Obama, laiklik, Başsavcı
ABD Başkanı Obama’nın Mısır’da yaptığı konuşmayı beğendim. Gerçi “herkese mavi boncuk dağıttı” diyenler var; tehdit ve bomba dağıtacağına, herkesle diyalog kurmak istemesi iyi değil mi?
Tekil konularda eleştirilebilir; mesela Filistin konusunda daha bir açılım yapmalıydı. Fakat genel yaklaşımları, tekil konulardaki siyasi manevralarından daha önemlidir.
Obama, süper güç ABD’nin politikalarında tehdit ve savaşı değil, diyalog ve diplomasiyi öne çıkarıyor. Bush’un “ya bizdensiniz ya bize karşı” diye ifade ettiği ‘sekter’ ve dışlayıcı politikasının aksine, Obama, ABD ile en ihtilaflı ülkelere, mesela İran’a da diyalog elini uzatıyor.
İslam konusunda çatışmacı ve tahrikçi değil, uzlaşmacı ve sakinleştirici bir dil geliştirmek istiyor.
Bunları elbette öncelikle kendi ülkesinin çıkarları için yapıyor. Ama ortaya koyduğu bu yaklaşımlar basit birer “taktik” değildir, bir felsefenin yansımasıdır. Ülkesinin içinde de ‘farklı’ kesimlere aynı şekilde yaklaşıyor zaten.
Ama hangi modernleşme?
Bu felsefe klasik Anglosakson liberalizmidir. Obama’nın din, laiklik, kadın kıyafeti gibi konulardaki sözleri de bu özgürlükçü felsefi geleneğin ifadesidir.
Modernleşme sürecinde Fransa bir modeldir; ‘devletçi’dir, bireyin özgürlüğünden çok, toplumun devlet eliyle şekillendirilmesini, bireyin de devlete karşı “vazife”lerini öne çıkarır.
Anglosakson modeli ise toplumu veri olarak kabul eder, toplumsal dinamiklerle gelişmeye inanır, bireylerin serbest olmasına, özgürlüğe önem verir.
İki modernleşme yolu arasındaki temel farklar için şu esere bakılabilir: Gertrude Himmelfarb, Roads to Modernity, 2005.
Fransız laikliği ile Anglosakson sekülarizmi arasındaki farkın ardında bu büyük felsefe farkı vardır. Merhum Bülent Tanör’ün de belirttiği gibi, bizde ve Fransa’da laiklik “çatışmalı” ve “seçkinci”dir. Anglosakson sekülarizmi ise “uzlaşmacı ve barışçı”dır. (Türk Anayasa Hukuku, 2000, sf.86.)
İki modelin tarihteki serüvenleri de böyle oldu; Fransız modelinde büyük kavgalar ve bu yüzden ekonomik gelişmede gecikmeler yaşandı. Öbüründe ise yumuşak geçişler oldu, bu sayede ekonomik ve teknolojik gelişme hızlandı.
Laiklik ve ekonomi
Dün yazıma hazırlanırken, Yargıtay Başsavcısı sayın Abdurrahman Yalçınkaya’nın konuşmasını dinledim. Parti kapatma konusunda Venedik Kriterleri’ne yasakçı yorumlar getirirken Anayasa Mahkememizin içtihatlarını bile yok sayarak yine yasakçı bir “kanunculuk” yapıyordu. Dahası, diyordu ki:
“Muhafazakâr partiler öne çıktıkça, ekonomik büyümeye daha çok vurgu yapılmak suretiyle, laikliğin gündemden düşürüldüğü görülmektedir.”
Sina Akşin’in “ekonomiye öncelik vermek kısmi karşı devrimdir” sözünün tekrarı! Evet ama demokratik bir rejimde Başsavcılık makamı bu kadar ideolojik olabilir mi?!
TOBB’lar, TÜSİAD’lar, sendikalar, vatandaşlar, ekonomiyi bırakalım, gece gündüz laiklik zikri çekelim, “gündemden düşürülmesi”ni önlemek için!
Hâlbuki, asıl modernleşme ekonomik yapının değişmesidir! “Ekonomi konuşan toplum” olmak çağdaşlaşmanın en önemli göstergesidir!
