Carpe kaos!
Haşmet Babaoğlu, iki gündür 'anı yaşamak' felsefesine dair görüşleriyle mest etti beni. Her iki yazının da tadı dimağımda hâlâ. Anı yaşayabilen insan olma ayrıcalığını hissetmenin hazzı da cabası...
Türkiye'de 'anı yaşama' felsefesinin koyu ve iflah olmaz savunucularından olarak, birer kurabiye tadındaki yazıları çay eşliğinde uzun uzun çiğneyip, her cümleyi bir güne tekabül eden uzunlukta 'tükettim'.
Babaoğlu, son derece net, somut ve basit anlatmış meramını. Anlayana tabi! Gerçi, 'anladım diyenlerin içinde' dahi kaç kişinin anladığını test etmeye kalksak, inanın sonuçlar komedi malzemesi olarak dolaşacaktır ortalıkta,
Lakin yadırgamamak lazım oranın azlığını. Bu şartlarda bu kadar.
Oranı artırmak ve o mutluluğu daha çok insana tattırmak için Haşmet Ağabeyin önerdiği reçetenin, 'son tahlilde' pratiğe geçirilmesi mümkün değil.
Keşke o kadar kolay olsa.... Keşke, sürekli geçmişe veya geleceğe odaklı düşünmekten kurtulabilse yurdum insanı.
Ama zor. Çünkü;
Ekonomik, sosyal ve siyasi nedenlerle Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde doğmuş insanların şimdi zamanda yaşamak isteyecekleri "mutlu an" bulma şansı yok. Yoksulluk yüzünden geceler kısa olduğu için sevişmeler bile hâlâ dörtnala! Yani, bu "an"da yaşadıklarımızı yok saymamamız halinde mutluluk haram! Ama tam tersini istiyor bizden Haşmet Ağabey!
Ancak gelecek ümidi verirseniz aşabilirsiniz bu hali ve anlık tadımlar önem kazanır. Ama iyiyi görmeye kodlanmamış, bataklıktaki gülün sevincini yaşamak yerine, gül bahçesinin ortasındaki dışkıdan şikayet etmeye koşullanmış beyinlerle bunu başarmak daha da zor!
O zaman çare uyuştucu: Yani geçmişle avutmak.
Geçmiş olarak sunulan olgu ise, genel olarak gelecekten ümidi olmayanların yücelttikleri koca yalanlardan ibaret! Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Uyuşturucu diye sığınılan geçmişin es kaza gerçek yüzü algılandığında, uyarıcı vazifesi görerek, yaşanan ızdırabı katlıyor...
O yüzden geçmişi araştıranlar değil, geçmişi uyduranlar rağbet görüyor, 'carpe diem' arayanların nazarında...
Bana göre Carpe diem felsefesini 'sapkın algılama'nın asıl çıkış noktası da burası...
Acı çeken insanlar, anı yaşayamaz, ancak 'andan kaçış' hali yaşayabilirler sanal olarak...
Geleceği güzelleştirmeden anı, anı güzelleştirmeden geçmişi kurtaramazsınız. Ve geçmişi kurtaramadığınız sürece de mahkumsunuz 'carpe kaos' yaşamaya...
Ve Haşmet Ağabey el uzatıyor onların sanal mutluluklarına... Bence biraz haksızlık ediyor...
Bırakalım 'capre diem' yaşadığına inansın insanlar ve bırakalım bunu züppeliklerinden yapabilsinler...
"Felsefeyi bir sen anladın sen de yanlış anladın" diyebilir şimdi bana Haşmet Ağabey. Orasını bilemem. Ama kabul etmek zorunda ki biz 'carpe diem'e layık görülen şanslı kullarıyız Allah'ın!
Ve ne kadar şükretsek azdır, bu yüzden....
Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com
-
Sedat Acemoglu 16 yıl önce Şikayet EtCarpe diem degil Carpe Cennet. Carpe diem antik Roma dan kalma bir sairin (Horace) dizelerinde yer bulan bir kavram. Dogrusu Islamdan onceki insanlarin hayat uzerine yaptiklari dusuncelerin bir bakima iflasidir.Beğen