Dünyanın sayılı asma köprülerinden birini yapıyorsun, diğer büyük projelerde olduğu gibi yap - işlet - devret modeliyle devletin kasasından tek bir kuruş bile harcamıyorsun, dünyanın en kıymetli şeyi olan zamandan tasarruf ettiriyorsun; 1.5 saatlik mesafeyi 2 dakikaya indiriyorsun, 8 saatlik yol 3.5 saate iniyor ama Türkiye’de taş devrinden kalma beyinler buna da karşı çıkıyor.

Aslında karşı çıktıkları tek bir şey var: Köprüde Cumhurbaşkanı’nın imzası var. Tek düşman kim? Erdoğan.

O halde uzaya çıksak dahi devleti düşman görmeliyiz. ODTÜ’de dönemin Başbakanı Erdoğan’ın geldiği günü hatırlayalım: Uzaya uydu fırlatılacak ama gerici ve faşist ODTÜ’lü terör sevdalıları nasıl ortalığı savaş alanına çevirmişlerdi.

Şöyle de bir psikoloji var: "Nasıl olsa hiçbir zaman iktidar olamayacağız, darbe de olmayacak, diyelim ki kutuplar sahra çölüne, Sina çölü amazon ormanlarına döndü ve biz iktidar olduk ama bizimkiler akşamdan kalacakları için yapacakları en büyük icraat ayılmak için açık bir işkembeci bulmak. Bu yüzden ölene kadar devlet ve millet düşmanlığını elden  bırakmayalım"

Bu lümpen ve jakoben zihniyetin en üst kesimini temsil eden tarla yetişmişleri var ki; evlere şenlik.

Zamanında ülkeyi babalarının malı gören  gazetelerde, televizyonlarda, radyolarda istedikleri atı oynatanların emekliler lokalinden kendilerine hala bir paye biçmelerinin ne kadar komik olduğunu izliyoruz.

Bir tanesi emekli olmuş gereksiz bilgiler ansiklopedisini ezberlemiş televizyoncu eskisi bir şahıs.

Dediğim gibi gereksiz bilgilerle kendi kitlesine bir ara malumat furuş olduğunu kabul ettirmişti.

Bu bu gözünü nefret bürümüş cücük, hem Osmangazi Köprüsü’ne karşı aynı zamanda devlet ve millet düşmanı ama bayramda bedava olduğunu duyunca ilk soluğu köprüde alıyor ve köprüden geçerken bu hizmeti kötülerken daha köprünün ismini bile bilmiyor. İste bu plastik artıklarının bu memleket için ne derece zararlı olduğu sadece bu prototipe bakılıp, anlaşılabilir.

Bir diğerinin ise hiçbir numarası yok. Sıradan bir memleket düşmanı. Sorsan o da büyük televizyoncu (!) Bu şahıs da ne yaptığı haberle ne de bir röportajla gündeme gelmedi. Bir kez gazetelere manşet oldu. O da magazin ekine.

Sosyoelit bir mekan var İstanbul’da böyle referansla falan içeri girebiliyorsunuz. Bu şahıs kendinden şişmeli egosuyla kapıya dikiliyor içeri girmek istiyor normal olarak bunu kapı dışarı ediyorlar o da güvenlikle kavga ediyor falan. Bu da ilk gün köprüye koşanlardan. Sonrasında 'Ya bu köprüde amma da trafik var. Sakin gelmeyin' diyor.

O zaman yüzerek geçseydin köprüden bu kolaylıktan faydalanmak istemiyorsun diye bir cevap bunları kesmez.

Bu zihniyete ve bu şahıslara en güzel cevabı köprüden gecen kamyoncu dayı verdi. İzleyenler bilir. İzlemeyenler ‘Kamyoncu Osmangazi Köprüsü’ yazarak bulabilirler. Hepinize iyi seyirler...

serkan.ustuner@haber7.com

twitter: sustuner