O, Yaratıcının yanında sizi bekliyor!
Bırakın zamanında bir gün onların da öleceğini düşünmeyi; "an gelip" intikam almanın tadını çıkarttığınız hasımlarınız bir bir öldüğünde dahi, bir gün sizin de öleceğiniz gelmiyor artık aklınıza.
Kinden kararmış gözleriniz, paslanmış yüreklerinizin aynası olabilir dikkat ediniz..
"Tüm hesapların üstünde bir hesap olduğunu unutarak, sadece sizin hesaplarınızın gerçekleşebilmesi için hasmınıza karşı elinizden geleni yapmak size ızdırap veriyor mu" diye sormama gerek yok. Çünkü, görülüyor ki öldü diye zil takıp oynamak bile geçiyor içinizden ve hatta belki oynuyorsunuz bile.
İyi de, kendisinden olmayanlardan nefret etme konusunda hasımlarınızın sizden bir farkı yoktu ki! Hem onların bir kısmı zahiren de olsa sizden çok daha yardımseverdi ve milyonlarca insanın hayır duasını alarak gitti. Oysa yaratılanı Yaratan'dan ötürü sevmek sizin farkınız değil miydi? Neden yaratılanları siz ondan daha fazla sevemediniz?
Yaptıklarınızın meşru ve mübah olduğuna sizi inanacak fetvayı hangi alimden aldınız, bilmiyorum. Ama daha acımasız fetvalar veren, verecek olan isimler olduğunu da biliyorum. Belli ki siz onlardan aldığınız fetvalara bel bağlayıp, amacınıza giden yolda ya "zulüm de bir araçtır" diyecek kadar kadar 'davanızı' putlaştırmışsınız ya da "kurunun yanında yaş da yanar" diyecek kadar eylemlerinizi aklileştirmişsiniz! Belli ki eylemine dayanak gösterecek bir fetva bulmuş, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi olduğuna inanan hükümdarlar kadar rahat yüreğiniz. Peki, onların kendini kurtardığına dair bir deliliniz var mı?
Şu an; kimin ne kazanıp, kimin ne kaybettiğini, dolayısı ile kimin zil takıp oynamayı hak ettiğini sadece Allah biliyor.
Kalbini yarıp bakamadığınız, Umreye dahi gitmiş bir hasım var karşınızda. Şimdi hasmınız Yaratıcının kendisini layık göreceği yere gitmeye hazırlanırken, sizin de ölmenizi bekliyor. Çünkü alacağı var sizden, bir kul olarak. Ve yeri, Cennet de cehennem de olsa Allah, onun hakkını sizden almasına engel olmayacak!
Ki size göre zahiren hasmınızın münafık olduğunu gösteren "delillerin" doğru olduğunu kabul edip onu kafir saysak dahi Allah onun sizden hakkını almasına engel olmayacak ki!
Olmayacak çünkü sizi kul hakkı yemememiz konusunda sık sık uyarmıştı.
Olmayacak çünkü bu bizzat O'nun vaadi.
Siz, "bir kulu kendisini diğerinden daha çok sevdi" ya da "O bir kulunu diğerinden daha çok sevdi" diye kendi vaadine ters karar verecek bir Tanrı'ya inanmıyorsunuz değil mi?
O, size verdiği tek görevin kendisinden habersiz olanlara O'nu hatırlatmanız, sevdirmeniz ve adaletsizliğe uğrayanları gördüğünüzde onlara kol kanat gerip, zalimlere karşı onları korumanızı istemişti. Siz ne yaptınız, hasmınız sizi ve diğerlerini zalim ilan edip, zulüm olarak gördüğü uygulamalarınızdan birilerini kurtarmaya çalışırken,'bırak kurtarma' dediniz ve ona koşan "mazlumları" kandırmakla suçlandınız. Sonra da o mazlumları kurtarmak adına en az hasmınız kadar zalimleştiniz! Kim ne kazandı?
