Kanamalı bir tablo için çok acele...
Sanat galerisinde uzun süredir satılmayı bekleyen dünyanın bütün renklerini içeren tablo aklına takılmıştı ressamın... Çok güzeldi ama renklerin simetrisi ve oranları onun hoşuna gitmiyordu. Sonsuz sayıda rengin biraz daha görünür hatlarla birbirinden ayrılabilmesi gerektiğini düşünüyordu…
Tabloyu bir kaç fırça darbesi ile istediği güzelliğe kavuşturabileceğine emindi. Galerici arkadaşı olağanüstü güzelliğine rağmen nedense kimsenin o hali ile beğenmediği tablo konusunda ressam arkadaşının teklifini olumlu karşıladı.
Ressam çalışma odasına götürdüğü tabloya önce fırça ile bir iki detay ekledi. Resim daha da güzelleşmişti... Küçük müdahaleleri ile daha da güzelleşen tablo ressamın şevkini artırdı. "Her rengin her tonunu istediğim gibi yayabilirsem daha da mükemmelleştirebilirim" diye düşündü. Her istediği tona rahatlıkla erişebilmek için, 25-30 santimetre genişliğinde oldukça uzun bir cam sipariş etti... Camcının getirdiği siparişi büyük heyecanla karşıladı. Parasını ayak üstü ödediği camı kucakladı ve apar topar, odasında koymak istediği yere taşıdı.
Sonra spatulasına sarılarak 7 rengi tek tek ayrı renklerle karıştırarak 7'li sıra halinde yaklaşık 50'şer karışım oluşturdu. Bu renkleri kullanınca daha fazlasını da oluşturmayı planlıyordu... O muhteşem güzelliği kendi istediği şekle sokunca bütün dünya ressama hayran kalacak ve minnet duyacaktı.
Karışımları bitirip, fırçasını eline alarak tuvaline dönünce şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. Tablodaki tüm renkler kan gölüne dönüşmüştü... Tuval kanıyordu... Tuvalin üstüne sürülen her renk kana boyanıyordu...
Ressam, başına geleni nasıl izah edeceğini bilemeden galerici arkadaşını aradı ve mahcubiyet içinde durumu anlattı. Galerici, kanayan bir tablonun rengarenk bir tablodan daha iyi para edeceğini söyleyerek teselli etti ressamı.
Ressamın keyfi tekrar yerine gelmişti. Neşe içinde kanayan tabloyu kucaklayıp, satılması için galeriye geri götürdü. Arkadaşının taşıdığı tablodan dökülen kanların kırmızıya boyadığı sokaklara üşüşen sinekler galericinin canını sıkmıştı o akşam giderken. Ancak ertesi sabah kan gölünü merak edip galeriye koşan kalabalığı görünce sıkıntısının yerini sevinç aldı.
Tablonun müşterisi çoğalmıştı ama bu kadar müşteri çeken bir tabloyu satmanın aptallık olacağına karar verdi… Satılmadığı için galeride günlerce kanayan tablodan akan kan zamanla taşmış, sokakları kaplamıştı... Kanayan tabloyu duyanlar akın akın galeriye koşuyorlardı. Gelen gidenlerin yaptığı alış verişler galerinin işlerini o denli artırmıştı ki kanamanın durmaması için sürekli dua ediyordu galerici...
Yalnız değildi...
Sokakta oturan tüccarlar onu dualarında yalnız bırakmıyordu. Onlar da önce ürkmüşlerdi depo ve tezgahlarındaki tüm ürünleri kızıllaştıran kan selinden. Fakat kanla boyanan ürünlerin daha çok talep görmesi eskisinden daha çok cesaretlendirmişti onları... Akan kanın durmaması için daha çok dua edilmesi gerektiğine karar verdiler. Para ile kan akması için dua eden bir topluluk kurdular önce. Sonra o topluluğunun duaların aralıksız sürmesi için bir mekan oluşturdular el birliği ile...
