İsrail’in 50 yıllık şeytani planın son safhalarına gelmiş bulunmaktayız. Siyonist ve de katil İsrail devleti Kudüs’ü tamamen ele geçirmek üzere son hamlelerini de yapmaya başladı.

İsrail yönetimi geçen  mayıs ayında Doğu Kudüs'te 15 bin yeni konut inşa etme kararı aldı. Bunun sonrasında İsrail, peyder pey Müslümanlara yönelik baskısını arttırdı.

Mayıs ayının başında 3 Müslüman’ı öldüren katil İsrail askeri sonrasında sadece protestoda bulunan Filistinlilere saldırdı.

Bu vahşice saldırıların ardından 800 yıldır kapatılmayan Mescid-i Aksa ibadete kapatıldı ve Müslümanlara yönelik kısıtlamalar getirildi.

Doğu Kudüs Filistin toprağıdır ve işgalci İsrail’in burada tek bir karış bile toprak hakkı yoktur.

İsrail, Aksa'yı Ürdün'e bağlı Vakıflar İdaresi'nin kontrolü altından çıkarmak istiyor. Vakıflar İdaresi'nin tüm yetkilerini kaldırarak, Mescid-i Aksa’yı güvenlik gerekçesini bahane ederek İsrail din işlerine bağlamak istiyor. Böylelikle İsrail Mescid – i Aksa’yı yıkarak arz - ı mev’uda giden yoldaki en büyük engelini de ortadan kaldırmış olacak.

Şu anda bu planlarına hız vermiş durumdalar. Müslüman ülkelerin durumu zaten ortadadır. İsrail’e tek söz söyleyecek ülkenin Türkiye olması ve bu konuda yalnız kalması İsrail’i daha da cesaretlendirmektedir. İnşallah ben yanılırım ve İslam İşbirliği Teşkilatı denen köy derneğinden daha az faaliyeti olan kuruluş bir karar alır ve ilk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği ‘Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir’ çizgisine gelir.

Yeni işgal planı döneminde de en büyük desteği Trump’tan alması çok büyük bir sürpriz değildi. Suudi Arabistan’da yapılan Amerikan darbesinin de neden yapıldığı bir kez daha anlaşılmıştır. Arabistan’da prens Selman ile İsrail’e karşı tüm çatlak sesleri kesen Trump’ın Yahudi damadı Kuscher’ı da bir kenara yazmak lazım.

Arz - ı mev’ud için bu süreçte darbeci Sisi’nin de getirildiği atlanmamalı. Mısır’ın Kızıldeniz’de Tiran Boğazı’nda bulunan Tiran ve Sanafir adalarını Suudi Arabistan’a yani İsrail’e bıraktı. Bu da İsrail’in planları için diğer büyük hamleydi.

Bütün bunlar sistematik bir planın parçalarıydı ve işleme konuldu. Şimdi bu işgali bozmanın tek bir yolu var: O da İslam ülkelerinden çıkacak çok güçlü bir ses. Yani ‘Kudüs Filistin’in başkentidir’ eğer bu yapılamazsa ağır bir ambargo konulamazsa maalesef gözümüzün nuru Kudüs elimizden kayıp gidecek. Sonra ne mi olacak? Sırayla Mekke ve Medine. Son hamle: İstanbul. Çünkü Kudüs İstanbul’dur, İstanbul Kudüs’tür. 

serkan.ustuner@haber7.com

twitter: sustuner