Ekonomiyi, bireysel özgürlüğü, demokrasiyi ‘ikinci sınıf’ sayan bir laiklik anlayışı çağdaş değildir! Artık kafamızı Fransız ‘fanus’undan çıkarıp ekonominin ve demokrasinin işlevini anlamak gerekmiyor mu?
Taha Akyol - Milliyet
t.akyol@milliyet.com.tr
-
kasım yurtlu 16 yıl önce Şikayet EtYALÇINKAYA ÜLKEYE VERDİĞİ ZARARDAN DOLAYI DERHAL YÜCE DİVANDA YARGILANMALIDIR.. Sudan sebeplerle, google dan, cumhuriyet gazetesinden,... yalan iftiralarla dava açılmaz. EVET ZEKA TESTİNDEN GEÇEMEYENLER YARGIÇ YAPILMAMALIDIR. Mevcutlar istiklal mahkemesi gibi sanık idamına bilahare savunmasının alınmasına karar verilmiştir.Beğen
-
Yusuf Çınar 16 yıl önce Şikayet EtÇünkü zenginleşen ülkede cuntacılık oynayamazlarda ondan. Dış ticaret hacmi 500 milyar dolara yürüyen, bu hacmi oluştururken milyonlarca insanı istihdam eden zenginleşmiş ülkede laiklik maskesiyle parti kapatamazlar, darbe yapamazlarda ondan, ekonominin gelişmesini istemezler. 80 öncesinde topulumun %70 i köylerde yaşıyordu ekonomi tarıma dayalıydı. Dış ticaret diye bir şey yoktu. Yani darbe yapsanız, parti kapatsanız bu köyde kendi yağıyla kavrulan insanı etkilemezdi. Oysa şimdi milyonlarca insan işsiz kalır. Ve savcının ortaçağ kilisesini(yargısını) başınaYIKARLBeğen
-
ali yiğit 16 yıl önce Şikayet EtLaiklik işsizlere işde verirmi. Cumhuriyetin ilanından sonra 1937 yılında Anayasaya İsmet İnönü tarafından konulan ve laiklerin bir Amentüsü gibi millete dayatılan bu Laiklik ilkesi acaba kaç işsize iş kaç yoksula aş verir 70 yıldır laik olan ülkem hala ımf ye boçlu hala bir tank izlasyonunu yapamayan,bir mayın temizleyemeyen bir ülke olduk.savcımıza göre muhafazakar partiler millete iyi bakıyorlarmışda o yüzden millette laikliği gündemine almıyormuş.Laiklik hiç gündemden düştümüki her kamusal alanda hergün karşılaşıyoruzBeğen
-
Cafer UÇA 16 yıl önce Şikayet Etsn.Taha Akyol. Az da olsa anlaşılmyanlara açık ve net yazmanız güzel. Bizim devletimizin dolaysıla yüksek asker ve sivil bürokratlarımız Fransız laikliği yani dini dışlayan ve kendi oluşturacagi inanç sisteminde halkı yönetmek amaçlıdır.Açık ve net diyemiyorlar,size teşekkür edrim.Halkın büyük bir kısmı oynan bu oyunun farkına geçde olsa farkına vardı.Hep İran devriminden söz edilir,Şahın İran halkına da yaptıgı bizimkinden farksızdı,sonuç ortada.Anlayamadıgım İstiklal marşımızı nasıl içlerine sindiriyorlar.Tezat değilmi.Beğen
-
kahraman aydın 16 yıl önce Şikayet Etkulaklarımız yanlış duydu. hırıstıyan başkan salavatla sözünü açar,müslüman başbakan besmele çekmesi parti kapatma nedeni.pkk lı nizamiyeye girer,meclise girer,ordu evine girer,serbest.müslüman türk kocası sakallı kendisi baş örtülü olduğu için her şey yasak.o zaman bizi askerlikten muaf tutun.pkk lı cephanelik ve benzinlik nöbeti tutsun.obamaya salavat,kuran ayatı mealı,serbest müslüman türk e yasak bu ne laiklikmiş.türk malı laiklik.chp üretimi.unutmaki baş örtülülerin kocaları cenazelerinizi yıkıyor.deve kuşu olmamak lazım.Beğen