Bakan eskisi HDP'li Ali Haydar Konca istifa etmeden bir gün önce Kandil'in ağızıyla söyle bir açıklama yaptı. “HDP’nin şu veya bu komplolarla barajın altına itilmesi tam aksine Türkiye’nin bölünmesini getirecektir. Bu riski hiç kimsenin alma şansı olamaz”

Devletin bakanı açıkça kendi bulunduğu makamı tehdit ediyor. Kuru sıkı atmasını bir kenara bırakıyorum: HDP vekili olmadan önce barajla ülke bölünmesi arasında doğru bir orantı olmadığını kendisinin de bildiğine peki ala eminim.

Çok değil bir hafta öncesine gidelim: Milli yazılımla bombalanıp darmadağın edilen Kandil'in delinmiş dağlarından açıklamalarda bulunan Cemil Bayık ne diyordu: " HDP'ye oy verenleri bir kez daha oy vermeye çağırıyorum. Emanet oy verenlere de teşekkür ediyorum. HDP'nin yeniden barajı geçmesi şart"

Evet barajı geçmesi şart! Yoksa ülke bölünür ona göre.

Kürt siyasetinin mottosu olan şiddet ve tehdit dili her daim güncelliğini koruyor.

Sırtını YPG'ye yaslayan eş başkan, kalaşnikoflarla korucuların hepsini öldürmeyi planlayan vekil, devletle çatışıyoruz diyen belediye başkanı, "PKK sizi tükürüğüyle boğar" diyen bir başka vekil. Bu vekilin hikayesi ilginç olduğundan kısa bir giriş yapalım: Babası Mustafa Zeydan'ın seçim otobüsünde "Kandil'i basacağız, Apo'nun kellesini getireceğiz" diyen kişidir. Pinyanişi aşireti Hakkari Yüksekova’da yıllarca PKK'ya karşı savaşmış, devletine milletine bağlı bir aşiretti. Vekilliği görünce bir anda PKK'nın en azılı savunucularından biri olarak karşımıza çıktı.

Şiddet ve sürekli tehdit dili daha düne kadar hümanizm taraftarı Ali Haydar Konca’yı da bir anda sağa sola tehditler savuran biri haline getirmiş. Girdiği cem evinin girişinde yazan “İncin ama incitme” sözünü aklından silmiş yerine vur, kır, parçala sloganını yerleştirmiş.

İki bakanın istifası Kandil'in talimatları doğrultusunda gerçekleşmiştir. Türkiye’nin en demokratik partisi oldukları için direkt silahın gölgesinde emir eri olmuş vaziyetteler.

Açıklamalarına bakın, sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan bunları istifaya zorlamış, terör saldırılarından da o sorumluymuş. Pespayeliğin de bir sınırı olmalı ama bunlarda yok.

Terör örgütüne tek bir laf yok ama suçlu Beştepe ve hükümet! Ne kadar kolay bir ağız değil mi? Her şeyin sorumlusu en başından belli.

Bu iki şahıs basın toplantısı yaparken bir gazetecinin "Bahsettiğiniz savaş konseptindeki PKK'yı hangi kelimeyle tarif ediyorsunuz? Özgürlük savaşçısı olarak mı?" 

Sözlerine iki eski bakan cevap veremeyince tüm solculuk kariyeri arkadaşlarını Kızıldere’de satmak ve samanlıkta saklanmak olan Ertuğrul Kürkçü “Ya bırak ya” diyerek sinirlendi ve toplantıyı bitirdi.

Ali Haydar Konca'ya bir de hatırlatma: 25 yıldır barajı geçemeyen bir siyasi oluşum zaten ilk kez barajı geçip Meclis'e girdi. Memlekette her seçimden sonra bölünmedi. Ha derseniz Kandil'den elimize verilen metin bu. Bunu okumak zorundayız. O da senin özgür iraden!

Dağ demokrasisi diye bir şey icat etmek herkesin harcı değil. Hele hele buna sahip çıkmak bambaşka bir karakter meselesi.

Ne diyordu ünlü düşünür " Sen Kandil'den emir alırsın, Kandil tasmayı takan sahibinden"

serkan.ustuner@haber7.com

Twitter: sustuner