Körfez'de Türkiye'li denklem
Cumhurbaşkanı Erdoğan Katar’da. Ziyaret önemli. Tabi bu ziyaretin önemini Türkiye’nin kısa bir süre önce Birleşik Arap Emirlikleri ile yaptığı geniş çaplı anlaşmalar daha da arttırıyor zira Türkiye Birleşik Arap Emirlikleri ilişkisi körfez bölgesinde bir kelebek etkisini de beraberinde getirecek görünüyor. Bu son ziyarette Türkiye ile Katar arasındaki mevcut ilişkinin yukarı yönlü güncellendiğini söyleyebiliriz.
Katar, Birleşik Arap Emirlikleri yarın belki Suudi Arabistan ve Bahreyn.
Tüm bu körfez ülkeleri ile Türkiye’nin ilişkilerinin gelişmesi hem o ülkeler adına hem de Türkiye adına önemli kazançları beraberinde getiriyor.
Ama Türkiye’nin yaptığı her hamlede olduğu gibi körfez ülkeleri ile yakın ilişkiye girmesi de muhalefeti nedense rahatsız ediyor.
Özellikle sosyal medyada Türkiye’nin ekonomik krizden çıkmak için körfez ülkelerinden para istediği iddiaları var.
Açıkçası bu ipe sapa gelmez iddialar aslında iftira niteliğindedir ve tamamen Türkiye’nin dış politikasını itibarsızlaştırma çabasından ibarettir.
Katar dediğimiz ülke bugün Avrupa’da İngiltere başlık olmak üzere bir çok ülkede milyarlarca dolarlık yatırım yapan bir güç.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan üç gün önce Fransa cumhurbaşkanı Macron Doha’daydı.
Ama Fransa’da Macron’a karşı çok ciddi isyanlar olsa bile hiç kimse çıkıpta, “ne işin var Katar’da, gidip Araplardan paramı dileniyorsun” diye Macron’u suçlamaya kalkmadı ve hatta büyük ihtimalle böyle saçma sapan bir söylem Fransa’da hiç kimsenin aklının ucundan dahi geçmedi.
Aynı durum Birleşik Arap Emirlikleri için de geçerli.
Fransa cumhurbaşkanı BAE’yi de ziyaret etti ya da diğer ülkelerin liderleri sık sık ziyaret ediyor.
Katar’ın da Birleşik Arap Emirliklerinin de veya Suudi Arabistan’ın da batıdaki onlarca ülkede çok ciddi yatırımları var.
Ve bu batılı ülkeler paranın geldiği körfez ülkeleri ile ilişkiyi koparmamaya son derece gayret ve hassasiyet gösteriyorlar.
Onlara kalsa körfez sermayesinin tamamının kendilerinde toplanmasını, Türkiye’ye 1 dolar bile yatırım yapılmamasını tercih ederler.
Kısacası körfez yatırımları ABD başta olmak üzere neredeyse tüm Avrupa için hayati önem taşıyor.
Gerçekler böyle iken Türkiye’nin Katar ya da diğer körfez ülkeleri ile ekonomik ilişkilerini geliştirmesinin, eleştirilecek hiç bir yanı yok.
Avrupa’da böyle bir eleştiriye hayret ederler ve hatta kahkahalarla gülerler.
Üstelik Türkiye’nin ekonomik ilişkileri sadece Arap dünyasıyla sınırlı da değil. Avrupa’nın bir çok ülkesi ile de Türkiye’nin çok ciddi ticari ilişkileri mevcut. Yatırım olarak bakılacaksa Hollanda başta olmak üzere yine bir çok Avrupa ülkesinin Türkiye’de çok ciddi yatırımlar yaptığını görüyoruz ama her nedense batılı bir güç değil de bir Arap ülkesi Türkiye’de yatırım yaptığında anormal karşılanıyor.
Bu sakat bir düşünce ve çok ciddi çelişkileri içerisinde barındırıyor.
Gelelim Türkiye Katar ilişkilerine.
Yukarı yönlü bir ivme var dedik.
Mevcut anlaşmalar güncelleniyor ve arttırılıyor.
Açık konuşmak gerekirse Türkiye’ye bu yönde bir talep var.
Dünya çok ciddi bir kriz sürecinde.
Yarın neler olacağını kimse kestiremiyor bu tarz dönemlerde Türkiye’nin bölgedeki istikrarlı yapısı dikkat çekici. Körfez ülkeleri de bu durumu dikkatlerinden kaçırmıyor.
Türkiye Suriye’de, Libya’da ve Kafkasya’da denklem değiştiren bir güç oldu.
Bugün Orta Asya’ya varan Türk dünyasının liderliğini de Türkiye üstlenmiş durumda. Sermayenin batıdan doğuya kaydığı bu dönemde doğuyla batı arasındaki tek güvenli köprünün Türkiye olduğu gerçeğini herkes kabulleniyor.
Aslına bakarsanız Birleşik Arap Emirliklerinin de on yıllık düşmanca tavrın ardından Türkiye ile yakınlaşma gereği duymasının sebeplerinin başında da bu gerçeklik geliyor.
Birleşik Arap Emirliklerinin Türkiye yakınlaşması bir kelebek etkisini de beraberinde getiriyor. Körfez ülkeleri kendi içlerinde bir takım rekabet ve gerginlikler yaşıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye hamlesi elbette Katar’da ve Suudi Arabistan da da yankı buldu.
Bu etkileşimde Katar ile Türkiye’nin mevcut ortaklıklarını bir adım ileriye taşımak istediklerini söyleyebiliriz.
Bu etkileşimin sonraki duraklarının Suudi Arabistan ve Bahreyn olması muhtemel.
-
Hakkı An 2 yıl önce Şikayet EtElinize sağlık. Körfez ülkeleri Bugün O kadar zenginliğe rağmen yaşadığı İÇSEL ve beklediği Dışsal buhranlar ile boğuştuğunu görmeden; anlamlandırılamaz. Ayrı bi yazı konusu... Arap Birliği ne kadar birlik.. Ve KÖRFEZ büyümesi nasıl bi model, nereye gidiyor, sürdürülebilir mi? İstikrar Ve Güvenliği nasıl çözecek; İnsan kaynağından yoksun Körfez ülkeleri zenginliğini nasıl sigorta eder, FARS İMPARATORLUK emelleri güden İran ın sel suları altında nasıl kalmaz. (ABD. Afganistan örneği--çekip gidiyor, Silah vermiyor, Türkiye gidemez, Kaderi bu coğrafya...)Beğen Toplam 2 beğeni