Memlekette sarhoş bir sürücü kaza yapsa suçlu belli. Bu hastalıklı kafa yapısına göre, Cihangir'i basan tırtılların bile müsebbibi yüzde yüz Erdoğan

 Can Dündar: Romantik ilkokul şiirleri yazı, Beyaz Türklere caka satması en mahir özelliklerinden biriydi. Zamanın ruhuna göre belgesel çekip bu işten epey servet elde edecek kadar da akıllı bir zat olarak basın dünyasındaki yerini sağlamlaştırmıştı. Örnek: Mustafa. Mustafa Kemal'in çocukluğuna inip karga kovalatıp belgeseli de gayet iyi bir fiyata satmıştı.

 Milliyet de yazdığı dönem ABD büyükelçiliğinin bombalanmasına methiye düzüp “Deniz de kursunu oradan atmıştı” diyecek kadar hümanist bir dünya görüşüne sahip. Ölenlerin ne kıymeti var. Mühim olan devrim! ‘Deniz’ güzellemesinin ardından gazeteden kovulunca bu kez gezi gazlamasıyla kurulan televizyona geçti. Burada gezi ruhunu bir kenara itip ille de ‘Benjamin Franklin’ deyince kanal yönetimiyle anlaşamadı ve Cumhuriyet'e yazar olarak geçti. Kısa bir sürede bir numaralı koltuğa oturup darbeci savcılarla devlete savaş açtı. Bu arada antrparantez Hamdi Gezmiş’in ağzından ‘Abim Deniz'i yazıp epey bir satış sağladı. ‘Her şey tam bağımsız Türkiye için’ canım. Bunun villayla ne alakası var. Parantezi kapatıyorum.

 Sonrasında Dündar, şehit savcı Mehmet Kiraz’ı öldüren teröristlere haklılık payı verip manşetinde savunan kişi olarak karşımıza çıktı.

Arada Charlie Hebdo skandalı var ki, tam anlamıyla bir provokasyon örneğiydi.

Arada mağdur( !) gazetecilerin oynadığı komik bir belgeselde ultra lüks evinden süper lüks arabasıyla karşımıza çıktı. Ne kadar hüzün verici değil mi? Milyonluk evinden yüzbinlerce liralık arabasıyla çıkıp “Erdoğan beni işimden kovdurup kuru ekmeğe muhtaç etti.” Mavrasına sığınacak kadar da pişkin.

 Şimdi de yılmaz bir PKK savunucusu. Özerkliğe tam destek, ölen teröristlere ağıt yakmalar... Ya polis, asker şehit olmuş o ne olacak? Onları da Erdoğan düşünsün. Çünkü bütün suçlu Erdoğan!

 Hasan Cemal: Türk basının duayen ismi. Osmanlı’nın son dönemine damga vurmuş üç kişiden biri olan Cemal Paşa’nın torunu. Rahmetli dedesi görse ne yapacağı malum. Bu anekdotu geçiyorum.

AK Parti'nin ilk yıllarında Erdoğan’a her gün methiyeler düzüyor, uçaktan inmiyordu. Basında PKK konusunda uzman tek kişi olma cakasını her seferinde satar, tuğla gibi kitaplarının içinde PKK güzellemesinden başka hiçbir şeye rastlayamazdınız. Ermeni soykırımı tezini kabul edip sözde anıt önünde poz veren ilk gazeteci de kendisidir. Neyse ilk destek yıllarının ardından hayal ettiği Erdoğan’ı göremeyince yanlış anlaşılmasın kendisinin muhalifliği dönemin Başbakan’ı Erdoğan’ın Doğan grubuna aldığı tavırla başlar. Ne alakası var diyeceksiniz? Eşi hanımefendi Doğan Grubu'nun reklam daire başkanıydı. Çok yakın bir zaman kadar da görevi devam ediyordu. Yani meselenin özü budur. Ha bir de sürekli Kandil'den çıkmadığı için belki oradakiler de kendisine bozulmuştur. Tabii canim Karayılan gibi bir demokrata karşı Hasan Cemal tabii ki Erdoğan muhalifi olacak. Tabi ki ülkedeki bütün suçun Erdoğan’ın olduğunu söyleyecek kadar cesur olacak! Ülkede diktatörlük olduğu için kimse ağzını açamıyor çünkü.

 Cengiz Çandar: Çandarlı ailesinden geliyor. Şu meşhur 2. Murat’ın daha sonra da Fatih'in sadrazamı Çandarlı Halil Paşa’nın kaç kuşak sonraki torunu. Gençlik yıllarında hızlı solcu. O kadar ki FKÖ saflarında savaşmak için Filistin'e kadar gidip Nahr El Bared kampında olan gençlerden biriydi.

 Kendisinin Türkiye dönüşünde hızlı yükselişi de başlıyor. Basın dünyasında Ortadoğu konusunda bir bilen. Hakkını verelim. Kabile kabile bilecek kadar işinin ehli. Ha bu arada istihbarat raporlarının da payını es geçmeyelim. ( Türk istihbaratı değil)

 AK Parti'nin ilk yıllarında o da yılmaz bir Erdoğan savunucusu. Sonrasında hükümetin İsrail politikalarının değişmesiyle beraber onun da tavrı değişmeye başladı. Tam anlamıyla kırılma ve Erdoğan düşmanlığı ise şu dünyanın tüm dengesini bozan ‘One minute’ çıkışına rastlar.

 Bunun için İsaac Abramowitz’in referansıyla aldığı yüklü miktarda bursla yazdığı makalelere, Paul Wolfowitz’le Kürtler hakkında ortaya koyduğu analizlere bakmak yeterli olacaktır.

 Kendisi dün "Ben Çandarlı’nın torunuyum. Bana nasıl hain derler" demiş. Çandarlı kim derseniz? İstanbul’un fethinin gereksiz olduğunu söyleyen, Bizans, Ceneviz ve Papa'yla irtibat halinde olan, bir darbeyle Osmanlı hanedanı yerine Çandarlı hanedanı kurmayı planlayan biriydi. Sonu ne mi oldu? Yağlı urgan.

 İşin aslı meselenin özü budur. 

serkan.ustuner@haber7.com