Oyun
Sadık bir tefrika okuru olarak seziyorum ki "Ergenekon tefrikası"nda altına "son" yazılacak bölüm, artık yaklaştı.
Müsabakanın en çekişmeli ve seyirciyi en keyiflendiren kısmı sergilenmeye başladı çünkü. Herkes, tuttuğu pehlivanın her an oyunu kendi leyhine çevirebileceğine inanarak ayağa kalktı... Bir süre sonra pehlivanlardan biri diğerini bastıracak, kafa kollar, künde, kazık çakma ve merdanelerle iyice hırpaladıktan sonra ya "pes" dedirtecek, ya da iki omzunu yere yapıştıracak... Sonra cazgır gelecek onları birbiriyle kucaklaştıracak...
Tabi ki her tefrikanın akabinde olduğu gibi yenilen pehlivan güreşe doymayacak, yenen pehlivan artık sırtım yere gelmez havasına girecek ya da yeni yetme bir civan meydana çıkarak herkese meydan okuyacak ve yeni bir tefrika yazılmaya başlanacak o ayrı.
Lakin "Selahattin Duman" kokulular kadar heyecan verici olsa da onlar kadar "acaba sonunda kim kazanacak" diye galibi merak edilerek, "kahve höpürderek" huzur içinde okunan bir tefrika değil "Ergenekon".
Aslında şu an "Çüş! Oha! Yuh!" diyerek sinirleri ayağa fırlayan herkes kendi çapında haklı. "Pehlivan tefrikasına" indirgemek "Engenekon"a yapılan en büyük haksızlık olabilir.
Aslında "Ergenekon"'u mükemmel grafik animasyonlarla desteklenmiş bir "savaş oyunu" olarak" tarif etmek en doğrusu. Öyle mükemmel tasarlanmış ki gerçek mermi ve bombalarla oynanıyor. Ve işin kötüsü hasbel kadar seyretmeye başladı iseniz siz de oyuncular arasında yer alıyorsunuz. Ekrandan dışarı fırlayacak bir bomba veya mermi sizi de yaralayıp, öldürebiliyor çünkü. Ya da yazılımın üç boyutluğu sayesinde taraflardan biri ekran dışına çıkıp, sizi de "yafta"layabiliyor ya da "yaftalatabiliyor"...
Böyle bir oyuna artık oyun denilip, denilemeyeceği de felsefik bir tartışma konusu ama uyanık bilim kurgu yazarları kendilerine ne büyük iyilik ettiğimi fark etseler fena olmaz....
Madem ki bu oyuna seyirciler de dahil ve madem ki oyunu seyredene bile huzur haram; bari "kafası karışıklar" ve "taraflara" bir iyilik yapayım ve kafamdaki soruları onlarla paylaşayım:
Herkesin "belge"ye kilitlendiği şu günlerde, "savaş" neden "tek cephe"ye indirgenmiş gibi gösteriliyor?
Başından beri "çok cepheli" olduğu aşikar "savaşta" kaç "cehpe" olduğunu tam olarak saptayabildiniz mi?
"Ana cephe" gibi gösterilen "cephe" gerçekten "ana cephe" mi?
"Ana cephede" birbiriyle "savaşıyor" gösterilenler gerçekte "aynı safta" olup, düşmanlarınca ya da kendilerince bize birbiriyle savaşıyormuş gibi gösteriliyor olabilir mi?
"Diğer cepheler" neden "gözden ırak" tutuluyor? O cephelerdeki çatışmalarda "süngü savaşlarına" geçildiğinin farkında olan kaç kişi var?
Bu sorulara cevap bulmak tabi ki korku ve endişelerinizi gidermeyecek ama en azından "programcının" mantığını kavratabilecektir...
Doğal olarak en okkalı soruyu en son soruyorum: "Ana cephede" "savaşanlar", "diğer cepheler"deki "muharebelerin" sonuçlarını mı bekliyor?
Eğer son sorunun cevabı "öyle" ise, yandığımızın resmidir çünkü oyunu kurgulayan ya henüz bir "son" bile tasarlamamış ya da "yazılım açığı" nedeniyle "son"u değişebilecek bir oyunun içindeyiz demektir...
Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com
-
salih güngör 16 yıl önce Şikayet Et:). Basligi görünce sinemaya "sarmis" yazarin The Game filminden bahsettigini sandim.Malum,gecen yazi testere filmiyle ilgiliydi.Yukarida ki yazisiyla benim yazdiklarimin arasinda ne alaka var derseniz the Game in yönetmeni David Fincher ile,ergenekonun yönetmeni arasinda aslinda hicbir fark yok:) Ikisinin de senaryosunun sonunu tahmin etmek imkansiz.Beğen
-
Aziz Tekin 16 yıl önce Şikayet Etarka plan. bu oyunda arka planı kim biliyor ki.. şimdiye kadar figüranlara bu oyunu oynatan,bundan sonra ne için oynatıyor bunu biliyorsa yazar uluslarası gazeticilik ödülünü alır.. Yazının devamını merakla bekliyorum..Beğen
-
necdet kızılırmak 16 yıl önce Şikayet Et"son" yazılacak bölüm, artık yaklaştı.. Ne sonundan bahsediyor, dalgalar bile durmadan iddianameler yazılmadan, herhalde 15-20 senede son ancak yazılır.Beğen