1 Kasım öncesi herkesin bol keseden attığı, Koray Çalışkan gibi büyük siyasi analistlerin ekranlarda boy gösterdiği vakitlerdi.

Bir taraftan 16 senedir kaybeden Bahçeli’nin Nostradamus edasıyla AK Parti'nin içinden 5. Parti çıkacak söylemleri, bir yandan Kılıçdaroğlu'nun tek başına iktidar hayalleri, diğer yanda “100 vekil çıkaracağız” diyen Demirtaş’ın hezeyanlarıyla çok eğlendik muhakkak.

Sonrası ise çok daha eğlenceli. 1 Kasım sonrası bu üç partinin durumuna bakalım:

CHP'de ulusolcular ve katı laikler kazan kaldırarak Kılıçdaroğlu'nu istifaya çağırırken olağanüstü kongre kararı için bastırıyorlar. Daha şimdiden en laik tarafından 3 aday genel başkanlık için ortaya çıktı ve Kılıçdaroğlu'nu devirmek için el birliğiyle harekete geçtiler.

Partinin bir dönem en etkili isimlerinden biri olan Süheyl Batum'un sözleriyse ibretlik " Kilicdaroglu Amerika'ya adam göndererek iktidar talebinde bulunmuş. İsterseniz mikrofonu Batum’a bırakalım:

“CHP malesef bugünkü yönetimi ile sistemin güvenilir bir parçası haline dönüşmüştür. Bugün partiyi temsil eden insanlara bakıyorsun, Gürsel Tekin, Enis Berberoğlu, Mehmet Bekaroğlu, Sezgin Tanrıkulu, bunlar sistemin en sevdiği adamlar. Bunların sisteme karşı olduğu tamamen palavra. Siz Amerika'ya adam göndererek, 'AKP'yi devir, beni getir' diyebilir misiniz?"

İktidarı Amerika’dan isteyen halkçı parti.         

MHP'deyse parti içinde 1 Kasım’dan beridir neredeyse her gün istifa haberi geliyor.  İl başkanları, ilçe başkanları bu başarısızlığın sebebi olarak kendilerini görürken Bahçeli yine kendine toz kondurmuyor. Ülkücü camianın önde gelen isimleri de Bahçeli’ye yönelik sert eleştirilerini yöneltirken Devlet bey "Beni ancak ülkücüler gönderir" diyerek gelen başarısızlığın alayını taca atarak işin içinden çıktı.

Terör örgütünün siyasi uzantısı ise evlere şenlik. Ölümler üzerinden oy devşiren, Kandil'in iki dudağı arasında siyaset yapanların gerçek yüzünü gören Kürt halkı kendilerine gerekli dersi verdi.

Sonrasında terörist başlarından biri çıkıp HDP'yi azarlayarak "PKK olmasa HDP yüzde 5 alamaz" dedi. Malumun ilanı olan bu açıklamanın tek anlamı şu: "Eğer biz Kürtleri çoluğuyla çocuğuyla, canıyla, malıyla tehdit etmezsek sizin alacağınız en fazla oy yüzde 5'tir. O yüzden ne emredersek onu yapacaksınız"

Ne kadar demokrat bir parti değil mi!

Partilerin hal-i pür melali budur. 1 Kasım öncesi dönemden bize kalan en komik kelimeler:

“5. Parti, AKP gitti, Saray yıkıldı, hepsi kaçacak, yargılanacaksınız…”

serkan.ustuner@haber7.com

Twitter: sustuner