Bana dinimi öğret öğretmenim!
Ne öğrendiysek sonradan öğrendik.
O günkü öğretilerden, sureler ve dualar arasındaki ince çizgiyle sünnet ile farzın farkını aklında tutana helal olsun. Din dersi, kaynatılan ve asla ciddiyeti kavranılamayan bir dersti sanki... Müzik ve beden egitimi kadar bile ağırlığı yok idi zihniyetlerde...
Daha dün, benim için çok değerli bir kardeşimle sohbet ediyorduk. Laf lafı açıyor ve konu yine eksik yanlarımıza geliyordu. İçimi acıtan bir olayı kendisiyle paylaşırken, kalbimde derin izler meydana getirdi gözümden kaçıp akıveren birkaç damla yaş.
Bir okurum bana şöyle diyordu: ''Siz ne hakla Allah'ın ismini ağzınıza alırsınız. Sizin adınıza ben utanıyorum. Şu halinize bakın. Yalan dünyanın 'Medyanın' içinden gelmişsiniz. Yıllardır televizyon programı yapıyorsunuz. Radyoda görev alıyorsunuz. Şarkılar yazıyorsunuz. Başınız açık, haliniz cehennemlik... Sizin ne hakkınız var Allah'ın adını ağzınıza almaya! Yazık utanın kendinizden''.
Vakfe-i hayret içersinde okudum tüm yazılanları.
Kaç yıldır elimden geldiğince, kalbim elverdiğince, olması gerekli olduğuna inandıklarımı yazdım ben halbuki bu en güzide yerde... Kendimi çok kez falakaya yatırdım şu sahnede. Yeri geldi sektörün beni dışlama riskini bile göze alıp devam ettim yazmaya.
Ama dedim ki bu kez... Bu kadar acıtmak neden?
Yani benim de diyecek bir çift sözüm var bu defa.
Demek benim hakkım yok Allah demeye... Ama senin hakkın var. Niye? Çünkü sen, babası hafız annesi malik, hatune kişi olan bir ailenin 'İslam' unsurunu hayatlarının en olmazsa olmazına koydukları bir alt yapı ile geliyorsun. Haklısın ne diyeyim. Evet çok haklısın...
Ama be güzel kardeşim, bize öğrettiler de biz 'Hayır mı' dedik?
Ya da usulüne uygun öğrettiler de öğrenmedik mi?
Koskoca okula atlayalım zıplayalım diye minderler alınıp, beden eğitimi dersi için eşofmanlar hazırlatılırken... Tahta sıraların üstüne seccade sererek namaz öğrettiler bizim nesile.
El işi dersi için bile ayrı bir sınıf tahsis edilirken, sanki gerekli ortam sağlandı da bizler de 'Din dersini' ciddiye mi almadık?
İste bunun sohbetindeyken, çok sevgili kardeşim bana şöyle dedi: ''Benim çocukken gittiğim kur'an kursunda bir hocam vardı. Eğer arapça harfleri okurken dilim dönmez ise parmaklarımı birleştirtip cetvelin ince kısmı ile vururdu hızlıca. Bende belirli bir zaman sonra Kuran kursuna gider gibi yapıp yan apartmanın girişinde bekleyip, vakit dolunca eve gider olmuştum.''
Daha önceki bir yazımda okullarda Kur'an eğitimi verilsin derken, bu iş gerçekten ciddiye alınarak yapılsın demek istemiştim. Hatta kısa bir süre sonra sanki sesimi duymuslar gibi devletimiz tarafından bu hususta kararlar alınmıştı ve çok sevinmiştim. Daha birçok kaleme almış olduğum yazılar da gerekli merciilerin müdahaleleri ile anlam kazanmıştı mesela... Yani öyle ben yazayım, ortaya bir konu atayım ve okurlar okusun mantığı ile alınmıyor ele hiç bir yazdığım konu. Üzeri kabuk, içi cerahat dolu yaralara parmak basmaya çalışıyorum aklımca.
