Çanakkale zaferinin 100 yılını kutladığımız bu yıl da bu zaferin en büyük mimarı görmezden gelinip, yok sayılıyor.

Kimden mi bahsediyorum? 3 yıl gibi kısa bir sürede her tarafı dökülen Osmanlı Ordusu’nu modernize eden ve Çanakkale’deki mücadelenin lideri olan şehit Enver Paşa’dan.

Enver Paşa milli mücadeleyi de kazanan ordunun kurucusudur. Bu büyük komutan, birkaç yıl öncesinde Balkanları ( Türkiye’nin 7 kat büyüklüğündedir) tek kurşun atmadan terk eden orduyu modernize etmiş, yaşlı olan orduyu gençleştirerek orduya bir ruh üflemiştir.

Hiç şüphe yok ki Çanakkale Savaşının kazanılmasındaki en büyük etkenlerden biri Enver Paşa’nın orduya kazandırdığı kimlik ve askerlere kazandırdığı özgüvendir.

Peki ordu başkomutanın bu savaşla anılmaması kadar acı bir şey olabilir mi?

Çanakkale’de cephe cephe gezen, elinden silahı düşmeyen bir başkomutanı görmezden gelen tarih utansın ve yerin dibine batsın. Cumhuriyet döneminin önemli isimlerinden İsmet İnönü’nün hatıralarına kulak kabartalım:

"Görünüşe göre memleket bir boşluk içinde sonsuz bir süratle meçhule doğru gidiyordu. Bu müthiş vaziyette ne yazık ki Enver Paşa’dan başka dayanağımız yoktu. Enver Paşa, içine düştüğümüz macerada muvaffak olursa memleketin kurtulacağına inanıyordum. Aksi takdirde devletin dağılması ve çökmesi kaçınılmaz bir akıbet olacaktı. Harbi kazanmaya çalışmaktan dolayısıyla Enver Paşanın muvaffakiyetine hizmet etmekten başka ortada kurtuluş çaresi bulunmuyordu.”

Herkesin tek dayanağı var o da Enver Paşa. Kazım Karabekir’in anılarında da Enver Paşa’nın memleketin kurtuluşu için tek isim olduğunu görürsünüz.

100. yılını idrak ettiğimiz Çanakkale’nin ruhu Enver Paşa’dır. Evet Anafartalar’da Mustafa Kemal’in önemli bir başarısı vardır ama Çanakkale zaferini yarbay rütbesinde olan birinin omuzlarında yükseltmek tam anlamıyla tarihle dalga geçmek olur.

Resmi tarih tarafından hala görmezden gelinen Enver Paşa’nın ruhunu üflediği ordu Çanakkale’de İngilizlere hiç tatmadıkları mağlubiyeti tattırmış, Kut-ül Amâre’de İngiliz ordusuna karşı büyük bir zafer elde etmiş, 20 binden fazla İngiliz askerini öldürüp ki aralarında 13 general ve 481 subay vardır. 13.330 askeri de esir almıştır. Yine onun kurduğu Kafkas İslam Ordusu 1918’de Bakü’yü fethedip Azeri kardeşlerimizi kurtarmıştır.

Ruslar ve Fransızlar biliyorlar ki, Enver’e bir şey olursa, bu ordu çöker. Birinci Dünya Savaşı’ndaki propaganda çalışmalarını anlatan kitaplarda İngilizlerin ve Rusların yayımladığı propaganda broşürlerine bakıyorsunuz yüzde 90’ı hep Enver Paşa’yla ilgili. Sadrazam var, Padişah var, hiç onlardan laf yok, sadece Enver Paşa hedef. Niye? Çünkü ordunun direği Enver Paşa. Enver Paşa’yı çökertirsen, ordu çöker.

Son sözü Winston Churchill'e bırakalım:

Ali Enver (Enver paşanın tek oğlu) Türkiye'ye döndükten sonra askeri eğitim alıp hava kuvvetlerine katılır.

2. Dünya Savaşı sırasında İngiltere'de Türk ordusunun diğer pilotları ile RAF'da eğitim görürler. O dönemde Rauf Orbay Londra'da sefirdir ve dönemin başbakanı Winston Churchill'e Enver Paşanın oğlunun Londra'da olduğunu söyler. Churchill, Ali Enver’i çok görmek ister ve görüşmek ister, Churchill Enver paşadan övgü ve saygı ile bahseder. Ve şöyle der: 'Senin baban Enver Paşa benim siyasi hayatımı 20 yıl geriye attı…’

Enver Paşa’nın aziz, temiz ruhunda tüm şehitlerimizin mübarek ruhlarına El-Fatiha…

serkan.ustuner@haber7.com

@sustuner