Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin sponsorluğunda açılan ne idüğü belirsiz sanat galerisinde çarşaflı kadınlara alenen hakaret edildi.

7 çarşaflı kadın birbirlerine zincirlenmiş vaziyette sözüm ona çarşaf giydikleri için tutsak oldukları resmedildi.

Sahi kim tutsak? Fikrini ve aklını her önüne gelen yabancı devlete satan, çarşaflı annesine bile hakaret edecek dereceye gelenler mi? Yoksa bu topraklarda bir karıncayı dahi incitmeyi aklının ucundan geçirmeyen o ağzı dualı mübarek anneler mi?

Bu faşist ve gerici zihniyet en adi oyununu oynarken bir kadın olarak Büyükşehir belediye başkanı da bu teatral salaklığa alkış tutarak sponsor oldu.

Düşünün bunu yapanların fikriyatındaki kadının yerini! Durmadan kadın hakları diye çığırtanlar yıllarca zorla gencecik kızları dağa çıkardılar. Ömürlerinin en güzel çağını gasp ettiler. On binlerce anneyi gözü yaşlı bıraktılar.

Bakmayın şimdi boyalı sözlerle kamuoyu oluşturma gayretlerine. Eş başkanlık denen hiçbir temel dayanağı olmayan yapılarında kadın eş başkanlar var ama sadece sözde. Dostlar alışverişte görsün mantığı.

Bu zihniyetin kadınlarla ilgili ne düşündüğünü bilmek isteyenler Öcalan'ın Kürt kadınları aşağıladığı videoyu bulup izleyebilirler. Sonuçta önderlerinin görüşü genel geçer bir kanun ya o açıdan yani.

O kirli ve de kokuşmuş zihniyetinizi güzel annelerimize sıçratmayın. Çarşaf bu toprakların en güzel süsüdür. Sizin nasıl bir çöplükten beslendiğiniz, beyninizi hangi leşlerle doyurduğunuz yaptığınız tüm işlere sirayet ettiğinden hiçbir açıklama yapmanıza gerek yok.

O medeniyetler şehri Diyarbakır medeniyetin fersah fersah uzağında bir anlayış tarafından yönetilince açacakları kültür sanat merkezinde herhalde Mem u Zin'den Faki Teyran'dan bahsedecek halleri yok. Hadi yeni döneme gelelim: Ahmet Güneştekin sergisi olamaz mıydı? Olmazdı. Çünkü kadını özgürleştirmeden anladıkları kadınları dağa kaldırmak olan bir ruh halinin sanattan da anladıkları fukara zihniyetin bir tezahürü olur.

serkan.ustuner@haber7.com