Milli Eğitim Şurası’nda Osmanlıca’nın (kullanamadığımız Türkçe’miz. Çünkü doğrusu Osmanlıca değil eski Türkçe’dir) zorunlu ya da seçmeli ders olarak okutulması tavsiye edildi ya hemen bu ülkenin malum cahil cenahı istemezuk naralarıyla ortaya çıktı.

Eğitim Şurası bir tavsiye mekanizması, burada alınan bir karar yok. Ona rağmen CHP kıyameti kopartıyor. Sonuçta Anadolu Liseleri’nde seçmeli olarak okutulması tavsiye edilirken İmam – Hatip ve Sosyal Bilimler Liseleri’nde zorunlu olacak.

Gönlümden geçen tüm orta öğretim ve liselerde zorunlu olarak okutulmasıydı. Neyse ki buna da şükür. Bağından kopartılmış bir nesil en azından bundan sonra olmayacak.

Gelelim şu aklı kıt, fikri fukaralara:

Kılıçdaroğlu “ Osmanlıca ile Orta Çağ karanlığına gideceğiz” sizi bilmem ama bizim Orta Çağ karanlığımız yok. Biz o devirde bir çağ açıp bir çağ kapatmakla meşgulken, akıl hastalarını ney ve su sesiyle tedavi ederken evet Avrupa’da akıl hastaları içine şeytan girdi diye yakılıyor, skolastik düşüncenin esiri olarak kapkaranlık bir cenderenin içinde boğuluyorlardı.

Ecdadımız Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri yeni bir çağ açarken İstanbul’dan İtalya’ya gönderdiği aydınlar Avrupa’nın aydınlanmasına öncülük ediyor ve Rönesanssın ilk tohumlarını atıyorlardı. Biz sizi Dersimli biliyoruz. Yani bizim topraklarımızda bunlar yaşanıyordu. Artık siz kendinizi kime ait hissediyorsanız orasını bilemem!

Bu kez bir de genel başkan yardımcısı sahne alıyor “Mezar taşlarını mı okuyacağız?” işte düşününün ki, bu şahıs Türkiye’de ana muhalefet partisinin en tepe isimlerinden ve Osmanlıca’dan anladığı mezar taşı.

Bir gecede harf devrimini yapmasaydınız 24 saatte bir ülkenin aydınlarını, alimlerini sabaha cahil çıkartmasaydınız sen de bu çapta olmazdın.

Harf devrimi ne işe yarar?

Harf devrimi, kütüphaneleri tuğla yığınını çevirir. İrfanımızı düne bağlayan bütün köprüleri havaya uçurur.

Yazmadan geçemeyeceğim harf devrimi denen hilkat garibesi olaya herkes alkış tutarken Osmanlıca alfabeyi savunan bir tek hoca vardır o da Yahudi Avram Galanti.

O dönemin intelijansiyasının nasıl zavallı bir halde olduğuna bakmak için birkaç örnek verelim.

Suat Yakup Baydur, cesur ve inanmış bir Cumhuriyet çocuğu. Güneş Dil Teorisi zırvasının amansız savunucusu. Şu garabet yüklü sözlerine kulak kesilin bu Heidelberg’ci Doçentin “Klasik dilleri öğrenmek. Latince, Yunanca bilmezsek Batı mefhumlarını anlayamazdık. Avrupa sırtını Olemp’e dayayarak Avrupalaşmıştı. Biz de aynı kutup yıldızına yönelmeliydik.” (bkz. Suat Yakup Baydur,Dil ve Kültür, TDK yayınları, 2.baskı, Ankara 1964)

Bu sözleri sarf ederken arkasında ufku geniş!!! Türk aydınlarının da kendisini ayakta alkışladığını unutmayalım. * Körler sağırlar durumuna bir örnek.

Ummanı ırmağa bağlamak isteyen bu allameler, bin yıllık tarihimizden habersizdiler. Bu yüzden de Cumhuriyet kadroları sığ ve önünü dahi göremeyecek bir yapıydı.

Sonuçta dil alfabeye uymuyor diye bin yıllık dile kıydılar. Ortaya da 200 kelimeyle konuşulan bir dil uydurdular. Adına da yeni Türkçe dediler.

Osmanlıca bir medeniyetin asırlardan beri üzerinde biriktirdiği mürekkepti, mimariydi, sanattı. Dil bir toplumu toplum yapan en asli öğedir. Bir dilin ne kadar zengin olması da o medeniyetin ne kadar köklü olduğunun bir göstergesidir.

Şimdi isterseniz çağları aşan gönül gözüyle ruh ve fikir dünyamızı her daim aydınlatan Cemil Meriç’e kulak kesilelim:

“İstiklal Savaşı...Yangın alevleri içinde doğan genç bir devlet. Evet, çetin bir imtihandan yüz akıyla çıkmıştık. Ateş mazinin bir çok levslerini temizlemişti, ama Pyrhusvâri bir zaferdi bu. Batı’nın silâhlı saldırısını püskürtmüş, Batılılaşma sevdasından kurtulamamıştık. Avrupa vazgeçmemişti avından. Aydınlar devrilen hisarlar karşısında sevinç çığlıkları atıyordu. Düşmanın teslim alamadığı tek kale almıştı: hafıza, yani dil. Bugünü düne bağlayan köprü uçurulmadıkça tarihten kopamazdık” * Kopardılar

“Yok edilmesi gereken düşman: Osmanlıca. Saldıranlar küstah, savunanlar tabansız. Birincilerin dudağında tılsımlı bir kelime: İnkılâp. Ve arkalarında Batı. İkinciler de aynı mitoslara esir. Ama ayaklarında, çöken bir medeniyetin zincirleri, yürüyemedikleri için koşanlara kızıyorlar.”

* Cemil Meriç - Mağaradakiler

serkan.ustuner@haber7.com

@sustuner