Terör örgütünün içinde yeni çatlaklar var.
Örgütün Suriye kanadında da artık Kandil’in sözü ağır basıyor.

PKK eşittir PYD, YPG, SDG ve YBŞ.
ABD sürekli bunu inkar ediyordu.
PKK’nın Suriye’de ABD destekli türevleriyle olan organik bağı bir kez daha ispat edildi.

Suriye’de Türkiye’nin olası harekatına karşı Rusya arabuluculuğunda Esed rejimi ile PYD arasında bir masa kuruldu.
Bu masaya PYD adına oturan kişi, PKK-KCK’nın üst düzey yöneticilerinden olan Sabri Ok’tu.

Sabri Ok, Suriye’ye geçerek Kandil adına rejimle yapılan görüşmelere katıldı.

Rusya’nın organize ettiği bu süreçte rejimle PYD arasında bir uzlaşı arandı.
Türkiye’nin olası harekatına karşı Rusya ve Şam rejimi, PYD’ye bir takım tekliflerde bulundu.
O önerilerde PYD’ye “Türkler gelmeden Ayn el Arab (Kobani) başta olmak üzere bulunduğunuz şehirleri rejime teslim edin” denildi.

Türkiye’nin olası harekatta ilk hedefinin Ayn el Arap olacağı tahmin ediliyordu.
Rusya’nın planına göre ilk etapta Ayn el Arap’a 2000 rejim askerinin sokulması ön görüldü.
PYD işgalindeki şehir, rejim askerine devredilecek böylece TSK operasyona başladığında karşısında Suriye askerlerini bulacak ve müdahalenin önü alınacaktı.

Rusya ile rejim, PYD’yi Türkiye’den koruma planını haftalarca terör elebaşlarına izah etti.
Bu süreçte PYD’nin elebaşlarından olan İlham Ahmed tam üç kez Moskova’ya gitti.

Ancak Rusya’nın ısrarlarına rağmen terör örgütü, öneriyi kabul etmedi.
Bunu da örgütün PKK ayağı duyurdu.

PYD’li bir kaynak, toplantılara PKK’nın ağırlığını koyduğunu itiraf etti.
Irak’tan gelen KCK yöneticisi Sabri Ok’un PYD adına Rusya ve rejimle yapılan görüşmelere katıldığını anlattı.
Rusya’nın önerisinin de Sabri Ok tarafından reddedildiğini söyledi.

Irak’ın kuzeyindeki haber ajansları, Suriye’de PYD ile PKK arasında görüş ayrılığının olduğunu da öne sürdü.
Buna göre PYD’nin aslında Rus planına daha sıcak yaklaştığı ancak Kandil’in bunu istemediği iddia edildi.
PKK’lı Sabri Ok’un PYD, YPG ve SDG adına tüm kararlarda direkt etkili olduğu da vurgulandı.

Öyle ki PKK-KCK yöneticisi Sabri Ok’un talimatıyla YPG’li iki terörist hakkında, örgüt içi bir anlaşmazlık sonucu infaz kararı alındı. Teröristlerden biri Avrupa’ya kaçıp kurtuldu, diğeri ise yakalanıp PKK tarafından öldürüldü.

Özetle ABD’nin ısrarlı inkarlarına rağmen PYD’nin direkt PKK’ya bağlı bir terör örgütü olduğu Rusya öncülüğünde yapılan bu son görüşmelerde bir kez daha ispatlandı.
Soru ise şu, PKK neden Türkiye’nin operasyonlarına karşı Rusya’nın koruma planını reddetti ve Ayn el Arap başta olmak üzere PYD işgalindeki şehirlerin rejime devredilmesine karşı çıktı?

Çünkü PKK-PYD, Rusya’ya güvenmiyor.
Karşılarında sadece Esed rejimi olsaydı muhtemelen bu öneriyi kabul eder, Türkiye’nin operasyonlarına karşı rejimi kalkan olarak kullanır, operasyon süreci geçtikten sonra ise öyle ya da böyle Esed rejimi ile bir şekilde uzlaşarak, o şehirleri tekrar kendi kontrollerine alacaklarını düşünürlerdi.

Ama planın tepesinde Rusların olması PKK’nın gözünü korkuttu.
Ruslara verilen toprağın geri alınması onların gücünün yeteceği bir şey değildi.
Muhtemelen bu endişe nedeniyle teklifi reddettiklerini duyurdular.

Kandil’in yerine terör örgütünün Suriye kolu PYD’ye kalsa Ruslarla bu planda uzlaşma ihtimalleri daha yüksekti.
Ondan olacak ki, KCK’lı Sabri Ok ile anlaşamayan PYD elebaşı İlham Ahmed, üçüncü kez Moskova’ya gitme ihtiyacı hissetti.

Peki Rusya’nın koruma kalkanı önerisini reddeden PKK, Türkiye’nin operasyonu karşısında ne yapmayı planlıyor, olabilir?
Bu sorunun yanıtı da muhtemelen İran’da saklı.

PKK Suriye sahasında Rusya’ya güvenmiyorsa, tek başına olamaz.
Geriye iki aktör kalıyor.
Biri ABD, diğeri İran.
ABD, terör örgütünün Irak koluna değil daha çok Suriye uzantılarına hamilik ediyor.
Terör örgütünün Irak’daki saha ortağı ise İran destekli militanlar.
Ve onlar Suriye sahasında da güçlüler.
Suriye’de PYD’nin sözünü PKK’lılar söylüyorsa, bu sözün arkasında İran’ın olma ihtimali yüksek.