CHP adayı Ekrem İmamoğlu, son dönemde Türkiye karşıtı yayınlarıyla ön planda olan Suudi-BAE medya organı Al Arabiya’ya konuştu.

Suudilere demokratik mücadeleden dert yandı, Türkiye’yi şikayet etti, bir de “seçimi kaybetmekten” bahsetti, Binali Yıldırım kazanırsa, ne yapacaklarını anlattı.

BİNALİ YILDIRIM KAZANIRSA, BİNLERCE AVUKATIN ONAYI GEREKİYORMUŞ

Şöyle diyor İmamoğlu, “seçim adil olur ve kaybedersek, itiraz etmeyiz”.
Sonra devam ediyor, “binlerce avukatımız ve binlerce gönüllümüz var, şayet seçimde şüphe olmadığına, seçimin güvenle yapıldığına hep beraber kanaat getirirsek, o zaman kaybettiğimizi kabulleniriz.”

İmamoğlu “binlerce avukatla gönüllü” derken, 23 Haziran’da sandıkta nöbet tutturacağı avukatlarını kast ediyor olmalı.

Şayet seçimi Binali Yıldırım kazanırsa, onların tamamının onayı gerekiyormuş, onlar ikna olur ve onay verip, “seçim sorunsuz kabul et” derlerse, o şartla İmamoğlu yenildiğini kabullenecekmiş, aksi halde seçim sonucu reddedeceklermiş.

CHP’nin sandıklara yerleştirmeyi planladığı binlerce avukatla gönüllüye dikkat etmekte fayda var.

TÜRKİYE DÜŞMANLARINA TÜRKİYE’Yİ ŞİKAYET ETTİ

Bu notu bir kenara koyalım.
Gelelim CHP adayının konuşmak için seçtiği televizyon kanalına.
Al Arabiya adlı medya organı, BAE merkezli yayın yapıyor, finansman ise Suudi Arabistan’a ait.

Bu medya organının televizyon kanalı ve internet sitesinde aylardır Türkiye düşmanlığı yapılır.

Kaşıkçı cinayetinde Türkiye’nin katliamla ilgili tüm sırları çözmesi, Al Arabiya’nın yalanlarla dolu Kaşıkçı haberlerinin deşifre olmasına yol açmıştı.
Türkiye’ye gelen infaz timini, Al Arabiya “Suudi turistler” diye haber yapmış, Kaşıkçı’nın ortadan kaldırılmasında Türkiye’yi suçlamaya kalkmıştı. Sır perdesi aralanınca Al Arabiya’nın yalanları da ortaya çıkmış oldu.

CHP adayının röportajının yayınlandığı gün de yine Türkiye düşmanı yalan haberler doluydu, Al Arabiya’da.
Onların başında da Irak’ın kuzeyinde PKK teröristlerine yönelik pençe operasyonu geliyordu.
Al Arabiya, o haberi, “Türkiye Irak’ta Kürtlere operasyon yapıyor” diye yayınladı.

Al Arabiya’nın Türkiye düşmanlığı öyle bir noktadadır ki, bir çok kez Türkiye’yi anti demokratik olmakla bile suçlayan haberlere imza attılar.

İmamoğlu da Al Arabiya’nın demokratik bir yayın organı olduğunu sanıyor olmalı ki, Türkiye’deki demokratik uygulamalardan ötürü Suudi Tv’sine şikayetlerde bulunmuş.
Röportajının bir çok yerinde demokrasi vurgusu yapıyor, yenilenen seçimle ilgili YSK’yı eleştiriyor, kararın demokrasiye aykırı olduğunu söylüyor.

Söylüyor da kime söylüyor?
Kendi ülkelerinin monarşiyle yönetildiğini unutup, Türkiye’ye demokrasi dersi vermeye kalkan Suudi-BAE TV’sine konuşuyor.
Cemal Kaşıkçı gibi bir gazeteciyi devlet eliyle katlederek ortadan kaldıran bir rejimin borazanlığını yapan televizyon kanalına söylüyor.

Bu kanal, Suriye’de PKK’yı destekleyen, Yemen’de iç savaşı körükleyen, Filistin’i İsrail’e peş keş çeken, Libya’da CIA ajanı darbeci Hafter’e Trablus’u bombalatan zihniyetin propaganda aracıdır.
Bu saydığımız eylemler ise bugün ABD ile İsrail’in Müslüman coğrafyayı ters düz eden dizayn politikalarının bel kemiğini oluşturuyor.

Gezi olaylarında, 15 Temmuz darbe girişiminde, aktörlerden biri olan Dahlan’ın organize ettiği bir yayın organından bahsediyoruz.

İmamoğlu konuşmak için böyle bir yayın organını neden tercih etti bilinmez.
Sebep, hiçbir şekilde PKK-HDP ittifakı, Yunan bağlantıları gibi sorulduğu zaman onun kızıp, sinirlendiği konulara girilmemesi olabilir mi acaba?

Yoksa Dahlan gibi Türkiye’de darbecilik yapmaya kalkan, sokak olaylarını organize eden bir terör maşasının televizyonuna, neden konuşsun?
Hele ki “Binali Yıldırım kazanırsa, binlerce CHP’li onay vermeden sonucu kabullenmeyiz” diye bir mesajı böyle şaibeli bir yayın organı aracılığıyla neden vermiş olsun?