Sokağın politikacıları, akan kandan rahatsız olan insan kalabalığından etkilenerek, kanı durduracaklarını vaat ederek hazırlandılar ilk seçimlere.... Fakat umduklarını bulamadılar. Kanın kazançlarına kazanç kattığı kitleler, onlara oy vermedikleri için hüsrana uğramışlardı. Kandan bu kadar fazla kişinin nasıl kazanç sağlayabileceğini araştırdılar uzun uzun. Daha sonra fark ettiler ki onlar propaganda hazırlığı içinde iken, seçmenlerine akan kandan beslenen sokağın tüccarları dua etmeleri için hatırı sayılır miktarda sürekli gelir sağlamıştı. Onların kazandığı paralar da oturdukları sokaklarda sinek avlayan esnafların yüzünü güldürmeye yetmişti…
Bunun üzerine sokağın politikacıları ondan sonraki seçim propagandalarını akan kandan beslenen kalabalıklara yönelik olarak hazırlamayı gelenek haline getirdiler.
Bir zamanlar dünyanın bütün renklerini yansıtan tablo kimseye anlatamıyordu ressamın üzerindeki renkleri düzeltmek için sipariş ettiği camı taşırken kendisini yaraladığını... Kanama durdurulmasa ölecekti... Ama kimse onun canlı olduğunu bile fark etmiyordu...
Çaresizlikten döktüğü gözyaşlarını fark edenler sadece çocuklar oldu. Çocuklar onun ölmemesi için tedavi gerektiğini fark ediyorlardı ama kıtlığın içinden çıkmış büyüklerin çocuklara kulak vermeye pek niyetleri yoktu… Çünkü kanamayan bir tablo onlar için yokluk ve yoksulluk demekti...
Çocuklar, tedavi edecek insanlara seslerini duyuramadıkları için kan kaybeden tabloyu kurtarmak için kendi kanlarıyla beslemeye karar verirler… Ancak tahminlerinden fazla kan vermeleri gerekiyordu tabloyu kurtarabilmeleri için...
Kanamalı bir hasta için acele kan arıyor o gün bugündür çocukları kan verirken kansızlıktan ölen sokakların sakinleri… Kanayan tablodan kazandıkları servetin o kanın bedelini ödeyeceğini düşünüyorlar...
Ressama gelince… O akan kandan yaptığı sanat eserleriyle servetine servet katarken, bir zamanlar çok renkli bir dünyaya meyletmiş olmanın ne büyük aptallık olduğunu düşünmekle gün geçiriyor…
Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.liksiz@haber7.com
-
noter tasdikli yorumcu 15 yıl önce Şikayet Etileride bir öykü kitabı. yazarsanız bu yazıyı oraya muhakkak alın. bu yazı bir klasik gibi . çalakalem yaşarken büyük resmi belki göremiyoruz. sokak başında bir tinerci evladımızı sıkıştırdığında olaya sosyolojik felsefik boyutlarıyla dahil olamıyoruz. bazen acımızdan anlık reflekslerle hamle yapıyoruz. savaşlar hep böyle çıkıyor.Beğen
-
Tuvad Nıdya 15 yıl önce Şikayet Etyurtta sulh cihanda sulh... ilk bakışta çok güzel bir slogan...müslüman halkları uyutmak için ilaç gibi bir şey..güçlü olmazsan ne yurtta nede cihanda sulha ulaşamayacağını hep birilerinin canında,topraklarında,kültüründe ve namusunda gözü olacağını unutman için adeta bir şifre..düşmanlarının her istediğini kabul ederek barışı koruyup kolladığına inandırılmış ve bunun hep böyle süreceğini zanneden kaybetmeye mahkum milletler.Düşmanlarının HEGELci bir felsefeye sahip olduğunu,YAŞAMAK İÇİN ÖLDÜR prensibini ilke edindiklerini bilemedilerBeğen
-
Tuvad Nıdya 15 yıl önce Şikayet Etson 400 yıldır 1. son 400 yıldır akan kanın (2.dünya savaşı hariç)çoğu hatta yüzde sekseni islam topraklarındaki müslümanların kanı?acaba o çok renklilik masalına sadece müslümanlar inandırıldığından bu yolda sözde müslüman aydınlar ve sözde alimler (!)çok yoğun bir çaba sarfettiğinden olmasın?tanzimat fermanı müslümanları ehlileştirmek için çıkarıldı..sarık müslümanları yumuşatmak için çıkarıldı yetmedi kılık,kıyafet devrimi,harf devrimi yapıldı... niçin?islam kültürü ile müslümanların arasına mesafe koymak için...Beğen