Yaşar İliksiz
Yaşar İliksiz
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

2 Temmuz'un en kusursuz resmi

GİRİŞ 02.07.2008 GÜNCELLEME 02.07.2008 YAZARLAR

Fakat insan kalbi taşıyan her dünya sakininin duyunca yüreğini yakan o menfur olay yaşandığı günden beri "madımak bittimola / yolları tuttumola" diyemez, "madımağın alları tutsa da yolları" "dönüp bir bakamaz" olduk...

"kendinden olmayan kendini yakan" ruhun hortladığı o gün, yanan ateş, en az düştüğü yer kadar beni de yaktı. Herkes kendi acısının ateşiyle yanarken ben herkesin acısını birden hissediyordum ruhumda. O faciadan bir hafta sonra gittiğim mekanda doğan mısralar o acının ürünüydü.

'yanık türküler çıkar sivas topraklarından' diyen ünlü ozanın mısrasıyla birlikte sunduğum "2 temmuz" şiirini okuyanlar neden 'en kusursuz intihar tepesinden çekilir o resim?' diye soruyorlar...

Çünkü,

"hangi dilden mirastı bu kanlı dua
hangi çağdan firariydi bu ayin
kanla yıkanmış kenti 
külle tütsüleyen ferman kimindi

ne veysel'in gözyaşı
ne sivasi'nin dua'sı
yetti söndürmeye ateşi
yandılar oysa daha hamdılar

ortada yakan yoktu
ama herkes yanıyordu
en kusursuz
intihar tepesinden çekilirdi
2 temmuz'un resmi..."

mısraları intihar tepesinde, iki mezar taşının arasından Madımak Oteli'nin yangın sonrası simsiyah "mezalim anıtına" bakarken doğmuştu.  Ünlü bir ziyaret yeridir o tepe. Tekke Tepesi diye de bilinir. Hz. Muhammed'in sancaktarı Abdulvahabi Gazi'nin türbesi oradadır.  "Eski Sivas şehri" tümüyle ayaklarınızın altındadır. Yalnız tekke ziyareti için gitmez Sivaslılar o tepeye. Genç sevgililerin başbaşa kalabilmek, birer bardak çay içebilmek için de tırmandığı bir mekandır. Mutsuz aşıklar ise hayatlarına son vermek için bu  mekanı seçtiklerinden adı halk arasında 'intihar tepesi' olmuştur...

2 Temmuz'u anlamak isteyenler vakaya kesinlikle oradan bakmak zorundalar. Çünkü ancak o zaman hem yakanın, hem yakılanın yandığını görme şansları var. Üstelik yanması için insanları kömür gibi ateşe doğru küreklerken, üstlerine benzin döküp yakmaları için kibrit tutuşturanları görme imkanı bulurlar....  

Görülecek o kadar çok şey var ki... Yapboz parçalarının tamamını birleştirmek ancak o "makamda" mümkün.

Göremeyenler neler yapıyorlar? "Sivas'ı bırak Bağbağlar'a bak" diyorlar örneğin. Ya da  "sadece otelde yananlar anılmalı, diğer ölüler anılmamalı" diyorlar. Otel dışında vurulan "çocukları" mazlum görmüyorlar yani...  

Birleştirilemeyen o kadar çok ayrıntı var ki... Madımak katliamının tezgahı nerede imal edildi? Bunu görmek şart. "Sivaslılar" o tezgahta nasıl insan katledileceğini göstermek talihsizliğini yaşadılar.  Yanan da yakılan da bizdik. Önce bunu fark edelim; biz bizi katlettik, artık kabullenelim...  Bu tezgahın hangi ellerin imalatı olduğunu ancak "biz" ele ele vererek çözebiliriz.

Yalvarıyorum; kendilerini iki farklı taraf olarak görenler, hiç değilse ortak paydalarda 'bir' olmak erdeminden kaçmasın. 'Bir' olamazsak, nasıl iri olacağız, nasıl dirileceğiz? Her iki taraf da birbirini 'insanlık dışı mahluk' gibi görmekten vazgeçsin artık. Bir kesim kendilerini kimin neden ve nasıl ateşin ortasına attığını ve feryadına kulak asmadığımı sorgulasın ve bulsun. Diğer kesim de ellerine kimin ateşi tutuşturduğunu hatırlasın ve açığa çıkartsın. Her iki tarafın bulduğu "zanlılar"  yüzleştirilsin. Bakın ortaya ne çıkacak?

15 yıl geçti. Hâlâ gözyaşlarımızla söndüremedik o ateşi. Acımızı dindirmek zorundayız çünkü yaşam devam ediyor ve bu gerlilimin kimseye hayır getireceği yok.  Birbirimizi aşağılamayı bırakalım artık. O faciada can veren merhum Ozan Muhlis Akarsu'nun şu mısralarına bir kez daha kulak verelim ve "ah edip ağlamak" yerine bir seher vakti birlikte yollara düşerek, yeniden türkülerimizi dillerden dillere söylenir hale getirelim:

"Ah edip ağlama zülfü siyahım / N'olur gözyaşını sil de gidelim / Gönül vurgunuyum yaram çok derin / N'olur gözyaşını sil de gidelim... ...Bir seher vaktinde düşsek yollara / Türkümüz söylenir dilden dillere / Ancak kavuşuruz bizim ellere / N'olur gözyaşını sil de gidelim"

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL