Taha Akyol
Taha Akyol
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Katilin üstünde Atatürk resmi!

GİRİŞ 24.07.2009 GÜNCELLEME 24.07.2009 YAZARLAR

Alman turist Kerkeling’in İstiklal Caddesi’nde bıçakla öldürülmesi hukuki bakımdan ‘münferit’tir ama sosyolojik bakımdan hastalıklı bir damarın dışa vurumudur.

Hırant Dink’in öldürülmesi gibi!

Rahip Santoro’nun, Malatya’da Zirve Yayınevi’nde biri Alman üç kişinin “misyoner” oldukları için öldürülmeleri gibi...

İzmir’de bir kilisedeki ayinden sonra rahip Franchini’yi bıçaklayan gencin “Hrant Dink ve rahip Santoro cinayetlerinden etkilendim“ demiş olması da aynı damarın bir dışa vurumuydu.

Bıçaklamak, hele de öldürmek çok uç ve çok istisnai davranışlar olduğu için liste uzun değildir. Ama bunlar buzdağının görünen tarafındaki olaylardır.

Altında, bu tür cinayetlerle birlikte yükselen suç ve saldırganlık grafikleri vardır.

Ayağa düşürmek!

Alman turisti öldüren kişi savcılıkta şunları söylemiş:

“O gün bir Hıristiyan öldürmek istiyordum, kiliseleri geziyordum, bu iki kişiyi gördüm... Öldürdüm!”
Ve bu adamın üstünde “yabancılardan nefret ediyorum” yazılı Atatürk resmi çıkmış! (Milliyet, 23 Temmuz)
Kuran da, bayrak da çıkabilirdi!

Bu milli ve dini değerlerin hiçbir kusuru yoktur. Milyonlarca insanımız bu değerlere bağlı olarak yaşıyor ve Türkiye’yi ayakta tutuyor zaten.

Sorun, bu tür cinayetlerdeki ortak yönlerdir:

-  Yabancı düşmanlığı, yabancı sayılanları soyut bir “düşman” ordusunun mensupları gibi algılayan sakat düşünce.

-  Onlara saldırmayı “kutsal” değerlere bağlayarak tatmin arayan, hastalıklı toplumsal psikoloji.
Burada, “algılama bozukluğu” ile “dar kafalılık” ve “şiddet” iç içe geçiyor.
Milli ve dini değerlerimizi de ayağa düşürüyorlar.

Hızlı yürümek

Genel tabloyu görmek için “lumpen” kavramı önemlidir. Yine Martin Lipset’in, elli yıl önce Mete Tunçay’ın dilimize çevirdiği Siyasi İnsan kitabını hatırlatacağım. (Sf. 79-109)

Sağ ya da sol, bu tür şiddet hareketlerinin kaynağında eğitimsizlikle beraber düşük sosyal statü, ezilmişlik duygusu, geniş toplumsal ilişkilerden yoksunluk, bunun yarattığı dar kafalılık ve öfke gibi faktörler var.
Avrupa’da da faşist sağ ve goşist sol şiddetin kaynağı bu kesimlerdi!

Yoksul ve eğitimsiz halk kesimleri böyle değildir. Halk kesimlerinde, Lipset’in deyimiyle, “sürüp giden bir gelenek fikri” vardır.

Yani, ayıp, günah gibi ahlaki yaptırımlar, yardımlaşma gibi ahlaki değerler devam ettiği için geniş kitleler aşırılık ve şiddetten uzaktır.

Ekonomik kalkınma ve şehirleşme sürecinde, geleneksel değerlerden kopan ama şehrin sosyal yapısına ve hayat tarzına entegre olamayan, bu imkânı bulamayan kesimler ise lumpenleşiyor.

Türkiye, Lipset’in Avrupa tarihi açısından incelediği bu uzun ve sorunlu süreçten geçiyor kırk elli yıldır.
Modernleşme sürecinin en çatışkan, en riskli aşaması.

“Kenar”daki kitleleri gettolardan çıkarıp “merkez”e yöneltecek olan ‘iktisaden yükselme’ politikaları hayati derecede gerekli... Kitleleri siyasal sisteme entegre edecek demokratik mekanizmaların varlığı hayati derecede gerekli...
Acı olan, bazılarımızın bunları irtica falan sanmasıdır.

Bu sancılı süreçten arabayı devirmeden hızla geçebilmek için siyasi istikrar, ekonomik büyüme, sosyal entegrasyon, eğitim, iş, hukuk çok önemli.

Taha Akyol -  Milliyet
t.akyol@milliyet.com.tr

YORUMLAR 5
  • gökhan aygün 16 yıl önce Şikayet Et
    ne oldu size TAHA BEY. ''Bize öğretilen bütün klişeleri elimizin tersiyle itip Kürtler'in taleplerini anlamaya çalışabilir, her şeye yeniden taze bir bakışla bakabilir, bu yaralı halkın ayağa kalkması için elimizi uzatabiliriz.'' GÜLAY GÖKTÜRK. biraz kürtlerle ilgili yazın, barış falan
    Cevapla
  • Cafer UÇA 16 yıl önce Şikayet Et
    Anlının(katilin) üzerindeki herhangi bir emare neyi kanıtlar. Her birimiz başka fikirler üretebiliriz.Sorun gerçeklerin üzerinin örtülmesinde.Alıştık bir cinayet vurun abalıya değilmi.Bir kaçı dışında çogu karambole gitti,ama bu olaylardan çıkarı olanlar hariç tabi.İçinde Allah korkusu olmıyan bir kişiden ve kişilerden her türlü netametin bekleneceğidir.Laiklik tanımını dinsizlik olarak yorumlayan büyük bir kesim var.Geri kalanlar ise dindar yada ılıman dindar(bunlar çogunlukta).Gerçek laiklik ise Devlet laikliğidir.İnsanlar değil.Yasalar her inancı korumak zorundadır
    Cevapla
  • cemil yılmaz 16 yıl önce Şikayet Et
    saldırganın üzerinden kuranı kerim yada bayrak çıksaydı ne olurdu. istanbulda bir turisti öldüren zanlını dişörtünden atatürk resmi çıkmış,düşünsenize üzerinde ALLAH YAZILI YADA KURAN YADA BAYRAK ÇIKSAYDI ne olurdu,ne olucağını düşünmek bile istemiyorum,sözde laik kesimlerin ne diyeceklerini duyar gibiyim,çok uyanık olmak gerekir burası türkiye türkiye demokrasi adımlarını attıkça,tüm kurumlar batı tarzında bir demokrasi modelinde yol aldıkça türkiye başka bir türkiye olacak,onun için olumlu yada olumsuz herşeye karşı sağ duyulu olmak gerkir.
    Cevapla
  • ali öztürk 16 yıl önce Şikayet Et
    Canım adam öldürmek istiyor, ne bekliyorsun, hemen öldür.. Bu iş ergenekon işi, lumpenlıkle ilgisi yok. "Canım bu gün hiristyan öldürmek istedi" gibi laflar her şeyi ele veriyor. Yani cinayeti işle, kitabına uydur oluyor. O kadar cinayetler işlenmiş ve hesap sorulmamış ki, artık cinayet için o kadar etkili uydurmalara bile gerek görmemişler. Basit bir şey söyle gitsin, nasıl olsa her taraf ergenekon adamlarıyla dolu. HSYK'yi görüyoruz.
    Cevapla
  • zinde kartal 16 yıl önce Şikayet Et
    Bu bir koca yalandır.. “O gün bir Hıristiyan öldürmek istiyordum, kiliseleri geziyordum, bu iki kişiyi gördüm... Öldürdüm!” Bu düzmece yalana kim inanır.Bu söylemiş olduğu yalanla bizi enayi yerine koymak istiyor.Tabi yersen. Bunun altında bence uluslararası bir gizlilik söz konusudur.Şu tevafuka bakın ki psikopatın birisi hristiyan öldürmek istiyor bula bula Almanya'dan hapis kaçkını bir suçluya saplıyor bıçağını. Hadi canım sizde:)
    Cevapla