Panik atağa yeni çözüm
Bu örneğin içine küçük kız çocukları dahi giriyor artık...
Uzmanlara göre, kadınların bu hastalığa yakalanma oranı erkeklere göre 3 kat daha yüksek zira kadının fiziksel özelliklerinden kaynaklanan ruhsal duyarlılıklarından söz edilmekte. Uzmanlara göre; bu biyolojik özelliklerden dolayı ‘Yeni nesil kadınlarının’ korku ve hastalıklar karşısında daha dirençsiz oldukları ifade edilmektedir.
Bana gelen birçok mail arasında, birtanesi vardıki bütün dikkatimi üzerine yoğunlaştırdı. Bir paylaşımdı belki yada bir dertleşme ama bunu okurlarıma sunmamın yararlı olabileceğini düşünerek tamamını iletiyorum.
Sevgili Serdem Hanım,
Sizinle paylaşacaklarımın, emsal teşkil etmesini istediğim için yazıyorum. 1990 senesinin yaz ayıydı. Bir sabah uyandığımda, artık hayatımın bir daha asla eskisi gibi olmayacağından habersizdim...
Bir taş, göğüs kafesime, bir taş da boğazıma oturmuş, ne yutkunabiliyor ne de nefes alabiliyordum. Gözlerim olduğundan daha açık ama fersiz ve renksizdi... Sanki siyah beyaz görünüyordu dünya ve bir başka ben; beni uzaktan izliyordu gayet olanların farkında ama malesef etkisiz.
Kimyam değişiyor fakat müdahale edemiyordum. Adımlarım hızlanmadan nabzım hızlanıyor, kalabalık içinde sessiz çığlıklar atıyordum. Şakaklarımda yanan ve anında kanıma karışan bir sıcaklığın verdiği soğuk ter ile cebelleşirken, şahsıma yöneltilen “Nasılsın?” sorusu, duvarlara çarpa çarpa deliyordu kulaklarımı...
“İyi Değildim!”
Ağlamalarım kesilmiyor, nefes almakta çok zorluk çekiyordum. Bu şekilde yaşayamazdım. Geceleri uyanıyor, pencereye koşuyor ve bir yudum nefes almak için çırpınıyordum. İşim, evim, herşeyim bir anda kabusa dönüşmüştü. Ben kabusa dönüşmüştüm...
Zamanli ve zamansiz ölüm korkularım başlamıştı.
Ya nefes alamazsam? Çırpınarak mı ölecektim?
Kaç dakika sürerdi çırpınmalarım ve ne kadar acı çekerdim?
Yani bir anda olup bitse yine kanım akmazdı belki ama benim korkum; bu can çekişmelerimdi.
Acaba kalp yetmezliğim mi vardı? Ya da ne bileyim; bir rahatsızlığa mı yakalanmıştım?
Hastalanmıştım belli ki... Evet, evet ben hastaydım.
Doktor’un odasına girmeden önce, hastane koridorlarında inim inim inleyen insanların arasında, sıramı bekliyordum. “Neyiniz var?” sorusuna, boş gözlerle bakıyor ama bir yandan da halime şükrediyordum.
Peki ya bundan yarım saat önce, ölmekten korkan ve hıçkırıklara boğularak bir yudum nefes almak için çalışan kişi, ben değil miydim?
Bu nasıl bir dengesizlikti böyle?
-Hasta siz misiniz?
-Evet
-Buyrun, sikayetiniz nedir?
-Nefes alamıyorum doktor bey.
-Nefes alamıyorum derken?
-Nefes almak için büyük mücadele ediyorum. Her an ölecekmişim gibi. Nefesi alıyorum ama sanki tam göğüsümün üstünde bir taş var ve o izin vermiyor dolu dolu nefesi içime çekmeme...
-Peki o halde, efor testi dahil olmak üzere, eko vs ve baştan aşağı diğer tüm tahlilleri rica diyorum.
Uzun saatler bekledim hastanede...
