Dinine Fransız kalan Müslüman
Kapıda duran birkaç kişiye sordu sormasına ammavelakin, her iki tarafta boş gözlerle birbirlerine bakmış oldular sadece... Tamamen Fransız kaldılar desem yeridir.
Turist; Fransızca yerine İngilizce sormayı denedi bu kez...
-What is this? What does he say?
(Nedir bu? Ne söylüyor?)
Eyüp Sultan Camii’nin avlusunda, abdest alan amcadan aldığı cevap ‘No, no’ oldu.
Bir grup üniversiteli öğrencinin yanına gitti ve ;
-What is this?
(Nedir bu?)
-This is Ezan....
(Ezan.)
-What do you mean by that?
(Ezandan kastınız? )
- It’s kind of a invitation for Namaz...
(Bir nevii namaza davet.)
-Well, what does he say?
(Ne söylüyor peki?)
Gençler birbirlerine baktılar ve ‘ Good things’ yani güzel şeyler söylüyor diyerek, avlunun etrafını kaldıkları yerden dolaşmaya devam ettiler.
Güzel olmasa zaten, tüm islam aleminde günde beş vakit ezan okunur mu a benim güzel kardeşim?
Mühim olan ‘Ne diyor?’ sorusuna yanıt vermekti... Bilemediniz gençler, oturun yerinize sıfır!...
Neyse, demem şu ki;
Bir dil bir insan, iki dil iki insan, üç dil üç insan ...
Fransız turiste cevap verecek ingilizce bilen birinin olmamasından ziyade, burada ki mühim olan mevzuu; gençliğin Ezan’ın türkçesinden bihaber olması ile başlıyor. Örneğimizde kişi; anadili yerine ingilizce konuşmuş olsa dahi, bizimkilerin İngilizce bilmelerine rağmen, Arapça’larının yoksunluğundan sebep, karşılıklı bir iletişim sağlanamayacaktı malesef.
Bundan tam 3 ay önceki bir yazımda, okullarda Kur’an öğretilse ‘Ne evla iş olur’ demiştim. Sanki sesim duyulmuştu ve aradan birkaç hafta geçmişti ki güzel haber geldi.
Artık vatanımın her evladı, kendi dini olan İslamiyet’in kitabi Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlayabilecekti inşallah.
Lakin, bizler de ülkemizdeki Arapça bilmeyen, kendi insanlarımıza mealleri anlatabilmek için güzel bir Türkçe’ye sahip olmak ve yabancı ülkelerin insanlarına aktarabilmek için ise en az bir yabancı dil biliyor olmak zorunluluğu ile karşı karşıyayız.
Başka bir dili iyi öğrenmek için, kişi öncelikle anadilini iyi konuşmak durumundadır. Kelime hazinesi bakımından da, anlatım itibari ile de, zenginlik şarttır.
Yani Türkçemiz ‘Olmazsa olmazımızdır’. Kur’an-ı Kerim ise kesinlikle kendi dilinden okuyup anlamamız gereken bir diğer ‘Olmazsa olmazımızdır’.
Bu durumda, okullarımızda Türkçe, İngilizce, Kur’an dili ve Arapça öğretilmesi gerekliliği gözden geçirilmelidir. Ve bunun adımları da erken yaşlarda atılmalıdır.
Evrensel dil diye tabir edilen İngilizce’nin yanısıra, bilinmesi gereken yabancı diller arasında önceliği, göreceli olarak diğer tüm diller alabilir. Amerikalılar için İspanyolca, İngilizler için Almanca vs gibi örnekler verebiliriz.
Peki ya neden Arapça ve Türkçe, önceliği olan yabancı diller arasında olmasın?
Ben mesela; bir Türkiye’li olarak, Türkçe Olimpiyatları’nın hemen hemen tüm ülkelerde bu denli kaile alınıp, bayram şenliği havasındaki katılımlar sonucunda, markalaşmasından gurur duyuyorum.
2007 senesinde, San Francisco’da; dini ayrı, dili ayrı bir çok gencin benim türkülerimi söylediğine şahit olmuştum. Yakınlaşmanın zararı değil faydası olur bize ve bu anlamda ‘Dil’ başı çeken mühim etkendir.
