Thomas Seibert ile Jörg Brase adlı 2 Alman’ın basın kartlarının süresini uzatmak için yaptıkları başvuru reddedildi. İkisi de ülkelerine geri döndü.

Sınır dışı edilmediler. Ama Almanya öfkeli.
Neden bu iki kişinin Türkiye’de gazetecilik yapmasına izin verilmiyor, diye hesap soruyorlar.

Anlatalım.
Bu iki kişi gazeteci mi yoksa başka bir vazifeleri mi var?
Bu iki kişi gazetecilik mi yapmışlar Türkiye’de yoksa başka faaliyetler mi?

Jörg Brase’den başlayalım.
Kendisi Alman ZDF Televizyonunun İstanbul muhabiri.
Ocak 2018’de gelmiş.
Yani 13 ay önce.
Geldiği tarih dikkat çekici.
Türkiye Afrin’de PKK terör örgütüne yönelik Zeytin Dalı Harekatına başladığı günlerde, Jörg Brase de Alman televizyonunun muhabiri olarak vazifeye başlamış.

18 Mart’a kadar yani Afrin’in PKK’dan temizlendiği güne kadar her gün ZDF için haber hazırlamış.
PKK ve uzantısı PYD’den “Kürt isyancılar” diye bahsederek haberler yapmış.
Afrin’de PKK gerçeğini görmezden gelip, Türk askerinin siviller zarar görmesin diye gösterdiği hassasiyeti hiçe sayıp, “Afrin’de siviller ölüyor” yalanını servis etmiş.

19 Mart’ta Afrin’deki zaferin bir gün sonrasında ise “Türk askeri Afrin’e girdi ama ortada barış yok, çatışma ve kaos var, Afrin halkının çektiği acı devam ediyor, Afrin’de on binlerce sivil ağır insanlık kriziyle karşı karşıya, yardım götürülemiyor, Türk askerinin desteklediği Suriyeliler Afrin’de halkın mallarını yağmalıyor” şeklinde skandal ifadelerin yer aldığı bir haber hazırlamış.

Basın kartının süresi uzatılmayan diğer gazeteciye bakalım.
Adı Thomas Seibert.
22 yıl Türkiye’de çalışmış.
Son olarak Türkiye karşıtı haberleriyle ön planda olan Tagesspiegel’in muhabirliğini yapmış.
7 Haziran 2015 sonrası birden patlak veren PKK terör saldırıları sürecinde aktif şekilde terör örgütünün sözcülüğüne soyunmuş.

Birkaç örnek verelim.
28 Haziran 2015’teki yazısında “Türkiye Suriye’yi işgale hazırlanıyor ama DAİŞ’i değil Kürtleri durdurmak için” diye manşet atmış.

Hendek saldırıları sırasında PKK teröristlerini “Kürt savaşçılar” diye haberleştirmiş.
Gazete yazılarında PKK teröristlerini sürekli olarak “Güneydoğu Anadolu’daki Kürt isyancılar” diye sunmuş.

Diyarbakır Sur ve Cizre’deki PKK teröristlerinin Hendek saldırılarında tam anlamıyla terör örgütünün propagandasını yapmış.
Türk askerini ve Türk polisini Cizre’de sivil öldürüyor diye suçlayan, PKK ağzıyla yapılan haberlere imza atmış.
1 Kasım 2015 seçimi öncesi Başkan Erdoğan’ı “oy için ülkesini savaşa sürüklüyor” diye suçlamış.

Bir başka haberinde Türk polisinin Cizre’de 10 yaşındaki bir kız çocuğunu öldürdüğünü iddia etmiş.

İki Alman’ın çalıştıkları gazete ve televizyonlarda yayınlanmış buna benzer onlarca haber, makale ve dosyaları mevcut.
Türkiye’ye yönelik eleştiri, Erdoğan karşıtı eleştiri falan değil yaptıkları.
Objektif habercilik asla değil.
Düpe düz Türkiye’nin terörle mücadelesinde, terör örgütünün yanında taraf olmuşlar.
Türk askerini işgalci, Türk polisini katil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı oy için ülkesini savaşa sürükleyen lider, eli kanlı PKK teröristlerini ise özgürlük savaşçısı olarak lanse etmişler.
Şimdi de “niye bize daha fazla terör propagandası yaptırmıyorsunuz” diye ortalığı velveleye veriyorlar.