Eğer siz zalim değilseniz ve ondan daha çok sevgi ve şefkat sahibi iseniz, onun mazlum gördükleri neden sizin değil de onun kollarına koşmayı tercih etti? İşin bu yönünü hiç düşündünüz mü?
Siz, maselef, 'anladık, iman ettik' dediğiniz pek çok konu konu gibi, bu o konuları da dünyanın renklerine aldanıp sorgulamaktan geri kaldınız.
Hatta daha da ileri gittiniz ve Allah'ın "herkesi layık olduğu gibi yaşatacağı" ilkesini hiçe sayıp, O'nun adına, layık olmamalarına rağmen insanlara "sizin istediğiniz yaşam normlarını getirmeyi" reva gördünüz!
Halbuki mezarlıklara baksanız bunu sizden önce yapmayı deneyip, avucunu yalamakla yetinen milyarca insanın yattığını görebilirsiniz.. Onlar zalimlerden daha zayıf, güçsüz ya da haksız ve yanlış inandıkları için değil, kurtarmak istedikleri, getirmeyi vaad ettiklerine layık olmadığı için başarısız oldular.
Akledebilseniz, dün sizin başınıza onları bela kılan Allah'ın, yaptıkları zulümlerden dolayı bugün sizi onların başına bela kıldığını fark edebilirsiniz. Ki bu sayede gün gelip sizin de başınıza bir bela musallat olacağını kavrayabilirsiniz...
Fakat 'hele şu işi de bir bitireyim de...' putu yok mu! O putu elinizden yere bırakmaya razı olmadığınız sürece bunu anlayacak zamana hiç sahip olamayacaksınız...
Boşuna ümitlenmeyin, sizi eleştirdiğim için ahrette benden zırnık alamazsınız. Çünkü ben emre uyarak sizi yalnız uyarmakla yetiniyorum. "Misyonunuz gönülleri feth etmektir, gerisi bir kuru cihan kavgasıdır" diyorum. Düşünmeye razı olup, olmamak size kalmış.
İster "Allah'ın iradesine boyun eğip onun emirlerine uyan kul olup kadere ve kazaya inanarak, sadece Allah'ın yasaları çerçevesinde çalışmakla" yetinir, ister "nefsinize kul olarak Allah'ın halifesi olduğunan inanmanın gururuyla "elime fırsat geçmişken Allah düşmanlarının canlarına okurum" naraları atarsınız.
İlle de savaşacaksasınız, bari, ilkel diye nitelediğiniz Afrika kabilelerinden daha uygarca savaşın. Kara kıtadan zincirlenip, Amerika kıtasına insanlığı elinden alınarak götürülmüş Mandigha Savaşı Kunta Kinte'nin kabilesinin nasıl savaştığı kulaklarınıza küpe olsun.
Alex Haley'in ölümsüz edebiyat kahramanı, "Benim kabilem düşmana hep Hilal şeklinde saldırırdı. Çünkü teslim olmayı istemeyen düşmanlarımız kaçsın isterdik. Amacımız onları yok etmek değil kendimizi korumak ve onları bize zarar veren saldırılarından vazgeçirmekti..." diyordu...
İşte sizi düşmanlarınızla aynı yerde buluşturan ve Afrika kabilelerinden daha ilkel kılan, masumiyeti elden kaçırdığınız nokta tam da burası. Hilalin açık ucunu da kapatarak ulaşmaya çalışıyorsunuz müstakbel zaferinize(!). Düşmanlarınızı yok olmaya ya da boyun eğmeye zorlayarak! Yani tıpkı onların size daha önce saldırdığı zihniyetle... Evet dün mazlumdunuz ama bugün...
Ve yemin ederim ki Allah nazarında kimin hangi amaç için mücadele ettiği o kadar da önemli değil. Önemli olan herkesin inandığı amaca hangi yöntemlerle ulaşmaya çalıştığı!
Şimdi bir kez daha düşünün bakalım: Orada, Yaratıcı'nın yanında sizi bekleyen hasmınızın sizden alacağı kul hakkı varsa, sizi kim kurtaracak?
