Taha Akyol
Taha Akyol
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

AKP’nin yumuşak karnı

GİRİŞ 09.02.2009 GÜNCELLEME 09.02.2009 YAZARLAR

CHP İstanbul belediye başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu yolsuzluk salvolarıyla büyük bir popülarite kazandı. Şimdi pırlanta ticareti yapan büyük bir kuyumculuk şirketine Başbakan’ın oğlu ile gelininin ortak olmasını açıklayarak yeniden kamuoyunun ilgi odağı oldu.
AKP hükümetinin pırlantada KDV’yi sıfıra indirdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu diyor ki:
“Ekmekte, suda elektrikte, doğalgazda, sağlıkta, kitap defterde vergi bol, ama pırlantada yok. Acaba neden pırlantada bu vergi kaldırıldı? Bunun yanıtı ortada!” (Milliyet, 8 Şubat)
Yani, Başbakan’ın oğlu ile gelininin şirket ortaklığı!
Sonra Kılıçdaroğlu, bu açıklamasından nasıl bir siyasi fayda beklediğini şu sözleriyle ortaya koyuyor:
“Onların adalet anlayışı pırlanta anlayışıdır, altın ortaklığı anlayışıdır. Bizim adalet anlayışımız Hazret-i Ömer’in adalet anlayışıdır!”
Kılıçdaroğlu’nun sergilediği bu tablo çok önemlidir.

Yolsuzluk popülizmi
Evvela Kılıçdaroğlu, pırlantada yüzde 18 olan KDV’nin kaldırıldığını söylüyor da onun yerine yüzde 22 ÖTV’nin konulduğunu söylemiyor!
Kılıçdaroğlu, bu vergi düzenlemesinin tarihini de söylemiyor. Bunun tarihi 2004’tür, “oğul ve gelin”in ortaklığı ise 2006’dadır!
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı, “yolsuzluk popülizmi”dir!
Kılıçdaroğlu’nun “pırlanta adaletine karşı Hazret-i Ömer adaleti”nden bahsetmesi de çiğ bir popülizm örneğidir, ‘seçim lafları’dır!
“Hz. Ömer adaleti” kavramı elbette yüksek bir ahlaki bilinci ifade eder ama modern karmaşık toplumlarda yolsuzluğu önleyip kamu kaynaklarının adil kullanımını sağlamanın yolu “şeffaflık, etik davranış ilkeleri, hukuk devleti” falan gibi kurumlardır. Sosyal demokrat bir parti bunları anlatmalıdır.
Üçüncüsü, Kılıçdaroğlu aksini iddia etse de, anonim şirketlerde ortakların adlarını ve hisselerini yayımlama mecburiyeti olmadığını hem uzmanlar hem İTO açıkladı.
Bu işte bir yolsuzluk yok. Kılıçdaroğlu yolsuzluk suçlamalarını yaparken dikkatli olmalıdır.

Büyüme ve yolsuzluk
Tabii şu var: Vekâleten oy kullanma falan yoluna gitmeden Erdoğanlar şirkete ortak olabilirlerdi; ama sanıyorum “Başbakan’ın oğlu ve gelini” olarak ticaret içinde gözükmekten, ‘yanlış anlaşılmak’tan çekindiler!
Halbuki ‘gözükmesi’ iyi karşılanmayacak işleri ya yapmamalıydılar ya da “şeffaf” bir şekilde yapmalıydılar!
Elbette ticaret herkesin hakkıdır ve saygın bir iktisadi faaliyettir.
Ancak, güç sahibi olmayı ifade eden siyaset ile serbest rekabetin geçerli olması gereken ticaretin arasına belli ilkeler koymak gerekir.
AKP’nin bu noktada ciddi zaafları, noksanları var. Dokunulmazlıkların siyasi suçlarla sınırlandırılması konusunda AKP kötü sınav vermiştir. AB standartlarının da gereği olan “etik davranış kuralları”nı ilan edip uygulamaya geçirmemiştir hâlâ...
Büyüyen ekonomide zenginlerin sayısı artar ve iyi bir şeydir! Ama bu ‘doğal’ artış ile sektörel rant ve bazen de ‘yolsuzluk’ arasındaki çizgi çok incedir.
AKP, dokunulmazlıklar gibi, etik davranış ilkeleri gibi konularda ayak sürüdüğü için, yolsuzluk şüpheleri ve açık “iltimas”, yani yandaş kayırma işlemleri yanında, ekonomik büyümenin yarattığı sektörel rantlar bile kolayca kamuoyu tarafından AKP’nin yolsuzluk hanesine yazılıyor.
Ve AKP’nin bu yumuşak karnına Kılıçdaroğlu haklı haksız demeden yumruk sallıyor.

TAHA AKYOL - MİLLİYET
t.akyol@milliyet.com.tr

YORUMLAR 21 TÜMÜ
  • hulusı Aydın 16 yıl önce Şikayet Et
    .
    Cevapla
  • harun ünal 16 yıl önce Şikayet Et
    sayın yazar.... AKP dokunulmazlığı kaldırmak kim, ticaret ahlakı ne?onların umurunda mı demişsiniz ekonomi büyüdükçe zengin sayısı artar ama şunu söylememişsiniz yoksul sayısıda artar size thatcher ingilteresini okumanızı tavsiye ederim...lütfen biraz dürüst olun artık tek taraflı olmaktan vazgeçin madem köşe yazarı olacaksınız tarafsız olmaya özen gösterin ki işte adam gibi adam desinler....
    Cevapla
  • rüstem manas 16 yıl önce Şikayet Et
    VUZUH KESBETMEYEN KONULARDAN UZAK DURUN... İnsanlarımız arasında gayri meşru işlerin kanıksanması gibi tehlikeli bir egilim görülmektedir.Bir parti düşünün ki,neredeyse gayri meşru işlerle iştikal edenlerin buluşma noktası haline gelmiş.Oy verme dahil hayatımızın tüm alanlarında yapacagımız tercihlerde AHLAK temel ilkemiz olsun..aksi halde harama düşme korkusundan helallerden dahi vazgeçenleri aptal yerine koymuş oluruz.AMAN DİKKAT
    Cevapla
  • rüstem manas 16 yıl önce Şikayet Et
    "BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN BAŞI DÜNYA SEVGİSİDİR.". Nedir bu servet düşkünlüğü anlamak mümkün degil..Madde ile ilişkilerinin niteliği müslüman bireyin temel göstergelerindendir. harama düşme korkusu davranışlarımızda ve kararlarımızda süzgecimiz olmalıdır.çok servet edinmeden ziyade az olsun temiz olsun ilkesel bir davranış olmalıdır.
    Cevapla
  • selim 16 yıl önce Şikayet Et
    kimse başkasının hatasıyla suçlanamaz. Baba oğlunun yaptıklarından oğul da babasının yaptıklarından sorumlu olmadığı gibi akrabalarının,hemşehrilerinin,hatta partisinin cemiyet, dernek ve bağlı olduğu meslek odasının hatalarından da sorumlu tutulamaz.Ama tüm bunların başarılarıyla gurur duyabilir.adalet hak hukuk kavramları bireyin temel hak ve özgürlükleri esas alınarak kullanıldığı ve uygulandığı sürece huzur güven ve toplumsal barış sağlanır.suç olmayan şeyleri suçmuş gibi göstererek insanları kurumları töhmet altında bırakmak vicdansızlıktır
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle