Uçak kapısında silahlı sorgu
Yıllardır Filistin’e gider gelirim. Defalarca İsrail polisinin keyfi uygulamalarına hedef oldum ama bu son seyahatimde girişimden çıkışıma kadar her türlü tacizi yapmaktan geri durmadılar, nihayetinde gazeteci arkadaşım Ülke TV haber koordinatörü Ayhan Yağızer ile beni sayısız sorgulamanın sonrasında uçağımızın kalkmasına yarım saat kala uçak kapısından alıp, silahlı bir şekilde alı koydular.
Tam 14 yıldır aralıksız olarak haber için Filistin’e gidiyorum. Sayısını hatırlamıyorum ama bir yılda 5-6 kez gittiğim zamanlar da oldu.
Filistin’e ulaşmak için mecburi rotaların başında uçakla Tel Aviv’e gitmek gelir.
Yıllardır Tel Aviv Ben Gurion havalimanında giriş-çıkışlarda bir çok yolcu gibi İsrail’in aşırı prosedürleri gereği kısa süreli göz altılar, alı konulmalar başımdan geçti.
Açıkçası geride kalan 4-5 yıl daha sorunsuzdu.
Ama bu son gidişte taciz üstüne taciz yaşadım.
Filistin haberleri Kanal 7 medya grubu için olmazsa olmazdır.
Kimselerin haber yapmadığı günlerde bile biz Kanal 7, Ülke TV veya haber7.com’daki yayınlarımızda muhakkak Filistin meselesine değiniriz.
İkinci intifada, İsrail’in Gazze’ye yönelik geniş çaplı saldırıları, Mescidi Aksa’ya yönelik saldırılar, Mescid-i Aksa’nın kapılarına kilit vurulduğu dönemler, ABD’nin Kudus’ü İsrail’in başkenti ilan ettiği süreçte olduğu gibi bu son sözde barış planının ilanının ardından da ilk Cuma namazı için Perşembe gününden Filistin’e gittik.
Daha uçaktan iner inmez taciz başladı.
Tam 2 saat 10 dakika havalimanındaki polis karakolunda alı konuldum.
Bu aslında Tel Aviv’e gelen çoğu yolcu için sıradan bir durumdur ben de daha önce bir çok kez yaşadım. Tabi bu kez süre bir hayli uzun, sorulan sorular daha garip ve tavırlar sertti.
Anadolu Ajansı Ortadoğu haberleri müdürü Turgut Alp Boyraz’ın Tel Aviv Büyükelçiliğimizi devreye sokmasıyla pasaportumu geri alıp, havalimanından giriş yapabildim.
Kudüs, Mescid-i Aksa ve Batı Şeria’da Beytüllahim, Ramallah, Kalendiya bölgelerindeki Filistinlilerin işgal planını protestoları bunun karşılığında İsrail askerlerinin saldırılarını takip etikten sonra dönüş için tekrar havalimanına gittik.
Başımıza gelecekleri tahmin ettiğimden uçağımız 22.00’de kalkacak olsa da saat 17.00’de havalimanına ulaştık.
Ancak daha terminale girmeden Filistinli şoförle birlikte üçümüzü, cep telefonlarımız ve pasaportlarımızı da alarak bir çadırın içinde alı koydular.
Prosedür deyip geçtikten sonra bu kez terminalde yine olağan arama ve sorgulamalardan geçtik.
En son polis ve pasaport kontrollerinin ardından uçağa binmek üzere kapı önünde beklemeye başladık.
Saat 21.30’du yolcular uçağa binmiş, biz de binmek üzereydik o sırada bir polis, körüğün önündeki alana gelip beni çevirdi daha sonra Ayhan’la ikimizin pasaportlarını aldı bir dakika sonra ise biri otomatik silahlı olmak üzere tam 10 polis veya istihbarat görevlisi etrafımızı sardı.
Azılı bir suçluymuş gibi muameleyle birlikte bir süre daha alıkonulup, sorgudan geçirildik. Telefonlarımızı almadan önce yine Turgut vasıtasıyla durumu büyükelçiliğimize bildirdim Allah’tan bildirmişim, uçağın kalkış saati biraz gecikse de bu sayede serbest bırakıldık.
Hiçbir gerekçe gösterilmeden birden fazla kez üstelik biri tam kalkışa hazırlanan uçağın kapısında olmak üzere İsrail tacizlerine hedef olduk.
Kıble Tur’un sahibi sevgili dostum Numan Balcı da tesadüfen aynı uçaktaydı.
Bizi görünce o da uçağa binmemiş ve çekebildiği kadar fotoğraf çekmiş.
Neyse ki evimize dönebildik.
Peki bunları neden anlatıyorum?
Bizim yaşadığımız şey daha önce tutuklanan Türk vatandaşları, göz altına alınıp sınır dışı edilen Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk gibi gazeteciler ve elbette her gün her saat zulmün en alasını gören Filistinlilerin yaşadıklarının yanında bir hiçtir.
Onları bilen biri olarak buncacık bir şeyden şikayetçi değilim.
Ama gazeteci olduğumuzu bilmeleri, basın kartlarımızı görmeleri fakat buna rağmen sözde basın özgürlüğü savunucusu olup, görevi başındaki gazetecileri taciz etmeleri düşündürücü.
Bununla ilgili corona virüs uygulaması falan diyenler oldu sosyal medyada. Asla değil.
Çok net söyleyebilirim.
Türkiye’nin ve bilhassa da Başkan Erdoğan’ın, İsrail’in sözde barış planına verdiği tepki onları fena halde rahatsız ediyor.
Akdeniz’deki politikalarımız ve özellikle Libya anlaşması onları fena halde rahatsız ediyor.
Suriye ve Irak’taki terörle mücadele operasyonlarımız ve özellikle PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurmasını engellememiz onları fena halde rahatsız ediyor.
Demek ki biz de yayınlarımızda peygamber mirası Mescid-i Aksa’yı, Kudüs ve Filistin davasını hakkıyla savunmuşuz ki bir derece onları rahatsız edebilmişiz, elhamdülillah.
-
FATİH 4 yıl önce Şikayet EtAllah yardımcınız olsun. Allah koruyanınız olsun. Allah siyonist zalimleri kahretsin.Beğen Toplam 2 beğeni
-
mütekabiliyet 4 yıl önce Şikayet Etonlar da aynı muameleye maruz kalmalı.Beğen Toplam 4 beğeni
-
Ersoy 4 yıl önce Şikayet EtYıllardır türk vatandaşlarına aynı muameleyi yapıyor bu ş..siz devlet. ama bizim ülkemizde de nedense eli kolunu sallaya sallaya gönderiyoruz. 250-300 tane saçma sapan soru hazırla ve yavaş yavaş sor, neden sormuyoruz neden alıkoyma uygamıyoruz anlamıyorum.Beğen Toplam 1 beğeni