Bu soruyu sormak bile cesaret ister. Sen dalga mı geçiyorsun? Hayat Pahalılığını görmüyor musun? Mazot aldı başını gitti. Ev kiraları ateş pahası diyenleri duyar gibiyim. Elbette biz de bu toplumun bir ferdi olarak zamlardan nasibimizi alıyoruz. 

Öte yandan hepimiz işin kolayına kaçıyoruz. Hep devletten istiyoruz. Devletin imkânları var mı yok mu bilmiyoruz? Ne çekiyorsak popülizmden çekiyoruz. Ne çekiyorsak adaletsizlikten çekiyoruz. Değerli arkadaşlar şu an 15 milyon emekli var. Bu kadar emekliyi sosyal güvenlik sistemi taşımıyor. Avrupa’da 3 kişi çalışıp bir emekliye bakarken bizde neredeyse bir kişi çalışıyor bir kişi emekli. O nedenle sosyal güvenlik sistemi açık veriyor. 

Gençlerimiz, çocuklarımız borçlanıyor. Fransa’da emeklilik yaşı arttı. 66 olan emeklilik yaşı 68’e çıktı. İki yıl geç emekli olmak istemeyen Fransızlar Paris’i yaktı. Devlet dedi ki ben bu maaşları ödeyemem. Gelin görün ki ülkemizde 40’lı yaşlarda emekli olanlar var. Yazık değil mi bu ülkeye?  

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceleri  EYT konusunda yeşil ışık yakmadı. Ancak siyasi baskı onu da mecbur etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu neredeyse askerlik yaşında emeklilik verecekti. Kapsamı genişletti. Seçimi kazanmak için vaat üstüne vaat verdi. Deprem bölgesindeki konutların tamamına bedava vereceğim dedi. İyi de bizim petrolümüz, benzinimiz yok. Nereden para bulacaktı. O da biliyor kaynak yok. Seçimleri kazanmak uğruna bol vaat etti. 

EYT ile birlikte 2,5 milyon genç emekli oldu. Bu kadar insan emekli olmasaydı, bu emeklilere verilen para onlar yerine daha önce emekli olanlara verilecekti. Hem daha az emekli olacak hem de daha fazla maaş alacaklardı. Daha çok emekli daha az maaş demektir. 

Siyasetin de özeleştiri yapması gerekir. Ülkemizi düze çıkarmak için hepimiz fedakârlık yapmalıyız. Buradan peşinen belirteyim öyle oldu böyle oldu sonuçta emeklinin durumu sıkıntılı. Suçlu aramaya gerek yok. Hepimiz suçluyuz. Siyasetçiyi zorlayarak emekli olmak isteyen de biziz. Biz zorlamasak siyaset mekanizması harekete geçmezdi.  

Öncelikle toplumsal farkındalık gerekir. Toplumsal ve siyasal bir ahlak kurmak gerekir. Şimdilerde memurlar gene zam istiyor. İşçiler zam istiyor. İstedikleri zamlar çok abartılı. Zam elbette yapılacak ama insaflı olmalıdır. Esnaf vergi veriyor. Yanında çalışacak eleman bulamıyor. Kendi sigortasını kendisi ödüyor. Vergiyi onlar veriyor. Onların bir garantisi yok. Günlük kazanıp günlük yiyor. Sırtını devlete dayamıyor.   

Devlet ve millet olarak hep birlikte kemer sıkmamız gerekiyor. Siyasetçi de realiteye dönmelidir. Kamuda tasarruf başlamalıdır. Ne zaman bu konuyu yazsam vatandaş diyor ki araç saltanatı bitsin. Kamuda israf dursun diyor.  

İşçi ve memura verin demek en kolay yoldur. Ben de derim verin. İyi de devleti nasıl ayakta tutacağız. Yeri geldiği zaman hepimiz vatan-millet-bayrak diyoruz. İş fedakârlığa gelince yokuz. İşçi ve memur da bizim. Emekli de bizim. Ancak şu ara emekli çok sıkıntı çekiyor. Aldıkları maaş kesinlikle yetersizdir. Emekliye zam yapılmalıdır. 

Ancak bir başka sorun da paranın alım gücünün düşük olmasıdır. Bazı emekliler “bize zam gelmesin ama çaya şekere ekmeğe de zam gelmesin” diyorlar. Bazı fırsatçılar var onlar da emekliye zam gelince tüm ürünlere zam yapıyorlar. Kiraya zam yapıyorlar. Devlet zam yapınca özel sektör de, marketler de, beyaz eşyacılar da zam yapıyor. Devletin verdiği iki günde eriyor. O nedenle paranın alım gücü artırılmalıdır. 

Bu dönem ehil insanlar işin başında. Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan birikimlidir. Bu isimlerle ve Sn. Erdoğan liderliği ile bu süreçten de çıkacağız. Ama önce iğneyi kendimize batıralım. Elimizi taşın altına koyalım. 

Yeni Akit