Alçak, hain, kalleş kelimelerinin kifayetsiz kaldığı günlerden geçiyoruz.

Böylesine bir ortamda bir de PKK'yı her gün aklama gayesine kendini adamış Olympos çocuklarının hezeyanlarını izliyoruz.

Dağlıca'daki adice pusunun ardından ismini zikrederken bile mide bulantısına tutulduğumuz kişiler "Bunun sorumlusu hükümettir" diyecek kadar PKK sevdalısı olarak kendini ortaya atıyor.

PKK açıklamasında bu hainliği biz yaptık dese de bu şahıslar için bir kıymeti yok. Asker, polis şehit olmuş ne gam. Maksat sahiplerinin vereceği kemiğe layık olmak olsun.

Dünyada bir örneğini daha göremeyeceğimiz medyanın melali pür haline bakalım:

HDP'yi her gün barış güvercini olarak gösteren medya hepinizin malumudur. Bunlar aynı zamanda böyle yaparak PKK'yı da meşrulaştırma operasyonuna imza atma gayreti içindeler.

Düşünün İspanya’da EFTA’nın,  İngiltere’de IRA'nın saldırıları her seferinde normal bir vakaymış gibi gösterilse o ülkede milyonlarca insan sokağa dökülür ve o medya kuruluşları aforoz edilir. Ama bizde diktatörlük olduğu için rahatlıkla terörizm baş tacı edilebiliyor.

Misal bir sürü garip olay bizim medyamızda zuhur ediyor.

Hürriyet’in genel yayın yönetmeni zatın şu açıklamasına bakın "Hükümet şiddetle arasına mesafe koysun" Laf bilmez bu şahıs önceki gün Hürriyet binası önünde yaşananlara nazire yapıyor. Şiddet elbette tasvip etmediğimiz ve kınadığımız bir vakadır. Hürriyet’in camlarının kırılmasına karşıyız. Peki sizin şiddet doğuran ve düşmanlıkta sınır tanımadığınız Erdoğan ve AK Parti nefretinizi ne yapacağız?

Gezi terörizminde milyarlarca dolar bu ülkenin hazinesinden gitti. Milyonlarca dolar kamu mali yağmalandı. Siz de buna çanak tuttunuz. Bu vandalizmi desteklediniz ‘bravo’ dediniz, alkış tuttunuz. "Tayyip bu kez gitti" naraları attınız.

Hatta NTV'nin canlı yayın aracını yakanlar için sağlık bilimleri yazarınız Ayşe Arman "Bravo gençlere ne varsa gençlerde var" dedi. Şiddet sizin işiniz, kumpas, algı operasyonları, memleket düşmanlığı 32 kısım tekmili birden sizin bünyenizde var.

Şimdi "mağdurum da mağdurumu" oynamaya kalkmak komik oluyor.

Bir de bu kitlenin diğer bir partisi CHP'ye gelelim: Onlar da verilen şehitlerin sorumlusu olarak hükümeti ve Erdoğan’ı sorumlu tutuyor. Ama Kılıçdaroğlu zat bir bakıyorsunuz Barolar Birliğinin adli yıl açılışında zeybek oynayıp göbek atan İstanbul barosu başkanı Ümit Kocasakal'ı alkışlıyor. Sol yanındaki Feyzioğlu da haydi haydi alkış diyerek Kılıçdaroğlu’na tempo tutturuyor. Şehitlerin kanı toprağa düşerken ulusalcı kanat böyle yas tutuyor. Gerçi bir şey anlatmaya gerek yok. Ankara barosu iki gün önce asker PKK'ya karşı silah kullanmasın diye bir şey sundu.

Bunca şehit haberi gelirken adında milliyetçi geçen partinin başkanı sayın Bahçeli iki gün sonra yazılı bir açıklama yaparak “Bu şehitlerin sorumlusu Erdoğan’dır.” Diyebiliyor ama PKK için böyle sert cümleler kuramıyor.

Son sözü Yıldıray Oğur'a bırakıp kenara çekilelim: “ Bir silahlı örgüt daha ne ister? Her gün insanları öldürüyor ama başkası suçlanıyor. Yarın öldürmeye neden devam etmesin?

serkan.ustuner@haber7.com