12 adayı ne zaman kaybettik?
Her şey Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhtarlar buluşmasında Lozan’la ilgili söylediği sözlerin ardından başladı. ‘Lozan’ı bize zafer diye yutturuyorlar. Bağırsak karşı tarafa duyuracağımız adayı bile masada kaybetmişiz’
Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerini çarpıtanlar olduğu için en azından önce bu sözlerin ne mana ifade ettiğine bakmak gerekir. Evet Lozan bir zafer değildir. Cumhurbaşkanı sadece bunun altını çizdi. Kendisi bunun bir hezimet olduğunu söylemedi. Evet diplomatik bir anlaşmanın da zaten zafer olması düşünülemez.
Anlaşma öncesi yaşanan tuhaflıklar, sonrasında masada gerçekleşen ayak oyunları ve en önemlisi İngilizlerin Türk heyetinin gönderdiği telgrafların deşifre edilmesi tüm kozların Lord Curzon’un eline geçmesine sebebiyet vermiştir.
Osmanlı’nın en deneyimli hariciyecilerinin Lozan’da saf dışı bırakılması ve heyete İsmet İnönü gibi daha önce hiçbir diplomatik deneyimi olmayan, askeri yönü de zayıf olan birinin atanmasının ne gibi bir gerekçesi olabilirdi ki?
Fethi Okyar da İsmet İnönü için "Bu adam bizim kadar bile lisan bilmiyor, orada ne işi var?" diyor. Ama mühim olan lisan bilmek değil, Atatürk'ün prensiplerine sadık olmak ve inatçı olmaktı.
PEKİ NE OLDU DA MİSAK-I MİLLİ DELİNDİ?
Lozan görüşmeleri esnasında da İnönü'nün İstanbul'a yolladığı telgraflar deşifre edilmiş ve neticesinde Lord Curzon İsmet İnönü'den istediği tüm tavizleri almıştı.
İngilizler, İstanbul'a yerleştirdikleri özel yetiştirilmiş telgraf çalma ve çözme ekibi sayesinde Türk hükümetinin Lozan'a çektiği telgrafları deşifre edip masaya öylece oturdular. Türk devletinin Musul ve Kerkük için bir savaşı göze alamayacağı telgraflarda ortaya çıkınca Curzon, derin bir nefes almıştı. Eğer telgraflar deşifre edilmese İngiltere’nin de küçük bir çatışmaya girecek durumu yoktu. Bu maddi anlamda değil İngiliz toplumunun artık savaş istememesiyle alakalı bir durumdu.
12 ADA LOZAN’DA MI VERİLDİ?
12 Ada ismi ise Osmanlı Devletinin bölgede uyguladığı bir yönetim şeklinden geliyordu. Osmanlı Devletinin bölgede uyguladığı sisteme göre her on hane birer temsilci seçmekteydi ve bu temsilciler kendi aralarından 12 kişilik bir ihtiyar heyeti seçerdi. Bölgedeki adaların önemli derecede büyük adaların sayısı sayıldığında 14 ada küçükleri de dahil edilirse 20’den fazla ada ve adacık bulunmaktadır.
İtalyanlar Trablusgarp’ın işgalinde başarılı olamayınca Osmanlı Devletini barışa zorlamak kısacası masa başında Trablusgarp’ı almak için Ege denizinde bulunan adaları işgal etti. Osmanlı Devleti de olası bir Yunan işgaline karşı İtalya’nın isteklerini kabul etmek zorunda kaldı. 1912’de yapılan Uşi anlaşmasıyla önce Osmanlı Devleti adaları İtalya’ya bıraktı.
1923 yılında Lozan antlaşması ile TBMM bu adaları İtalya’ya bıraktı. 1946’ya kadar adalar İtalya’nın egemenliği altında kaldı.
2. Dünya harbinden mağlup çıkan İtalya Paris Barış görüşmelerinde adaları Yunanistan’a vermesi için baskı altına alındı. Ağır bir mağlubiyetin ardından İtalya’nın bunu kabul etmeme şansı yoktu. Adalarda yaşayan nüfusun da Rum olması hasebiyle adalar Yunanistan’a devredildi.
İşin ilginç yanı şudur ki, 12 Ada ile ilgili kararın verildiği Paris Barış Konferansına aslında Türkiye de resmen davet edilmişti. Ama İsmet İnönü yine tarih sahnesindeki yerini alıp bu görüşmelere katılmama kararı aldı. Lozan’daki büyük başarısının ardından 23 sene sonra bu kez yine kendisini tarihimizin altın sayfalarına yazdırmasını bilmiş!
Eğer Türk hükümeti adına bir heyet Paris’e gitseydi en azından Cumhurbaşkanı’nın dediği sesimizin gittiği adaları geri alabilirdik. Ama maalesef İsmet İnönü her iki kez tarih sahnesine çıkıp ısrarla adaları görmezden gelmiştir. Rivayet odur ki, İnönü bir gün karşı kıyıdaki Yunan adalarını görünce ‘Bu adalar bize bu kadar yakın mıydı? Diye bir sual etmiş.
serkan.ustuner@haber7.com
twitter: sustuner
-
Ramo 9 yıl önce Şikayet EtCHP nin niçin konuyu sulandırıp tartışılmasını engellediğini şimdi daha iyi anlıyorum.Beğen Toplam 1 beğeni