Yaşar İliksiz - Haber 7yasar.iliksiz@haber7.com
-
Aziz Tekin 16 yıl önce Şikayet EtHz.İbrahim(a.). Hz.İbrahim(a.s) bu durumda ne derse,onu derim.. Benim kalbime gelen onun Kur'an'da geçen bir sözü var.. "İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: "Biz hem sizden hem de Allah'ın berisinde neye kulluk ediyorsanız ondan uzağız. Biz sizi tanımıyoruz. Bir tek Allah'a inanmanıza kadar bizimle sizin aranızda ebedi düşmanlık ve hınç baş göstermiştir." mümtehine s. yazar vede müslümanlar birde bu mihenge vursun yazılarını?!...Beğen
-
muhalif61 16 yıl önce Şikayet EtTebrikler Yaşar Bey, bu yazıyı da okumasaydım üzüntümden kahrolacaktım.... Yaşar Bey' i kutluyorum. Az aşağıda "helal etmezükkk" naraları yükselirken, insanlar kinden dişlerini sıkarcasına intikam türküleri söylerken böyle akli selim, böyle üsluplu ve böyle erdemli bir yazı geldi önüme ve binlerce hamd ettim. çünkü gerçekten az aşağıdaki durum beni ürküttü. bize neler olmuş böyle? Böyle mi konuşurduk biz ölmüşlerin ardından? Böyle mi kinliydik biz? Lütfen biraz daha Peygamber ahlakından okumaları lazım. Sizi tebrik ederim kardaş, yüreğine sağlık, çünkü benim yüreğimi soğuttun.Beğen
-
Mehlika Aydın 16 yıl önce Şikayet Ettebrik ediyorum.... Bu sütunlarda okuyup yorum yazdğım ikinci yazar oldunuz. Çok beğendim. Allah razı olsun. Gerçek bir mümin tavrı budur. Ama maalesef inançlı olduklarını söyleyen bazı zavallılar beni dehşete düşürmüş durumdalar. Ölmüş kimselerin ardından konuşmak, helal etmiyorum demek, kötü konuşmak bizim kültürümüzün değil ebu cehil kültürünün yansımalarıdır.Yaşar Beyciğim lütfen bu çizginizden şaşmayın. çünkü sapkın düşünceler şaha kalkmış durumda. Aman kardeşim aman... Allah yardımcınız olsun çünkü cahile söz anlatmak...Beğen
-
Zemberek 16 yıl önce Şikayet EtMadalyonun diğer yüzü. Önemli olan ne yapıldığı değil ne niyetle yapıldığıdır. Ruhunu teslim ederken yanında bulunmadığınız birisi için müslüman değildi diyemezsiniz şüphesiz ancak, insan nasıl yaşamış ise öyle ölür diye bilinir. Bu yaşantının neresinde bir mümin(e)'ye ait iz görülebilmiş ki... Öte yandan çok haklısınız Yüce Yaradan sadece kul hakkını affetmeyeceğini bildirmiş ve bir mümine kul hakkı yakışmaz, hele de bir gayrimümine ait bir hak hiç mi hiç yakışmaz. Bu arda bahsettiğiniz "o"'nun nerde beklediğini nerden bildinizBeğen
-
Metin Yazar 16 yıl önce Şikayet EtUmre,Mevlana,odun vs vs vs.. Zahiren Mevlevi meşrebli yazarımız, Mevlana'nın "Ne olursan ol gel" sözünü hayatının merkezine yerleştirmiş. Mevlana o sözü söylemiş mi söylememiş mi bilmiyorum eğer söylediyse,bu sözü "gel ama geldiğin günkü gibi kalma,yontul,insan ol,adam ol,münafıklık yapma" anlamında söylemiştir.Adam odunsa,odunluğundan bir kıymık bile ödün vermiyorsa bin kere Mevlana'nın dergahına gitse de odundur.Ha Mevlevi dergahındaki odun ha Umredeki odun..Ne farkeder ki?Beğen