepmiş, uyumuş ta büyümüş insanı nerden bilsin ki zaten?

Sağolsun, varolsun... Bayan İvana, bu konuda kendini feda ediyor. Memleketim kadınlarını güzelleştiriyor.

Geçen gün, bir türbanlı kızımız da bu yarışmaya katılmış. Üstüne eşinin cok sevdiği bol bir ceket, altına da kendi zevkine uygun bol uzun etek giymiş.

Moda üstadı sayın Sert; sert bir dille ‘Olmaz böyle’ deyince, yüzü düşüverdi hanım kızımızın.

Hem ceket, hem etek ikisi birden bol olmazmış. Birinden biri vücut hatlarını göstermeliymiş.

Ayağındaki ayakkabıların da modası geçeli hayli zaman olmuş.

Bir diğer kızımız da arkası uzun, önü mini bir etek giymiş gelmiş.

‘Boyun kısa’dan başladı, bacakların şöyle böyleden çıktı.

Teşhir mantığında tüm açıklamalar mevcuttu giyim kuşamın olurunu olmazı anlatırken.

Güzellik; sahip olduğunu, hisse mantığı halka açmak değildir ki...

Hiç haz etmiyorum yaklaşımlarını diyenlerin sayısı oldukça yüksek.

Mantıklı dahi söylese, genel tarzına bulaştırdığı bir duruşu var ki, kendi adıma söylemek gerekirse bizim insanımıza sanki biraz yabancı geliyor ama insanımız merakından yine de izliyor.

O kadarcık olacak aslında, ne de olsa ortada bir kültür farkı var. Sert’in yaptığı yemek bizim damak zevkimize ne kadar uyar, orası tartışılır.

Mantığı ne kadar uyar? Bu da ayrıca bir müzakere konusu...

Ha büyüklerim layık bulup, hanımefendiyi programda bilirkişi olarak görmek istemişler o ayrı... Saygı duyarım ama yazımı da yazarım arkadaş.

‘Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgar tayin edermiş.’ Kök sağlam olmadıktan sonra o yaprağı üfüren rüzgar da çok olurmuş, o dalları kıran eller de!...

Serdem Coşkun - Haber 7

serdemcoskun@gmail.com

YORUMLAR 6 TÜMÜ
  • nizam-ı cedit 13 yıl önce Şikayet Et
    günümüzün gençleri sizi yok sayıyor. farkındamısınız. hitap edebileceğiniz bir gençlik kitleniz yok artık. bunda sanatçıların payı yok, biz hiçbir şey yapmadık demek için çok geç.. şimdi kendinize kendinizi anlatabileceğiniz bir gençlik bulmaya çalışın. ama lütfen dindar gençliği rahat bırakın, bu gençliği de kendinize veya bir başkalarına benzetmeye çalışmayın.. dindar gençlik belki öyle beklediğiniz kadar dindar olmayabilir ama bu bahsettikleriniz kadar olmayacağına eminim.. işte o masadakiler, o çok savunduğunuz gençliği temsil ediyor.. kendi gibi olmayanı, kendi gibi düşünüp giyinmeyeni yok sayan bir gençlik.. eserinizle övünün sözde yobaz Atatürkçüler..
    Cevapla
  • Sümeyya 13 yıl önce Şikayet Et
    bir sırp milliyetçisi imiş... okuduklarım doğruysa.. o halde bir kez daha bu soruyu yineliyorum..sizin ne işiniz var Müslüman ahali o podyumda??yazıklar olsun..
    Cevapla
  • Sümeyya 13 yıl önce Şikayet Et
    Ivana sert kim ki?. diye bir araştırdım ufak yollu, kusura bakmayın ama o kişi işini yapıyor.Diğerlerinin orada işi ne ? diye sormak lüzum etmez mi??
    Cevapla
  • turgut1 13 yıl önce Şikayet Et
    Yahudilerin Ticaret Anlayışı2. işte durum budur..adam olmak..o elbise içinde ona yakışmak..adamlığa yakışmak..diğer türlü mevlana hazretlerinin dediği gibi"öyle elbiseler gördüm ki içinde adam yoktu;öyle adamlar da gördüm ki üzerlerinde elbise yoktu"...altın semer misali kişi neyse odur..binilen arabanın,giyilen elbisenin,veya güzel bri varlığın havası atılmaz olsa olsa şükrü yapılmalıdır..aksi halde 4 lastik içi hava dolu,neyi ile hava atıyorsun..yaptığın havan ve hızın lakin 4 havalı lastikle yol alıyorsun...bazen varlığımızı dökerek aldığımız,havasını attığımız onca şey var ki ya bize kabus yaşatırlar yada kısa süre sonra bizden uçup giderler..gençlere sözüm yok ciddiye de almam..lakin gençlerimiz de büyüklerin tecrübelerinden istifade etmeleri gerekir..akıllı insan kendi aklını kullanır daha akıllı insan ise başkalarınında aklını kullanır..mal mülk ve üzerinde ki bütün herkes bir emanetçidir..emanetin teslimi bu gündür,yarındır yada diğer gündür..herkes giydiklerini çıkarmak zorunda olduğu bir an gelecektir.
    Cevapla
  • fanofnur 13 yıl önce Şikayet Et
    Kusura bakmayın. Serdem hanım yazdıklarınıza bakıyorum, islami değerleri savunuyorsunuz ama bir de fotografınıza bakıyorum, saçınız açık ve heralde oldukça makyajlısınız. Bunu yanlış anlamayın ama kendi nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez. O yüzden siz nasıl giyiniyorsunuz bilemiyorum ama çuvaldızı kendinize batırmalısınız önce!
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle