Salgın, ekonomik kriz ve halk ayaklanması.
Son 3-4 aya damga vuran bu gelişmeler, Kasım’daki seçim öncesi ABD Başkanı Trump’ın elini bir hayli zayıflattı.

Trump, ekonomik krizi çözeyim derken, Floyd olayı patlak verdi.
Rüzgarı tersine çevirmek için şiddet olaylarının karşısında durarak, puanını korumaya çalıştı.

Ama bu kez medyanın ağır baskısına hedef oldu.
Önce Trump’ın yakın olmakla suçlandığı Rusya’nın Afganistan’da Amerikan askerlerini öldürmesi için Taliban’a para verdiği iddia edildi.
Bunun yalanlanmasıyla uğraşılırken bu kez ABD Başkanının, liderlerle yaptığı telefon görüşmelerinin detayları sızdırıldı.

Trump, Almanya başbakanı Merkel’e “aptal”, İngiltere’nin eski başbakanı Teresa May’e “çok zayıfsın” demiş.
Ama asıl olan Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la gerçekleştirdiği telefon görüşmelerinin detayları.
Haberde Trump, deyim yerindeyse Erdoğan’dan talimat almakla suçlanıyor.
Her aradığında direkt Trump’a ulaşan ve her seferinde istediği alan bir Erdoğan’dan bahsediliyor.
Başkan Erdoğan’ın Trump’ı Suriye politikasında nasıl istediği noktaya getirdiğinden dert yanılıyor.
CNN başta olmak üzere ABD’de küreselcilerin etkin olduğu medya, Trump’ın, Erdoğan karşısında nasıl aciz durumlarda kaldığını tüm seçmene gösteriyor.
Tabi Trump’ı alaşağı edeyim derlerken, Başkan Erdoğan’ın ne denli etkili bir lider olduğunu da itiraf etmiş oluyorlar.

İngiliz medyası özellikle bu duruma dikkat çekmiş.
Daily Mail gazetesi manşeti, telefonda konuşan Trump görselinin yanına, “ben güçlüyüm” diyen Erdoğan fotoğrafı ile vermişler.

ABD’deki seçim savaşına dönecek olursak, Trump’ın küreselcilerle başı fena halde dertte.

Seçimi kaybetmesi için her şey yapılıyor.
Trump’ın eli boş mu derseniz, elbette hayır.

Bugün 1 Temmuz.
İsrail’in Batı Şeria topraklarını ilhak etmek için belirlediği takvimin ilk günü.
Bu planın arkasında Trump var.
Trump olmasa İsrail Başbakanı Netanyahu böyle bir işe kalkışamazdı.

ABD yönetimi Netanyahu’ya “acele etme” talimatı verdi.
Netanyahu’nun son 3 seçimdeki rakibi ve şu anda da koalisyondaki en büyük ortağı olan Savunma Bakanı Benny Gantz da “1 Temmuz kutsal bir tarih değil, öncelik salgın, onu halledelim, sonra ilhak meselesine bakarız” diyor.

Peki İsrail ve Trump ne yapmaya çalışıyor?
İlhaktan vaz mı geçilecek? Kesinlikle hayır.
O halde “acele etmemekle” neyi amaçlıyorlar?

Kasım’da seçim var, dedik.
Trump mevcut ortamda oy kaybında.
Bunun telafisi, evanjelistlerin oylarında.
O nedenle Batı Şeria ilhakını hemen değil de zamana yaymak istiyor.
İsrail, ilhak kararından vazgeçecek değil.
Trump da öyle.
Ama şimdi olup biten ilhak, Trump’ın işine yaramayabilir.
Çünkü seçime 4 ay var.
Dünyada ise baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor.
Trump, ilhak konusunun Kasım’daki seçimden kısa bir süre önce bir zafer şeklinde köpürtülmesinden yana.
Yani sandığa Batı Şeria topraklarının İsrail haritasına eklenmesini, sıcağı sıcağına kabul eden Başkan olarak gitmek istiyor.
İlhak hemen ardından bunun tanınması ve seçim.
Bu üçü arasında boşluk olsun istemiyor.
Çünkü aradaki zaman dilimi ne kadar açılırsa, Amerikalıların kafasını o kadar karıştırabilecek olaylar yaşanıyor, hemen hemen her gün.