Yüzünün tamamı annesinin kaynattığı su ile yanmış küçük bir kız çocuğunun ve annesinin acı çığlıkları hastane koridorlarında yankılanırken, hemşire hanım adımı seslendi. Doktorun odasına girdim.
-Buyrun, eko testleriniz ve çoğu tahlilleriniz elimde... Geçmiş olsun. Görünen mühim birşeyiniz yok kansızlık hariç.
-Nasıl olur doktor bey? Ben büyük ızdırap içindeyim. Şu an bile doğru dürüst nefes alamıyorum. Akciğer filmi mi çektirsem?
-Şu an nefes alamıyor olsanız, burada olamazdınız. Bu aralar sizi derinden etkileyen bir olayla karşılaştınız mı acaba?
-Ne demek bu?
- Psikolojik travmadan söz ediyorum. Panik atak ve benzeri hastalıklar bu tip olaylar sonucu ortaya çıkabiliyor ve kişilerin çoğu fiziksel rahatsızlıkları olduğunu düşünüyor. Hastalar; doktordan ziyade bir ‘Psikolog’ yardımına ihtiyaçları olduğunu kabullenmekte zorluk çekiyorlar. Çağımızın en populer hastalığı bu.
Bin bir yaygara koparıp çıktım hastaneden. Doktor yanlışlık yapmış olabilir miydi? Akciğerlerimde bir sorun vardı belkide!.
Öyle uykum gelmişti ki... Eve gittim.
Zaten son zamanlarda, geceleri kalbim hızla ağzımda atar halde “Nefes alamıyorum” diyerek yataktan sıçrayıp, uykusuzluk çekiyor ve nedense gündüzleri de olur olmaz anlarda uykum geliyordu.
Ertesi gün bir başka hekime göründüm. Elimdeki tahlil ve tüm dökümanlar aynı sonucu veriyordu.
-Turp gibisiniz maşAllah.
Kara kara düşünürken bir akşam, çok değer verdiğim bir dostum çıkageldi.
Kısa bir süre önce aynı sebepten gittiği hastanenin psikoloğunun tedavisi ile biraz daha iyi olduğunu söylüyordu. Saatlerce konuştuk. Kelimeler birbirini kovaladı, sonra sustuk. Tekrar konuştuk, ağladık ve sonra yine sustuk.
Gözümün önünde geçirdiği panik atak krizi ile şaşkına döndüm bir anda. İlaçları yanında değilmiş. Bir baş ağrısı ilacını, bana verilen sakinleştiri diye içirdim kendisine. Biraz sakinleşti ve nefes alışları düzeldi. Allah’ım ben de mi böyleydim yoksa?
Yok, yok... Hayır olamaz...
Psikologlara görünmen şart diyenlerin aksine... Onca sakinleştiriciyi ve depresyon haplarını içenleri gördükçe ayaklarım geri geri gidiyordu söylenileni yapmamak için.
O sene hava değişimi için yurt dışına gitmeye karar verdim ve atladım uçağa...Uçak bana dar geldi, ben uçağa dar... Nasıl bir yolculuk olduğunu bir ben, bir Allah’ım bilir.
Yeni yerler, yeni bir okul vs derken... Bir gece yarısı kendimi, demir parmaklıkları ve bahçesinde kocaman köpekleri olan şehrin en ünlü rehabilite merkezinde buldum.
Nefes alamıyorum diye bağırmışım, birileri korkup ambulansı ve polisi aramış. Neredeyse bomboş sayılacak bir odada, kendimi deliler gibi paralanırken buldum. Çığlık şiddetimi arttırdıkça, hemşireler gelip sakinleştirici yapıyorlardı.
Sabah uyandığımda, saçlarımın sırılsıklam olduğunu farkettim. Gece boyunca sarfettiğim gözyaşlarımla yıkanmışlardı.
Kapı aralandı ve içeri beyaz önlüklü bir adam girdi.
Bana ismimi ve İstanbul’un neresinden olduğumu sordu. 4 yıl vazife yapmış bizim memleketin hastahanelerinden birinde... Söylediğine göre çok sevmiş bizim oraları çok...