Anlattıklarımın hepsi, halkanın bir parçası olup, hayatımızda aktif yer edinmelidir.
İmkanlar dahilinde, spor kadar önemli ve beyin jimnastiğine yönelten ‘Yabancı Dil’ öğrenme ihtiyacını, her ailenin masaya yatırması ve biran önce bu açığı kapatmak için önlem alması gerekmektedir.
Filanca dizinin, en can alıcı sahnelerini defalarca izleyip ezberleyen çocuklarımıza ,bu saçmalıklar yerine, hayatlarının sonuna kadar işlerine yarayacak olan gerçek bir hazine kazandırmak için kolları sıvayalım. Onların dimaları çok açık ve sünger gibidir. Çabuk kavrar ve öğrenirler. Bunu yaparken de zorluk çekmezler.
Erken yaşta dil eğitimi, dünyayı bizlere karşı kolaylıkla ve hayranlık uyandırarak yakınlaştırabilir.
İslamiyete küfür eden rap şarkılarını anlamını bilmeden, hep bir ağızdan söyleyen gençlerimiz var bizim...
Ve dünyanın çeşitli ülkelerinde, bizden olmayan ama bizim ezgilerimizi bizim dilimizde hem de anlamını bilerek söyleyen çocuklar da var!...
Dedim ya, hepsi birbirine bağlı...
İpin ucunu bulup, harekete geçenlerden ALLAH razı olsun...
Bilmeyenler için işte, gökkubbemizde yankılanıp, kalbimizde vücut bulan Ezanımızın Türkçe meali...
Allah en büyüktür (dört defa söylenir).
Allah’tan başka ilâh olmadığına şehadet ederim (iki defa söylenir).
Muhammed’in (S.a.v), Allah’ın elçisi olduğuna şehadet ederim (iki defa söylenir).
Haydin namaza (iki defa söylenir).
Haydin kurtuluşa (iki defa söylenir).
Allah en büyüktür (iki defa söylenir).
Allah’tan başka ilâh yoktur (bir defa söylenir).
Serdem Cokun - Haber 7
-
Majestelerim 13 yıl önce Şikayet Etiyi ki bu haberden bize köşe açtınız serdem hanım. elin fransızı ezanı duyunca çarpılıyor, fakat müslümanım elhamdülillah diyenler ezanı günde beş vakit dinledikleri halde sizin de değindiğiniz gibi ezana fransız kalıyorlar. anlayana çok güzel bir yazı irdelemişsizniz, ellerinize kaleminize sağlık serdem hanım...Beğen Toplam 1 beğeni
-
ahmet demir 13 yıl önce Şikayet Etbir fransızın fransızlıgı anlatması..... voltaıre ın bır eseri var candıde (kandid) diye. kitapta son sözü istanbulda sıradan bir türk söylüyor ''herkes kendi işine baksın'' diye. fransız kalanları yargılamaya çalışan birisi bence konuyu alınması gereken yerden degıl sadece öylesine bir iki şey söyleyebileceği yerden almış ve gereksiz bir yazı olmuş..........Beğen
-
necmettin 13 yıl önce Şikayet Etfransiz bayagi bir cahil kalmis.. daha milletten ezanin ne anlama geldigini soruyor.ogrense sanki bi sey olacakmis gibi bide milleti rahatsiz ediyor rezilBeğen Toplam 1 beğeni
-
Ahmet ÇAKIR 13 yıl önce Şikayet Etserdem coçkun hanımefendiye. magazinleştir bacım. onu yapma bunu yapma, magazıini hep baldırı çıplaklarmı kullanacak. böylede bilgi vermek güzel. hiç olmazsa istifade eden bir kişi bile olsa yinede güzel.allah razı olsun..Beğen Toplam 12 beğeni
-
Burak YILMAZ 13 yıl önce Şikayet Etserdem hanım a yapılan eleştirileri anlamıyorum. azıcık dini içerikli bir yazı yazmak için evliya mı olmak gerekli? ne güzel yazmış işte.Beğen Toplam 18 beğeni