Dünyanın gözü önünde sergilenen ucuz bir tiyatroyu kabul etmemizi istiyorlar.

‘Yes sir’ repliğine alıştıkları için bu tavır onları daha da saldırgan bir hale getiriyor. Rıza Sarraf üzerinden kurgulanan kötü senaryoya Oscar ödülü bekliyorlar.

Ama bundan sonra hiçbir şey istedikleri gibi olmayacak en azından bunu biliyoruz. Evet belki bankacılık sistemi üzerinden ekonomik ambargo uygulayacaklar, ya da eskimiş silahlarını bize satma yoluyla sulh seçeneğini önümüze sürecekler.

Trump’ın seçim vaadini hatırlayalım: Amerika’nın borcunu körfez ülkelerine ödeteceğim. Tam olarak klasik Amerikan zorbalığı. Sarı saçlı ihtiyar dediğini ya da daha doğru bir ifadeyle Amerikan derin devletinin yeni dönem politikasını neredeyse gerçekleştirdi.

Suudi Arabistan’ı önce 11 Eylül’le tehdit etti ve ardından 380 milyar dolarlık silah satışıyla her şeyi süt liman yaptı. Katar’ı bir gecede ‘terörist devlet’ ilan edip ardından 12 milyar dolarlık silah anlaşması yaptı.

Mısır ve Kuveyt zaten teslim olduklarından kolayca milyar dolarlık satışları gerçekleştirdi.

En son sıra Türkiye’ye geldi. ‘Terörle’ intisap etmeyi düşündü ama terör örgütü DAEŞ’le mücadele eden birinci ülke olunca bundan vazgeçildi. Elindeki acem uşağı Sarraf üzerinden yürümeyi denedi ama görüldüğü üzere ellerine ve ayaklarına dolaştı.

13500 km’den gelip bu topraklarda bir şeyleri dizayn etmek artık geçmiş zaman kipinde bir çekimden ibarettir.

Amerika’nın tavrını, diğer tutumlarını anlayabiliyoruz ama bir de bu vatanın elinden ekmeğini yiyen suyunu içip devletin, milletin karşısında olanlara ne diyeceğiz?

Amerika’da davayı izleyen herkesin bu hukuki bir dava değil. Burada resmen bir tiyatro var.’ Demesine rağmen hala ne idiğü belirsiz kağıtları sallayan Kılıçdaroğlu istifa etmeyi bırakın hala yeni yalanlar için kürsü arıyor.

Bir başka CHP'li gidip Almanya’ya Türkiye’yi şikayet ediyor, diğeri 'Salı gününü bekleyin büyük bombalar açıklayacağız.' diyerek görevini ifa ediyor.

Tanıdık geldi değil mi? Hatırlayalım: FETÖ’cü vatan hainleri sürekli ‘turpun büyüğü çantada’ diyerek tabana mesaj vermişler ve sonunda 15 Temmuz ihanetine kalkışmışlardı.

CHP’nin geleceği nokta: Kılıçdaroğlu’nun istifasıdır. Geçen hafta rezil olduğu yetmiyormuş gibi bir de daha büyük rezalet için kolları sıvadı.

Kasetle geldi, yalan dekontla gidecek. Tarih şehit kanlarıyla kurulmuş Türkiye’yi ve Türkleri bir kenara yazarken, Amerika’nın kumpasına omuz vermek isteyenleri de nereye yazacağını gayet iyi bilir.

Hazır aklımdayken size bir soru: Manda derisi surat nasıl oluyordu?

serkan.ustuner@haber7.com

twitter: sustuner