Serkan Üstüner
Serkan Üstüner
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Selalar, Erdoğan ve millet darbeyi yendi

GİRİŞ 17.07.2016 GÜNCELLEME 18.07.2016 YAZARLAR

TSK’nın içinde bir grup gözü dönmüş haşhaşi bu milletin iradesine ipotek koymaya çalıştı.

Ruhlarını, akıllarını kendini Türkiye’yi batırmaya adamış Fethullah Sabbah adlı bir şahsa satmış olan bu güruhun ne derece tehlikeli olduğunu hep beraber gördük.

Kendi milletine kurşun sıkabilecek, Gazi Meclis’i bombayalacak, Genelkurmay Başkanı’nı rehin alabilecek, Cumhurbaşkanı’nın otelini bombalayacak kadar gözü dönmüş bir caniler ve aptallar sürüsüsünün hezeyanlarını izledik milletçe.

Düşünün: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın otelini bombalayan teröristin üzerinden haşhaşi liderinin uyduruk sözleri çıkıyor.

Bu darbe görünümlü terörist saldırının Fetöcü bir çeteyle beraber dışarıdan destek alınmadan yapılabileceği mümkün gözükmüyor.

Türkiye’deki tüm darbelerin kaynağı ABD olunca insan ister istemez gözünü kulağını Amerika’ya çeviriyor. Bu işin destekçisi ABD mi derken, darbe girişiminin olduğu gece televizyonlara bağlanan Anayasal düzen başsavcı vekili Necip İşçimen’in sözleri aydınlanmamıza vesile oldu.

“Hakkında dosya hazırladığımız Fetöcü askerler hakkında bir CIA yetkilisi bizden bu Pazar günü için randevu istemişti. Bizde bunu üstlerimize bildirmiştik. Bugün de bunlar yaşandı.”

Evet Türkiye tarihin en zorlu dönemecinden geçti. Bunda hiç şüphesiz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Milletim sokağa, meydanlara inmeli. Milli iradenin dışında hiçbir gücü kabul etmiyoruz.’ Sözlerinin ardından bu millet yeniden bir kahramanlık destanı yazmıştır.

Her camiden okunan selalar milletin iman dolu göğsünü daha da kabartmış ve bir avuç teröriste dinini, milletini, Erdoğan’ı, geleceğini teslim etmemiştir.

Eline değneği alıp sokağa inen nur yüzlü teyzem, kendini tankın altına atan çatal yürekli güzel adam, bir yandan fetih suresi okuyup bir yandan tankın üzerine çıkan çağın en güzel delikanlıları, ve bu uğurda şehid olan bu memleketin asli evlatları Allah hepinizden razı olsun.

Şimdi böylesine bir kahramanlık destanı yazılmışken ne yazarsan yaz. Hangi derin cümleleri kurarsan kur kaç şiddetinde etki yapar ki!

Darbeye direnen meslektaşımız Mustafa Cambaz’ın, Erol Olçak ve oğlunun, Mustafa Varank’ın ağabeyinin Allah şehadetlerini kabul etsin.

Şimdi çıplak elleriyle bombaya direnen bu milletin Cumhurbaşkanı’ndan ve Meclis’ten tek bir isteği var: Bunu gerçekleştirenlerin idamı. Evet bunu toplumun yüzde 90’ını yürekten istiyor. Şimdi siyasi erk’e düşen en büyük görev demokrasi adına canını ortaya koyan şehitlerimizin aziz ruhlarını şad etmek.

‘Makarnacılar’ kim çıktı?

Kendini elitist zanneden geri kafalı, faşist bir zümrenin AK Parti seçmeni için kullandığı cümleler hepimizin malumu. En çok da ‘Bunlar makarnacılar’ sözü şeytanlaşmış dillerine pelesenk olmuştu.

İşte dün darbe girişimi yapılırken AK Parti seçmeni kurşuna, tanka, mermiye direnirken bu zihniyetin olduğu semtlerde marketlerdeki tüm makarnalar yağmalandı. Şimdi de evde 3 aylık makarna stoğuyla yaşamak zorunda kalan elitler (!) elitlerimize (!)  bu reva mı? Ne güzel darbe olacak, Erdoğan devrilecek ve evde bolonez soslu makarna yiyeceklerdi!

Bunları da tarihin çöplüğüne gömdükten sonra sözü Mehmet Akif’e bırakıp biz kenara çekilirken bir kez daha Türk milletinin yeniden doğuşunu kutlayalım:

Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:

Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!

İnsanlığın bütün ufukları kapkaranlıkken,

Işık olup fışkırmışız ta karanlığın koynundan;

Yarmışız anarşi dönemlerinden kalma en uzun geceleri;

Yarın fikri doğmadan yağdırmışız yarınları!

Öyle yarınlar ki: Alemi baştan başa kaldırmış;

Gözler daimî sabah aydınlığı nedir yakından tanımış.

Yirmi beş yıl (2), yirmi beş bin yıl kadar bereketli imiş!

Bak ne ânî bir gelişme!

Bak ki tarihler Onun olağanüstü hatırasından hâlâ şaşkınlığa düşmekteler;

O müthiş ilerlemenin benzerini görmemiş, hem görmez insanlık.

Bir taraftan dinimiz, ahlâkımız, irfanımız;

Bir taraftan kılıçla desteklenen adaletimiz, cömertliğimiz;

Yükselip akın akın gelen kavimleri kucaklamış;

Hepsi birliğin coşup giden âhengine dalmış.

İyiliğe yöneltmek imiş müslüman kardeşlerin görevi;

Engellermiş, bir kötülük görse, kardeş kardeşi.

Kimse haksızlığa göz yummayı düşünmezmiş;

Bir kişiye gelen herkesi fertleri sarsarmış.

Şimdi bir bak biz neyiz; bir de düşün ki ne imişiz?

Din de kürkün aynı olmuş: Ters çevirmiş giymişiz. (*)

Bak şimdi ortada görünen, iyiliğe engel olmak, kötülüğe yöneltmek

Yahut da en sağlam ahlâkımız:Görüp de görmezlikten gelmek!

Bin mel’un kalem namusu yıktı, bizler uzak durduk;

“Susmak en iyisidir” deyip sustuk… Sanırsın duymadık!

Kustu yüzlerce pis ağız şeriatın bütün hükümlerine;

Ah, bir ses bari yükselseydi nefret namına!

Altı yüz bin can gider, milyonla iman eksilir;

Kimseler görmez! Gören sersem de Allah’tan bilir!

Sonra, şayet kendinin incinse, hattâ, bir tüyü:

Yer yıkılmış zanneder seyreyleyen gümbürtüyü!

Kırpın aylıktan biraz, yahut geciksin vermeyin;

Ekmek çiğ kalsın, “pilav bitmiş” deyin, göstermeyin,

Fes, külah, kalpak, sarık vermiş bakarsın el ele;

Midelerden fışkırır ta göğe aç bir yaygara!

Ortalık alt üst olurken ses çıkarmazdım, hani,

Öyle bir toplantıda seyret gel de artık sen beni!

Bu millet kurtulur, Allah’ım, göster bir tek mucize:

Göster de bir “utanma duygusu” ver gizli hazinenden bize!

YORUMLAR 3
  • Landscape 9 yıl önce Şikayet Et
    Yüreğine kalemine sağlık
    Cevapla
  • sesli dusunce 9 yıl önce Şikayet Et
    Kalemine saglik reis
    Cevapla
  • Milli irade 9 yıl önce Şikayet Et
    Allah razi olsun Serkan abi.
    Cevapla