Dinini 'en lezzetli haliyle' öğrenmeye herkesin hakkı var.
Din derslerinde özenle, nakış nakış öğretilsin gerekli olan herşey. Sabırla örülsün samimiyet ağı. Vazife alacak eğitmenler, okurumun bana kuran kursundaki hocanın da arkadaşıma yaptığını yapmasın.
Burda en büyük iş, öğretmenlere düşüyor ve elbetteki ders içeriklerini planlayanlara.
Sabah ezanında, ölüm korkusuyla uyananların yerini şevkle ibadetine kalkanlar ne zaman alacak dersiniz?
Sosyal hayat içerisinde, modernliği dinsizlik ile bağdaştıranların yarattığı derin kara boşluğunu, dini prensipleri ile hayatı kucaklayan ve mantıkları ile yaklaşan insanlar ne zaman dolduracak dersiniz?
Ailesinin zoru ile başını kapatan, bir sokak ötede saçını açan kızımızın kalbine o aşk nasıl aşılanacak dersiniz?
Dejenerenin en mağmasını yaşamış olan insana tövbe kapılarının açık olduğu nasıl anlatilacak sizce? Kırk satır mı kırk katır mı ? Bu mudur?
Elinde sopa ile öğretme bana dinimi!...
Layıkiyle öğret... Sonra bak mahsule...
Gelmeler gitmeler hep O'na olmalı; bunu öğret.
Oklar O'nu göstermeli; bunu öğret.
Çıkmaz yollar O'na çıkmalı; bunu öğret.
Şehrin en modern caddeleri ve köyleri, tarlaları, patikaları, her ne varsa adım atılan O'nun ummanına açılmalı; bunu öğret.
Aldığımız nefesin bile bize ait olmadığını öğret.
Bu ne haşmetli kibirdir, karınca kadar bile değilken özde... Bir başka 'Sen' olduğunu öğret o karıncanın içinde...
Hak'kı öğret. Haklarını öğret.... Hakettiklerini öğret.
Bana da öğret!.
Bir kuru aşk ile kendinden geçerken fani...
O halde gerçek aşkın tezahürü nasıldır öğret!
O'nun için 360 derece dönmeler nasıldır?
Boyun büküp tüm acizliğiyle nefsin... Beni sensiz bırakma, beni bana bırakma demeler nasıldır öğret.
Susamak ve bir yudum su dahi içmeden doyup kanmalar nasıldır bir Hay sesiyle, bunu öğret.
Gelecek sabaha şükretmek, giden geceye hamd...
Aklımı al deyip, o mayhoşlukla gerçek sebebini bulmak nasıldır bana da öğret.
Hangi matematik çözer O'nu?
Kimden kimi çıkartarak hiç olunur?
Hangi fizik kanunu açıklar gerçeği?
Bir kalp havada nasıl asılı durur?
Öğret...
Bir 'Hüsnü Hat' sanatı icra eder gibi işle kalbime varoluş sebebimi...
Bitişler sanadır... Başlangıçlar sana...
Yollar sanadır... Yokuşlar sana...
Aşklar sanadır... Aşıklar sana...
Devrilsin ten mecazda, soyunsun ruh...
İkibüklüm olsun nefisler...
Utansın arzuların hepsi...
Yıkılsın artık bu 'Ben'...
Kulluk sanadır... Yalnız sana...
Ne olur... Sar beni...
