"Kardeşim Allah aşkına dillendirmeyin ortaya atılan ne idüğü belirsiz her iddiayı" diyecek olsanız cevap hazır: Ne yapalım, dillendiriliyor!

Sessiz kalıp ortalığa savrulan birbirinden alakasız ama birbirine geçmiş iddialar arasında gerçeği karıştırmamaya çalışabilirsiniz ama ne mümkün! Hallaç işin ehli!

Tecrübelerimizle biliyoruz ki yorgancı da hallaç kadar mahir ve malzemenin hakkını verir! Yani bu gidişle yakında yeni bir yorgan sahibi olmanın sevincini yaşayabiliriz!

Her ne kadar yüklüğümüz yorgan doluysa da üstü örtülmesi gereken o kadar çok döşek sahibiyiz ki yeni yorgan, olaya bu açıdan bakanlar için acil ihtiyaç! Peki bu kadar çok döşek nereden çıktı? Malum yanıt: Ne yapalım dikiliyor!

Sizi bilmem ama ben bu alışılageldik savunmaya verilecek çok anlamlı bir yanıt buldum. Üstelik bu kez alışılmışın dışında yazıyı çok uzatmadan, kısa kesip, o yanıtı çarıklı erkanımızın Türk mizah alemine kazandırdığı fıkramsı olayla verip, sözü noktalayacağım. 

Vakayı sizlere Dr. Mustafa Duman'ın Geleneksel Türk Yorgancılık Sanatı adlı eserinden aktarıyorum:

Trabzon Maçka'da 1940'lı yıllarda yaşlı bir kadın, bir gün çok sayıda çocuk sahibi olan bir kadına, 'bakamadığı halde, neden bu kadar çok çocuk yaptığını' sorar. Kadının savunması, 'ne yapayım oluyi' olur.  Bu savuma üzerine yaşlı kadın aynen şöyle der: Kocanla yorganın altına girme de bakalım yine oluyi mi?'

yasar.iliksiz@haber7.com