AK Partili kadınları dövmek sadece bir tepkidir
AK Parti en fazla saldırıya uğrayan parti olarak tarihteki yerini alırken normal olarak bunu hazırlayan medya kuruluşları da bu saldırıların hepsini görmezden geldi.
Binalar bombalanır, cam, çerçeve iner, insanlar kurşunlanır ama bunlar devrimci ruhla yapıldığı için halk savaşına en büyük destek görüldüğünden alelade bir hırsızlık olayı gibi sunulur.
Yakın zamandaki saldırılara bir bakalım: Mersin’den MHP’li bir grup AK Parti için seçim çalışması yapan gençleri hastanelik ettiler.
Sebep? Burada çalışma yapamazsınız. Neden? Orası da MHP’nin kurtarılmış bölgesi çünkü!
İki gün önce 1 Kasım seçimleri için AK Parti adına broşür dağıtan 2 genç kadın, öğrenci kolektifleri adlı öğrenci grubunun saldırısına uğradı. Bu saldırıyı da utanmadan kendi sosyal medya hesaplarından bir övünç kaynağı olarak sergilediler.
Terör örgütleriyle bağlantısı aşikar olan bir öğrenci yapılanması istediği hoyratlığı yapabiliyor ve Aydın Doğan’ın sahibi olduğu haber ajansı haberi nasıl servis ediyor?
Tabii ki kendi şanına yaraşır şekilde!
Haber başlığı ve manşeti şu şekilde kullanılarak yüzbinlerce okuyucuya böyle servis edildi “Kadınlardan kadınlara tepki”
Şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz’ı öldüren teröristlere ‘Terörist’ diyememiş bir grubun AK Parti nefretiyle böyle bir haber geçmesi doğal.
Ya kadın örgütleri? Hani şu kadınlara şiddet için sokağa çıkan, ortalığı ayağa kaldıran cemiyetler, cemiyetlerimiz!
Pardon! Saldırıya uğrayanlar laik, seküler ya da devlet düşmanı olmadığı için savunmaya ihtiyaçları yok. Bunlar zaten erkek hegemonyasında yaşamak isterler”
Bu memleketin en ucube tarafını teşkil eden bu karanlık zihniyetlerin tek bir amacı var: Bizden başka hiçbir düşünce, sermaye ya da insan barınmasın!
Barınsın ama ya hizmetli olsun ya da kapımızda bekçi. Bunlar küçük hamasi nutuklar değil, tamamıyla gerçekler.
Bir an tam tersinin düşünelim: HDP ya da CHP’li kadınlar broşür dağıttıkları gerekçesiyle tartaklanıp ellerindeki broşürler alınıyor ve seçim çalışması yapılmalarına izin verilmiyor.
Ne kıyametler kopardı değil mi? 24 saat sürecek canlı yayınlar, mağdurların ekranlarda dolaştırılması, Pazartesi, Çarşamba röportajlarında baş köşeye taşınmalar, AK Parti’nin ülkeyi kutuplaştırdığına dair yayınlar, akabinde protesto yürüyüşleri, hiçbir işe yaramayan kadın derneklerinin isyanlar falan…
İşte bu ahval ve şerait içinde bir memleket düşünün ki, yüzde 30’luk bir kesim ülkeyi kendi zihinlerinde tasavvur ettikleri gibi yönetme, yönlendirme ve biçimlendirme derdinde.
Kendilerinden olmayan mağdura bile tahammülleri yok!
Ne diyordu ünlü düşünür “ İyi bir çocuk olursanız Kasımpatları açtığı zaman siz de istediğinizi alacaksınız”
Az sabır canım şunun şurasında Kasım ayına ne kaldı ki?