Beni sensiz bırakma...
serdemcoskun@gmail.com
-
sukru tufek 13 yıl önce Şikayet Etsistemin hatalari dinin yasanmasina mazaret sayilamaz.. cenab-i allah, her insana akil fikir vermistir ve her insanin secme sansi vardir. dinsizligi empoze eden kufur sisteminin yaptigi yalnislar yuzunden allah'in emir ve yasaklarina uymamak mazaret olarak gosterilemez. musluman kul, her halukarda dinini ogrenmesi ve ogrendigi hayatina yansitmasi farzdir. mukellef oldugu halde allah'in tesettur emrine hakkiyla uymuyan bir kadin, seytanin vesvesine aldanmis, nefsine yenik dusmustur. once imanin gozden gecirmesi gerekir.Beğen Toplam 1 beğeni
-
benjamin 13 yıl önce Şikayet Etyorumculara. bir fotodan kadını eze eze bitiremediniz.açık diye bütün ibadetlerini yerine getirmediği nerden çıktı?sanki bunları diyenler kusursuz müslüman.müslümanlığı anlatmak için bütün ibadetleri yerine getirmek gerekmiyor.kadın inkar etse yada fetva verse anlıcam da sadece herkesin düşündüklerini söyleyen birisi.en az onun kadar haddinizi! biliniz.Beğen Toplam 3 beğeni
-
Sümeyya 13 yıl önce Şikayet Etsorduğum soru herbirimiz için geçerlidir... serdem hanımın şahsına yöneltilmiş bir soru değildir..bir nevi muhasebe..zaman zaman teoride edindiğimiz bilgileri pratiğe dökmede birçoğumuz zafiyete düşebiliyoruz..eksikliğinin farkındalığına varmış kişi için ise yapabileceğimizin en güzeli samimi bir duadır,rencide etmek değil..açıkçası artık burada yazan bazı başı örtülü bayan yazarlardan daha samimi buluyorum serdem hanımı ve onlara yazığım tarzda sert yorumları buraya yazmaya elim varmıyor.. eğer "sen" dilini kullanmak yerine, "biz" dilinin kullanımını da aktif hale getirebilirsek az zamanda çok ve büyük işler başarabiliriz..:)bu demek değil ki münkeri nehy ve marufu tavsiye etmekten vazgeçelim..yalnızca,kullanacağımız üslubu belirlerken muhatabın yaklaşımını esas alalım,her şahsa münhasır bir tebliğ metodu geliştirelim ki ılımlı kişileri kendimizden soğutmayalım..umarım izah edebilmişimdir..Beğen Toplam 7 beğeni
-
fanofnur 13 yıl önce Şikayet Etözür dilerim. aşağıdaki yorumumda "boş kalır" ifadesi yerine yanlışlıkla .... kalır yazmışım herkesten bu yüzden özür dilerim. bu bir yazım hatası. kimse yanlış anlamasın benim böyle bir uslubum yoktur. ayrıca serdem hanım tebrikler fotografınızı değiştirmişsiniz. demek ki eleştiri işe yarıyor. selametleBeğen
-
Hasan Feyzi 13 yıl önce Şikayet Etilk taşı hiç günahı olmayan atsın!. ilk taşı hiç günahı olmayan atsın arkadaşlar! o kadar irite eden yorumlar var ki yorumcuların bu tavrı müjdeleyiniz..nefret ettirmeyiniz nebevi beyanına çok zıt.. bu yorumlarla insan kapanacağı varsa da kapanmaz..! sallayan arkadaşlar kendilerini dört dörtlük mü görüyorlar acaba ..ya da zebanilik yapmaları için ilahi vazife mi verilmiş merak ediyorum.. allah dini cahillerin eline düşürmesin..sünnetullahda tedricilik düsturu vardır.. herşey birden tekemmül etmez..serdem hanımın kemale ermesi de zaman alabilir.. tesettürsüzlük tabiki bir noksanlıktır.. kimse farziyetini inkar etmiyor..serdem hanım da etmiyor..acımasız olmayınız.. din kardeşinizin avukatı nefsinizin savcısı olunuz..herkes aynada kendine baksın biraz..beni abuk subuk yorumlarla sinirlendirerek kendinizle ilgili de suizan günahına soktunuz..hakkınızı helal edinizBeğen Toplam 3 beğeni