Mahkemeyi bırak, hakime bak!
İki mahalle baskısı arasında kalan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Allah yardımcısı olsun. Vereceği kararla ilgili bir sıkıntısı olduğunu sanmıyorum. Ama herkesin onun kararına saygı duyarak susması gerektiği şu günlerde çıkartılan gürültü ve patırtı eminim asabını bozuyordur. Hani makamı uygun olsa adamcağız tüm centilmen karakterine rağmen kafayı Köşk'ten uzatıp "bi susun kardeşim, bi susun yahu!" diye bağıracak ama makam elvermiyor!
Profesyonel, kaşarlaşmış, hem siyaseti savaş gibi gören hem de hacıyatmaz mantığıyla 'savaş kaybedilmez muharebe kaybedilir' diyerek sürekli saman altından su yürütenlerin mahallesinden gelen baskı ilk bakışta artık önemsiz gibi görünse de hâlâ çok can sıkıcı. Çünkü hâlâ 'tek bir ağızdan çıkan söz'; milletin muhalefet adına ümit bağladığı iki partinin onca milletvekiline, dün gönül rahatlığıyla el kaldırdığına bu gün 'kem küm' dedirtecek kadar nüfuzlu! Ya da başka bir açıdan bakarsanız bir mahallenin demokrasi anlayışı hala 'son kale edebiyatı' ile yukarıdan gelecek emre uymakla sınırlı maalesef! (Bir diğer mahallede ise yıllar önce ulul emir denilerek bazı hayati sorunlar bu şekilde tehir edilmişti, bugün o sorunların çözümü hâlâ sabır bekliyor!)
Öte yandan dün
Şahsen her iki mahalle sakinlerinin demokrasiyi çok da iplediğine inanmıyorum! 'Askerlerin sivil mahkemede yargılanması' dışında yasa tasarısı hakkında bilgileri olduğundan bile şüpheliyim. Şu yazıyı okuyanlar arasında yasa maddesinin tek satırını okumadan, sağda solda ahkam kesen yüzlerce yorum yapmış insan sayısı o kadar çoktur ki! Neylersiniz, çoğunluk sizi desteklediği sürece yerlere göklere sığdırılamayan demokrasi işte böyle bir şey! Hukuk gibi uzmanlık gerektiren bir konuda bile herkes hukukçu olabilir günü geldiğinde!
Demokrasiyi önemseyen mahalleler ise her zaman olduğu kaygısız. Onlara göre olağan kayıkçı kavgalarından biri yaşanıyor ve pazarlık sonucu zaten bellidir!
Öte yanda, 'hayatın' kanayan gerçekleri. 2 Temmuz mesela. Hâlâ birileri orada birilerinin yakıldığını itiraf edemeyecek kadar 'mahalle baskısı' altında!
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'un damardan açıklaması dikkatimi çekti: "Bu katliamları tarihsel olay olmaktan çıkarıp Yezitlerin gerçek yüzünü görmek gerekiyor"...
Turnayı gözünden vurmuş Kurtulmuş. Düşündüm de "Yezit" belki de Türkiye'de tüm kesimlerin üzerinde uzlaşabileceği henüz içi boşaltılamamış kavramlarından biri olabilir. Gördüğü hemen her zulmü "Mervan'ın elinde parçalanmak" olarak yorumlayan kültürü iyi irdelemekte yarar var.
Aslında dün Cem TV'deki genç müzik grubunu dinlerden, "tevekkeltü taalallah ya da her hangi bir Pir Sultan türküsü" söylenirken içindeki devrimciyi duymayacak kadar sağırlaşmış insan artık sistemin adamı olmuştur" temalı bir yazı yazmak geçmişti içimden.
Ama "Muhafazakârlaşma, sadece sağ kesim için bir problem değildir. Bugün en ciddi muhafazakârlaşmayı kendini korku tüneline kapatmış sol yaşıyor. Aynı durum, yönetsel tecrübe yaşayan mütedeyyin kesimin de açmazı... Siyasete ve paraya hâkim olup onu yönetmeye başlayanların ister istemez yaşayacağı bir daralmadır bu... İşte muhalefet etmenin hayati anlamı da buradan neşet eder... Muhalefet, korkular üzerine kurulu bu daralmayı, eleştirmek ve uzaklaştırmak konusunda hepimize yardımcı olacak gücün adıdır..." diyen Sibel Eraslan söylemek istediğim her şeyi ilmi siyaset ile öyle güzel özetlemişti ki bugünkü yazısında bana onu alkışlamak kaldı.
