Saldırının şifreleri
Suudi Arabistan’daki Aramco tesislerine yönelik saldırının ilk somut sonucu, petrol fiyatlarının yaklaşık yüzde 20 oranında artması oldu.
Saldırıda ciddi soru işaretleri var.
Yemen’deki İran destekli Husi militanları "biz yaptık, yine yaparız" diyor.
Evet 2015’in Mart ayından itibaren Suudilerle Husiler Yemen’de direk çatışma halindeler. Bugüne kadar da sınırdaki bazı Suudi hedeflerine yönelik bazı saldırılar gerçekleştirdiler.
Ama bu kez yaklaşık 1000 kilometrelik bir mesafe var.
Üstelik silahlı insansız hava araçlarıyla yapılan bir saldırı var.
Peki o araçlar, o mesafeyi nasıl hiçbir engelle, hiçbir müdahaleyle karşılaşmadan aşıp, bu saldırıyı gerçekleştirebildiler?
Bu soru mutlaka yanıt bulmalı.
Trump o nedenle Husiler’i değil İran’ı suçluyor.
İran’ın böyle bir saldırıyı gerçekleştirmek için yeterli kabiliyeti mevcut.
Ama öyle olsa da Suudilerin hava savunma sistemleri neden devreye girmedi?
Bu sorunun da yanıtı yok.
Peki bu saldırıdan kimler olumsuz kimler olumlu etkilendi?
Bu Amerika’da özellikle Trump’ın hiç istemediği bir durum.
Trump, 2020’deki seçimlere hazırlanıyor. Adaylığı bile henüz belli değil.
Başkanlığı sürecinde Suudi Arabistan’ı devamlı olarak petrol fiyatlarını düşürmesi konusunda uyaran ve hatta tehdit eden bir isim oldu Trump.
Amerika’da seçim süreçlerinde Amerikalı seçmen için en belirleyici unsurların başında petrol fiyatları gelir, petrol fiyatını düşüren aday, tercih sebebidir.
Trump bunu iyi biliyor.
Birkaç ay sonra seçim sürecine girme planları yaparken, petrol fiyatlarının artmasına neden olan böyle bir saldırı, aslında Trump’ın hiç de hoşuna giden bir gelişme sayılamaz.
Meseleye buradan bakınca Trump karşıtı bir kanadın böyle bir saldırıdan nemalanabileceğini söyleyenler yok değil.
Açıkçası Amerika’da özellikle demokratların tutumu da merak ediliyor?
Birileri ki bu Amerika’da Trump karşıtı bir cephe de olabilir, Ortadoğu’yu daha da karıştırmayı planlıyor.
Amerika ile İran arasında zaten bir süredir devam eden Basra körfezindeki gerginlik vardı.
Trump savaştan yana değil ama savaşla korkutmaktan yana politikalarla İran’ı zorunlu olarak masaya oturtmayı planlıyordu.
Şimdi ise Amerika’da "İran’ı vuralım" diye kampanya başlatan bir kesimin olduğunu görüyoruz.
Bu durum petrol piyasaları üzerinden Ortadoğu’yu dizayn etmeye çalışanlar bugüne kadar kimler olmuşsa, onların ekmeğine yağ sürüyor.
Bir de İsrail’in tutumuna bakalım.
Yarın seçim var. Netanyahu kazanmak için her şeyi yapıyor. Trump’la da arası çok iyiydi. Ama Trump’ın İran’a zeytin dalı uzatması, "İran’ı vuralım" diyen danışmanı Bolton’u kovması, Netanyahu’nun pek hoşuna gitmedi.
Bu süreçte Suudi Arabistan üzerinden kurgulanan ve İran’la çatışmayı öngören her türlü kaos planı İsrail’in bilhassa da Netanyahu’nun işine gelecek gelişmelerdir, diyebiliriz.