ABD'de tam olarak olup biten ne?
ABD'de ülkeyi bölecek bir iç savaş mı çıkıyor?
En çok bu soru gündemde.
Tarihte salgın dediğimiz süreçlerde hep savaşlar yaşanmıştır.
Korona salgınının üzerine ABD'yi sarsan şiddet olayları çıkınca, bu soru sorulur oldu doğal olarak, ABD'de iç savaş mı çıkıyor?
Aslında şu an olup biten zaten başlı başına bir savaş.
Salgın çıkmadan önce dünyanın değişik bölgelerinde uzunca süredir devam eden çatışmalar da bu savaşın bir parçasıdır, diyebiliriz.
Suriye, Yemen, Libya'da devam eden çatışmalar.
Lübnan'da, Irak'ta geçen Ekim ayında patlak veren halk ayaklanmaları ve şiddet olayları.
İran ile ABD'nin ocak ayında Irak topraklarındaki çatışmaları.
Hong Kong'dan tutun da Fransa'da bir yıldan fazla süre devam eden halk hareketleri, polislerle göstericilerin çatışmaları, mağazaların yağmalanması.
Yine 2019'dan kalan Hindistan'ın Keşmir işgali ve Pakistan'la tansiyonun doruğa çıkması.
Ve bu zincirin son halkası ABD oldu.
Beyaz polis, siyahi bir şüpheliyi kamera önünde vahşice katletti, ülke karıştı.
İlk kez mi oldu bu?
Hayır.
Özellikle 2014'ten bu yana onlarca örneği var.
Tıpkı George Floyd gibi onlarca siyahi, beyaz polisler tarafından kamera önünde katledildiler.
2014 Ferguson olaylarını hatırlayın.
Haftalarca sürmüştü, onda da şiddet vardı, yağma vardı ama bu boyuta ulaşmamıştı.
ABD salgınla imtihanda sınıfta kaldı, diyebiliriz.
Bilanço ağır. Rekor düzeyde ölüm var. Rekor düzeyde işsizlik var.
Kasım'da seçim var. Trump seçime yaralı gidiyor.
ABD Başkanı salgının başından beri Çin'le, Dünya Sağlık Örgütüyle, ABD'deki küreselcilerle, küreselcilerin medyasıyla ve ABD'deki demokrat valilerle kavga ediyor.
Trump'ın kavga ettiği kim varsa, hepsi "küreselci" diye tarif edilen tayfadan çıkıyor.
"Ulusalcı" denilen Trump'ın küreselcilerle kavgası zaten vardı, salgın bunu şiddetlendirdi.
Öyle ki 13 Mayıs'ta ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo İsrail'e gitti, "küreselci" olarak tanımladığı Çin'in İsrail'le yakın işbirliğinden dolayı Netanyahu'nun kulağını çekti.
3 gün sonra Çin'in "küreselcilerin yakın adamı" olduğu iddia edilen Tel Aviv'deki büyükelçisi evinde ölü bulundu.
Sonra Minneapolis'teki bu polis şiddeti ortaya çıktı.
Yıllardır devam eden kimsenin çare bulamadığı, daha önceleri de defalarca protestolara, halk ayaklanmalarına sebep olan beyaz polisin, siyahi bir vatandaşı öldürme hadiselerine bir yenisi eklendi.
Yanan ateşe, biraz daha kuvvetli odunlar atılmış oldu.
Ulusalcıları temsil eden ABD Başkanı Trump'la, küreselciler arasındaki kavga, bu kez ABD sokaklarında iç savaşı andıran çatışmalara yol açtı.
ABD'deki bu ayaklanmanın sonu, ülkeyi bölen bir iç savaşa dönüşür mü?
Aslında yaşanan şey, savaşların bir parçası.
Dünya son birkaç yıldır lokal savaşlara sahne oluyor, şu an ABD de bu savaştan nasibini alıyor.
Bundan sonra illa ABD'de resmen bir iç savaş çıkmasını beklemenin alemi yok.
Çıkmaz da muhtemelen.
Ama olup biten zaten savaşın ta kendisi.
Lokal savaşlardan bahsediyoruz, Hong Kong'dakiler de böyleydi, Paris'tekiler de.
Şu an Los Angeles'ta ya da Washington'da devam ediyor.
Ülkelerin, devletlerin, orduların birbirleriyle savaşması değil bu; kendilerini daha yukarıda konumlandıran oluşumların; devletlerin polisini, halklarını sahaya sürerek, çatıştırmaları, bu yolla kendi savaşlarını veriyor olmaları.
Hep merak edilen "salgından sonra ne olacak" sorusunun yanıtı da burada gizli.
Evet salgından sonra yeni bir dünya düzeni kurulacak.
Şu an yaşadığımız lokal savaşlar, işte bu yeni düzeni kim kuracak, onu belirleyecek sanki.
Savaşı kazanan, düzenin kuranı olacak, kaybeden ise daha salgın bitmeden, tasfiye olacak.