Yarım yamalak Türkçesi ile müslüman olup olmadığımı sordu. “Elhamdüllillah” dedim. İşte o vakit, sanki doktorun gözleri parladı ve bana senin ilacın bu der gibi baktı. Farkli bir tavirla karsi karsiyaydim adeta.
Dünyevi kaygiların insani bu hale getirebilecegini, gelecek telaşı yaşadığımı ve bunun bizim dinimizce ne kadar yalnış olduğunu “Be Tevekkül” sözünü kullanarak ifade etti. Uzun uzun sohbet ettik kendisi ile ve sonrasında salıverdi beni büyük bir şevkatle...
O yıllarda, bir tez üzerine çalışıyormuş. Savunduğu fikir ise: Yaratıcı’ya yakınlık sağlanan ortamlar çogaldikça, hastaların iyileşmelerinin daha hizli ya da hastalıkları her ne olursa olsun; kabullenmelerinin daha kolay olduğu yönündeydi. “Panik Atağı”; kalbin can cekişmesi ve aslını bulması için verdiği bir sinyal olarak tanımlıyordu. Manevi beslenmenin ise şart olduğunu savunuyordu.
Bir zamanlar benim de müzdarip olduğum bu hastalığın pençesinde can cekişen bir sürü genç gördüğüm için yazıyorum size.
Hiç bir ilacın, yürekten edilen duanın ve yapılan ibadetin yerini alamayacağını savunuyorum. Psikolojik Travma yaratacak her türlü olayın, sonuçlarına ve sebeplerine katlanabilmek için ‘Din’ in iyi hazmedilmesi gerektiği inancındayım. İsmimi vermek istemiyorum müsadenizle...
Şimdi size soruyorum.
Bir nasihat mi? Bin musibet mi?
-
Ateş 4 yıl önce Şikayet Etİkinci panik atagim beni cok daraltiyorBeğen
-
esra 7 yıl önce Şikayet Etyaklasik bes senedir cekiyorum bunu zaman zaman gidiyo kimi zamanda vuruyo ama arkadasin belirttigi gibi Namaz Dua en güzel ilac su ana kadar cok sükr ne depresyon ilsci aldim ne de herhangi bir piskolojik destek..Rabbime yaklastikca semptomlarin daha da katlanir hale geldigini hissettim ve her vurdugna Benim Rabbim var endise etcek birsey yok diyorum .. tam olarak kaybolmafi ama Allahn izniyle üstesinden gelecegim Allah bu rahatsizlikla mücadele eden herkesin yardimcisi olsun ..kolay degilBeğen Toplam 9 beğeni
-
Mehtap 7 yıl önce Şikayet EtBende yaklaşık 11'yıl õnce ilk panik atağımı yaşadım ilk olduğundan dolayı kendimi zaptedemiyordum yemek yerken duş alırken korkularım vardı doktora gittim panik atak sõyledi terapiyle ve namaz kılarak panik ataģımı yendim daha sonrasında tekrar yaklaşık 4'aydır geldi halen savaşıyorum maddi ve manevi sıkıntılarımdan dolayı halen alamadım Rabbim'e binlerce şūkūrler olsun ki panik atağım geldiinde ūzerine gidiyorum hiç bir zaman kendimi salmıyorum, mutlu olduğum gūnlerimi aklıma getiriyorum kendi kendimin doktoru oldum Rabbimiz herkese şifalar verir inşallah..Beğen Toplam 4 beğeni
-
Sanabar 8 yıl önce Şikayet EtNefes tekniği yapımı çoh yardım eterBeğen
-
Sanabar 8 yıl önce Şikayet EtEvet çoh doğru sabah namazı okumaya başladım ilahları bıraktım panig atag geldi zaman namaz kitabını alıyorum süreleri ezberlemeye başlıyorum şükür atlatdim panigatagi ama boynumda kas gerilemesi var inşallah ude geçer dardı Beren allah sifasinida verir Allah'ımBeğen Toplam 2 beğeni