Sibel Abla 'adam gibi' solcu arıyor! Nuray abla dikkat sivilleşmiyoruz savruluyoruz uyarısı yapıyor. "Bu işte bir bit yeniği var" diyen anarşist hislerini bastıramadığını itiraf eden Hakan kardeş, söylem ve üslup rahatsızlığını dile getirmeden edemiyor! Umur abi her zaman olduğu gibi neşteri yaranın tam kanayan noktasına vurmuş ama kaç kişinin umurunda!
Benim umurumda olduğu kesin. Bıktım çünkü önüne gelenin beni yargılamasından!
Beni yargılayacak hakimin doğru karar verebilmesi için önce dünya tarihi, sonra dinler tarihi, sonra mezhepler tarihi, sonra felsefe ve sosyoloji, sonra ekonomi, sonra medya tarihi okumuş olması gerekiyor. Beni yargılayacak hakim hayatında Kuran'ı Kerim açmamışsa, Kapital'in yanından geçmemişse, Siyer okumamışsa, sokak kanunu nedir bilmiyorsa, Ehl-i Beyt'i siyasi bir fıkra olarak görmekle yetiniyorsa, Orta Asya tarihinden haberi yoksa, Osmanlı Tarihini sadece öğünmek için okumuşsa vereceği karar ne kadar adil olabilir ki!
İslamcılık ile Müslümanlığı özdeşleştirecek kadar kafaları karışmış bazı müminler "İslamiyet size devlet yönetim sistemi değil hukuk sistemi getirmiştir. Hukuk sisteminin işleyebilmesi için de iktidarda olması şart değildir. Bana sorarsanız İslamiyet’in öngördüğü sistem devletsiz yönetim modelidir" dediğimde iyice çileden çıkacaklar!
Gariptir, aslında bu söylemin onları değil mevcut sistemin bekçilerini çileden çıkartması gerekiyor. Çünkü bana göre her inanç mensubunu aynı ceza yasası ile yargılamak, insanların ahlak ve namus algılarını 'tek tip'leştirerek adeta 'cezasız suçlular' toplumu oluşturmaktır.
Bana sorarsanız ne kadar çok mahkeme o kadar sağlıklı adalet! Bıraksınlar herkes yargılanacağı mahkemeyi kendi seçsin. Herkes kendi inancının hukuk sisteminin uygulandığı mahkemede yargılansın. Bakalım o zaman bana şimdi söven kaç İslamcı pehlivan kendi istediği mahkemede yargılanmayı göze alabilecek!
Ben uymayı taahhüt ettiğim toplumsal sözleşmeler kapsamında istenilen her mahkemede yargılanmaya hazırım. Çünkü her gece, önce, en büyük mahkemenin provasını yaparak uyuyorum. Nazarımda hiç bir mahkemenin tanım ve niteliği önemli değil. Önemli olan orada görev yapan hakimin namuslu ve ahlaklı olması.
Mahkeme değil hakim diyorum dikkat edin. Yasayı kılıfına uyduran hakimlerce yargılandıktan sonra hangi mahkemede yargılandığının ne önemi var!
Şeriat Mahkemesi'nde kendisini yargılayan kadıya hukuk dersi veren Pir Sultan Abdal gibi "Kalsın benim davam mahşere kalsın!" diye ilmeği boynunda gezen mazlumlar sürüsü ile yürümez çünkü iktidar dediğin!
Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com
-
Mimiga 16 yıl önce Şikayet EtGenelde öyle yapıyor zaten. O yüzden söyleyecek bir şey bulamayıp tırnaklarımızı kemirerek "imansız" diyoruz ya. Olsun.. Bir şey demiş oluyoruz ya..Beğen
-
ertugrul özdurak 16 yıl önce Şikayet EtBAŞKA NEDENİLEBİLİRKİ. Yaşar bey öylr bir yazı yazıyosunuz ki bize söyleyecek yorum yhapacak yer kalmıyo.Yazının son kısmı bambaşkaydı hani o herkesi,herşeyi,her kurumu eleştirenlere verdiğiniz cevaop eğer anlarlarsa tokat gibi bi cevap olmuş.Durun Kardeşim bi haddinizi bilinBeğen