AK Parti'nin seçimden kesin bir zaferle ayrılmasının ardından hiç vakit kaybetmeden loser gazeteciler ve gazeteci eskileri köşeleri varsa köşelerinde yoksa sosyal medyada nefret kusmak için gerekli mevzileri aldılar.

Sözde kendini entelektüel sınıfın daimi üyesi sanan bir avuç aydınlanma çağının  dinozorları ilk iş olarak seçmene hakarete ardından milli manevi değerlere küfre başladılar.

Domatesi sınıf ayrımı için kullanan, aldığı ayakkabının hizmetlisinin maaşına denk düştüğü İzmirli solcu hanım demokrasinin kelle sayısıyla eşit olmadığını söylüyor. Ardından en snop haliyle milleti de beğenmediğini söylüyor.

Çetin Altan’ın eski sevgilisi, millete hakareti bir övünç kaynağı zanneden teyze ise performansından hiçbir şey kaybetmeyerek "100 kelimeyle konuşanlar 1000 kelimeyle konuşanları mağlup etti" kabilinden sözlerle güya o Fransız aklıyla bu milleti aşağıladığını zannediyor.

Geçelim Mardinli olup kendini İzmirli zanneden 3 satırlık yazıların adamına.

Çok net söylüyorum: Yıllarca Doğan Grubu bu adama verdiği on binlerce dolar maaşı boşuna vermiştir. Ortaokuldan  herhangi bir öğrenciyi kolundan tutup yazdırsa hem kendileri için küçük bir maliyete denek gelecek hem de hasbel kader bir sevaba gireceklerdi.

Bunun da sicili kabarık. Kürtlere 'Katır' demişliği var. AK Parti seçmenine 'Bidon kafalı' gibi daha bir çok alçak yazının sahibi.

Şimdi de çıkmış "4 yıl olan sana olacak. Kendin ettin kendin buldun" cümleleriyle sözüm ona bir şeyler yazıyor.

Açıkça şunu diyor "Benim tuzum kuru. Yıllarca içinden çıktığım bu millete ettiğim hakaretler neticesinde büyük paralar kazandım."

Bingo! Sorun da tam olarak burada başlıyor. Her gün içlerini kemiren, onları psikolojik hastalıklara sevk eden noktada bu:

"Nasıl bu Anadolulu çarıklılar para kazanır, iyi üniversitelerde okur, gazeteleri, televizyonları olur?

Her şeyi geçtim, 14 yıl tek başına iktidarda nasıl olurlar? Bizi bir Kasımpaşalı nasıl yener? Onun sonrasında gelen Torosların kavruk çocuğuna nasıl mağlup oluruz?"

Tüm mesele aslında kendi oluşturdukları sınıfsal varlıklarını kaybetme korkusu. Bir de ülkeyi terk eden ve terk etmeye hazırlananlar korosu var. Gidene diyeceğimiz tek kelime var: Güle güle.

Ha bu arada AK Parti ve özelinde Başbakan Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminde vizesi kalkan ülkelere giderseniz bir AK Parti hizmetiyle sizi uğurlamış oluruz.

Son bir kelam:

Ey tarih bilmez, sosyoloji, siyaset cahilleri, hala kendinizi CHP il başkanının vali olduğu zamanlarda zannediyor, postal lostra salonunda askerden medet mi umuyorsunuz?

2002'den beri hiçbir şey öğrenemediniz, ders almadıysanız sizi garip ruh halinizle baş başa bırakıyoruz. Malum 2023'e şurada bir şey kalmadı. 

serkan.ustuner@haber7.com

twitter: sustuner