Netanyahu'dan provokasyon
İsrail’de 17 Eylül’e seçim var. Nisan’daki seçimde umduğunu bulamayan İsrail Başbakanı Netanyahu, koalisyonu kuramayınca parlamentosu feshederek zorla yeniden seçim kararı aldırmıştı.
Pazar günkü Hizbullah gerginliğinin ardından İsrail Başbakanı ırkçıların oylarını böldürmemek için Batı Şeria’da işgal altındaki El Halil kentinde bulunan Hazreti İbrahim camine provakatif bir ziyaret gerçekleştirip, miting yaptı.
Netanyahu seçime El Halil başta olmak üzere Batı Şeria’daki Filistin şehirlerinin ilhak edilmesini ve işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin işgal haritasına dahil edilmesini vaat ediyor.
Bu amaçla Filistin şehri olan El Halil’e giden Netanyahu, 1994’teki katliam sonrasında ikiye bölünen ve yarısı sinagoga çevrilen Hazreti İbrahim Caminde miting gerçekleştirdi.
Netanyahu’nun provokatif ziyareti nedeniyle El Halil kentinde Filistinliler sokağa bile çıkamadı. İsrail askerleri ile polisler bir çok noktayı bilhassa da Hazreti İbrahim camine giden Şüheda caddesini Filistinlilerin geçişine kapattı.
Filistinliler zaten bir süredir Şüheda caddesinin büyük bölümünü kullanamıyor, evlerine ya da Hazreti İbrahim Camine girebilmek için kontrol noktalarından geçmek zorunda bırakılıyordu.
Netanyahu gelince Filistinliler cami kapatıldığından namazlarını da kılamadı.
İsrail Başbakanı mitingde Yahudi işgalcilere seslenip, “El Halil’de sonsuza dek kalıcıyız” dedi ve yerleşim birimlerinden çekilmenin söz konusu olmadığını vurguladı.
El Halil kentindeki kışkırtıcı ziyarete Filistinliler tepki gösterdi.
Ancak bu durum bir avuç Filistinlinin protestosuyla hallolacak bir mesele değil maalesef.
Çünkü El Halil kentinin işgali ile El Halil kentinde bulunan Hazreti İbrahim camindeki işgal, Kudüs ve Mescidi Aksa’nın geleceği için bir emsal niteliğinde.
El Halil katliamı olarak bilinen 1994’teki kanlı saldırıda camide namaz kılan Filistinlilerin şehit edilmesinin ardından Hazreti İbrahim cami kapatılmış, açıldığında ise İsrail “güvenlik” gerekçesiyle caminin yarısını sinagoga çevirmişti.
Hazreti İbrahim caminin cami olarak bırakılan kısmı ise işgalin tüm boyutlarını gözler önüne seren bir emsal.
Çünkü bu camiye girmek isteyen bir Müslüman önce Şüheda caddesindeki kontrol noktalarından geçmek zorunda ardından caminin önündeki İsrail askerlerinin onayının alınması şart, onay çıkarsa cami girişindeki X-ray cihazlarından taranmak suretiyle içeri giriliyor ardından turnikeden geçilerek camiye ulaşılabiliyor.
Hazreti İbrahim camindeki işgal olağanüstü kısıtlamalarla sınırlı da değil. Çünkü Yahudi bayramlarında ve Netanyahu’nun ziyareti gibi durumlarda Hazreti İbrahim caminin cami olarak kullanılan kısmı Müslümanlara komple kapatılıyor.
El Halil-Hazreti İbrahim Camindeki işgal modeli Kudüs ve Mescid-i Aksa’da da birebir uygulanıyor.
Siyonist zihniyete göre El Halil şehri ve Hazreti İbrahim caminin islam geçmişi yok sadece Yahudilere özel bir bölge olarak tanımlanıyor.
Siyonistler buranın tıpkı Kudüs ve Mescid-i Aksa gibi Yahudilere vaat edilmiş mekanlar olduğu iddiasını gündemde tutarak yıllardır devam eden Müslüman topraklarını işgal projesinin sürekliliğini sağlıyorlar.
İçerisinde Hazreti İbrahim, eşi Sare ve oğullarının kabirleriyle makamlarının bulunduğu Hazreti İbrahim cami, Siyonistler tarafından “Patrikler mağarası” olarak adlandırılıyor.
Aynı zihniyet Tapınak Dağı olarak tanımladığı Mescid-i Aksa’nın altında da Yahudi mabedi olduğu iddiasını savunuyor ve bu iddiadan yola çıkarak Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine büyük mabedi inşa etmeyi vaat ediyor.
Unutmayalım ki Kudüs ve Mescid-i Aksa islam alemi için ne kadar önemli ve kutsal ise Filistin topraklarındaki El Halil şehri ile Hazreti İbrahim Cami de benzer şekilde önemli ve kutsal mekanlardır.