Taha Akyol
Taha Akyol
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Evet, yetki gaspı

GİRİŞ 25.10.2008 GÜNCELLEME 25.10.2008 YAZARLAR

ÖNCEKİ gün yazımın başlığı “Yetki gaspı” idi. Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliği konusunda esastan inceleme yaparak iptal kararı vermesinin “yetki gaspı” olduğu tezini savunmuştum.
Sevgili dostum Melih Aşık, dünkü yazısında Prof. Sümer Yamaner’in bir sorusuyla bu teze karşılık verdi. Genel cerrahi profesörü Sayın Sümer Yamaner diyor ki:
“Peki iktidar partisinin yetkisi olmadığı halde anayasanın değiştirilemez maddelerini değiştirmeye kalkması yetki gaspı değil mi?!”
Hemen cevap vereyim: Değil!
Çünkü Anayasa’da değişiklik yapmak yetkisi sadece Meclis’e aittir; başka bir organa ait olsaydı ve Meclis bunu yapmaya kalksaydı o zaman yetki gaspı olurdu!
Meclis’in yasama alanındaki bir tasarrufu için “yetki gaspı” denilemez! Sadece “anayasaya aykırılık” iddiası ileri sürülebilir.
Bu ikisi farklı hukuki kavramlardır.

Bazen öyle...
Peki, Anayasa Mahkemesi’nin son kararı neden “yetki gaspı”dır? Şundan:
-  Konumuz bakımından, Anayasa diyor ki: 2. madde değiştirilemez. Yani saltanat, teokrasi, parti devleti gibi rejimler kabul edilemez, teklif dahi edilemez.
-  Anayasa Mahkemesi ise diyor ki: Sadece 2. madde değiştirilemez değildir; “ilişkin maddeler” de değiştirilemez!
Yüce Mahkeme böylece yorum yoluyla Anayasa’da “İlişkin maddeler de değiştirilemez” diye bir hüküm varmış gibi karar tesis etmiştir. Sadece Meclis’in Anayasa’ya yazabileceği bir kısıtlamayı, Anayasa Mahkemesi yorum yoluyla koymuş, Meclis’in bu yetkisini gasp etmiştir.
Halbuki aynı mahkeme, daha önceki kararlarında, anayasa değişliklerini sadece “teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı” açısından inceleyebileceğine, esasa bakamayacağına dair kararlar vermiş, “ilişkin maddeler” diye bir kavram üretmemişti. (1987/15 ve 2007/68 kararlar.)
Niye bazen öyle, bazen böyle?
Yüce Mahkeme ‘normal’ saydığı konularda yetkisini aşarak esastan incelemeye girmiyor. Ama kendi ideolojisine göre “önemli” saydığı konularda, “ilişkin maddeler” gibi kavramlar üreterek yetki gaspı pahasına Meclis’in yasama yetkisine antidemokratik kısıtlamalar koyuyor.

İdeoloji faktörü
AKP hakkındaki kararında Yüce Mahkeme kadın hakları ve AB reformları gibi örneklerle bu partinin “çağdaşlaşma ve demokratikleşme yolundaki icraatlarını” övüyor! Ve aynı zamanda partinin laiklik karşıtı eylemlerin “odağı olduğuna” hükmediyor.
Hem çağdaşlaşma hem laiklik karşıtlığı! Bu çelişkinin sebebi Yüce Mahkeme’nin eskiden beri laikliği liberal ve evrensel değil, ideolojik bir anlayışla değerlendirmesidir.
Basında “Anayasa Mahkemesi’nin kompozisyonu... Sezer’in atadığı üyeler, Gül’ün atayacağı üyeler” gibi söylemler gelişiyor, kamuoyunda üyelerin siyasi görüşüne göre kararların şekillendiği kanaati oluşuyor.
Bir noktadan itibaren mahkemenin itibarı için bir alarmdır bu! Sayın üyeler siyasi görüşlerini kapının dışında bırakmaya, kavramları evrensel anlamlarıyla değerlendirmeye özen göstermelidir.
Mahkemeye üye seçme tarzı da çok önemlidir. İleride, mahkemeye üye seçiminin kaynağı çeşitlendirilmeli, parlamentoyu da devreye sokarak, mahkeme çoklu bir yapıya kavuşturulmalıdır. Kurumların tarafsızlığı, üyelerinin tek fikirli değil çok fikirli olmasıyla mümkündür çünkü.

TAHA AKYOL - MİLLİYET

t.akyol@milliyet.com.tr

YORUMLAR 12 TÜMÜ
  • Nihat BUĞRAHAN 17 yıl önce Şikayet Et
    Anamuhalefet Mahkemesi. Allah aşkına kaç tane hukukçu bu kararları hukuki bir anlayışla açıklayabilir? bırakın hukukiliği kaç tanesi kanunilikle açıklayabilir... konu islama dair bir haksa bu mahkemenin vermiş olduğu kaç tane ideolojiden ari hukuki veya en azından kanuni bir karar mevcut? var mı gösterebilen?
    Cevapla
  • isa ertuğrul 17 yıl önce Şikayet Et
    Yüce mahkeme çoğunluğun gözünde.. Maalesef cüce mahkeme olmuştur halkın ekseriyetinin gözünde kimsenin yargıya güveni kalmamıştır bu bir yargı terörüdür A.N.Sezer gider ayak orayı kendi sol görüşü doğrultusunda demokrasi özürlülerle doldurmuş Türk halkına bir zulüm merkezi haline getirmiştir.Onun için Baykal zırt pırt dokunulmazlıklar kaldırılsın temasını işlemekde muhteremin arkası sağlam Erbakana verilen ceza baykalada verilmeliydi..
    Cevapla
  • Mehme CIRIKt 17 yıl önce Şikayet Et
    Yüce Mahkeme !. Taktım şu yüce mahkeme laflarına. Bugün AYM den yüce mahkeme diye bahsedilince nedense binası aklıma geliveriyor hep. Hoş binaları da çok yüce değil ama, öyle işte! Bence mahkemeleri yücelten aldıkları kararlardır. Fakat, malesef son zamanlarda aldıkları kararlara bakınca AYM için yüce mahkeme nitelemesi örtüşmüyor. Belki de binalarının aklıma geliverişi bundan. Hep söylediğim gibi; hangi koltuğa oturursam oturayım, o koltuk benimle şereflenir, ben koltukla değil. Yücelten daima insandır. Adam gibi adamlar.
    Cevapla
  • baris mert 17 yıl önce Şikayet Et
    eyy akparti için "başörtüsü için ne yaptı" diye sorgulayanlar. buyrun işte akparti ne yapsın.ülenin atanmış seçkinleri islam düşmanı olduklarını birkez daha tescillemiştir.hemde anayasa kararıyla.başta türban düzenlemesini anayasa mahkemesine taşıyan chp olmak üzere bütün islam düşmanları bu kararı desteklemiştir.bu karara destek veren mhp nin dışında islam düşmanı olmayan büyük parti kalmamıştır.başörtüsü namusumuzdur.oylarımız inadına ve inadına akparti ye.ölümüne ve inadına akparti.bu seçkin islam düşmanları elbet bunların hesabını birgün verecek.
    Cevapla
  • olgun aybars 17 yıl önce Şikayet Et
    Teşekkür. Sayın yazar çok teşekkürler. Bazılarının ( dostunuzda olsa ) ipliğini pazara çıkardınız. Melih Aşık'ın yazısında bahsi geçen prof. sanki anayasa profesörü gibi aktarılmıştı. Teşekkürler.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle