Taha Dağlı
Taha Dağlı
HABER7 YAZARI

İsrail Aksa'yı bastığında Erdoğan susacak mı sandınız?

GİRİŞ 18.04.2022 GÜNCELLEME 19.04.2022 YAZARLAR

İsrail dün tehlikeli bir adım attı.
Bir grup Yahudi işgalci, kendi dini bayramlarını kutlamak için Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’ya girmeye kalktı.
Cuma günü de Mescid-i Aksa’da kurban kesmeyi denemişler, Filistinliler engel olmuştu.
Dün de Filistinliler direnince yine İsrail polisinin saldırıları oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Filistin Devlet Başkanı ile görüştü.
“Filistin’in yanındayız” dedi.
Mescid-i Aksa’daki İsrail saldırılarına sessiz kalınmayacağını vurguladı.
Filistinli tüm gruplara da tam da bu zamanda “birlik olun” çağrısı yaptı.
Erdoğan daha sonra Mescidi Aksa için BM Genel Sekreteriyle görüştü.
Erdoğan’ın bu hamleleri Filistin yönetimini harekete geçirdi.
İsrail’in Mescid-i Aksa’daki planlarına yönelik sert bir mesaj yayınlandı.
Hemen sonra Ürdün’den reaksiyon geldi.
Akşam saatlerinde bu kez Filistin asıllı milletvekillerinin partisi Raam, İsrail hükümetini ayakta tutan koalisyon ortaklığını askıya aldıklarını duyurdu.

İsrail’de parlamento Mayıs’a kadar tatilde.
Raam’ın koalisyon ortaklığını askıya alması, hükümeti düşürmüyor.
Ama İsrail Başbakanına çok açık şekilde, “Aksa’dan elini çek, koalisyonu bozarız” diyor.

İsrail hükümeti açıkçası zor durumda.
Aksa için saldırgan ırkçılar var, hükümete baskı yapıyorlar.
Muhalefette Aksa’ya saldırı için aşırı grupları destekleyen Netanyahu var.
İsrail hükümeti Netanyahu ve aşırı sağcıları görmezden gelse, karşısında Filistinli hükümet ortaklarını buluyor.
Ya Aksa’ya saldırıya izin verecekler ya da hükümeti bırakacaklar.
Kaldı ki Hamas ve İslami Cihat, Gazze’den her an roketli misilleme denemeleriyle İsrail’e meydan okuyor.
Böyle bir ortamda İsrail hükümeti için en son seçenek, Gazze’ye saldırmak olacak.

İşin uluslararası boyutuna gelince.
İsrail hükümetinin karşısında Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da var.
Türkiye ile Doğu Akdeniz’de karşılıklı bir işbirliği arayışı söz konusu.
Bu iki taraf için de kazan-kazan ortaklığı demek.
Adımlar atılmış, süreç devam ediyor.
İsrail hükümeti Aksa’ya saldırılara devam ederse, Türkiye’yi karşısında bulacak.
Üstelik Erdoğan’ın bir çağrısı hem Filistin içindeki dinamiklere hem de Ürdün gibi bölgesel aktörlere anında etki yapabiliyor.
İsrail dün bunu çok açık şekilde bir kez daha tecrübe etti.
Erdoğan’ın batı dünyasının dikkatini de Kudüs’e çekme potansiyelinin olduğunu da İsrail yönetimi iyi biliyor.
Erdoğan’ın diplomatik girişimleri İsrail gazetelerinin tamamında en üst sıralarda yer buldu.

İsrail ile ilişki kurmak, Türkiye için Filistin davasını satmak anlamına asla gelmez, bu dün bir kez daha teyit edildi.
Şayet şu an devam eden bir Türkiye-İsrail ilişki süreci olmasaydı ve Filistin yine karışmış olsaydı, Türkiye ve Erdoğan yine aynısını yapacaktı.
İsrail’le görüşürken yaptığı gibi.

İsrail Cumhurbaşkanı Ankara’ya geleceğim, dedi ve geldi.
Uçağını da barış mesajlarıyla süsleyip geldi.
Erdoğan onu karşıladığı ve ağırladı.
Peki ne demişti, Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’a?
“Mescid-i Aksa’yı Ramazan ayında rahat bırakın” demişti.
Her fırsatta da bunu vurguladı.
Önce Kudüs ve Mescid-i Aksa dedi sonra İsrail’le olası ilişkilere değindi.
İbrahim Kalın da Kudüs’e gittiğinde aynısı olmuştu, önce Mescid-i Aksa’yı sonra Filistin Devlet Başkanını ziyaret etmiş en son olarak İsraillilerle görüşmüştü.

Türkiye’nin tavrı net.
İsrail ile görüşülür mü, elbette görüşülür.
Ama görüşülüyor, diye İsrail’in saldırılarına sessiz kalınamaz.

Türkiye dış politikada çatıştığı ülkelerle bile diyalog halinde.

Tıpkı Rusya ile olduğu gibi.
Yıllardır görüşüyoruz Rusya ile.
Yıllardır Suriye’de burnumuzun dibine saldırıyor Rusya.
Bugün o Rusya, dünyadan izole edilme noktasında.
Ve tek geçerli muhatabı var, o da Türkiye.

Tıpkı ABD ile olduğu gibi.
PKK-FETÖ ve yaptırımlar.
Ne oldu peki?
Şimdi o Amerika, Türkiye’ye yönelik yaptırımlar kalksın diye kendi kongresine baskı yapıyor.

Türkiye Filistin için yaptıklarını, yapacaklarını başka aktörlerin baskısıyla yapmadı, yapmaz.
İsrail ile görüşürken de başka aktörlerin provokasyonuna müsamaha göstermez.
Türkiye’nin dış politikasına Türkiye dışı hiç kimse yön veremez.
Dün Rusya bugün Amerika, Birleşik Arap Emirlikleri veya İsrail.
Zaman Türkiye’yi haklı çıkarıyor ve biz buna “Türkiye’nin bağımsız dış politikası” diyoruz.

YORUMLAR 2
  • Yunus 2 yıl önce Şikayet Et
    Cok guzel olmuş.
    Cevapla
  • dsr 2 yıl önce Şikayet Et
    harika olmuş.
    Cevapla