Yaşar İliksiz
Yaşar İliksiz
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Emevileşmeden...

GİRİŞ 07.09.2010 GÜNCELLEME 07.09.2010 YAZARLAR

Ömrünüzde gördüğünüz, görebileceğiniz en mükemmel insan ölmüş olsa ne hissederdiniz?  

Üstelik o, size yeryüzünde ulaşılabileceğiniz en şerefli makamları göstermiş, en kutlu müjdeleri getirmiş insan olsaydı… Ölümünden sadece dakikalar sonra, onu unutup, ‘hayat devam ediyor’ diye menfaat hesaplarına dalabilir miydiniz?

Yazıyı okumadan önce, temsil ettiğiniz siyasi görüş ve sosyal statüleri aklınıza getirmeksizin, yukarıdaki soru üzerinde üç - beş dakika düşünmenizi öneriyorum...

8 Haziran 632 tarihine giderek düşünmeyi sürdürelim: 

Düşünün; dünyaya gelmiş, gelebilecek en mühim, en mükemmel, size dünya ve ahret mutluluğunun reçetesini getirmiş, gösterdiği mucizelerle Peygamberliğini defalarca ispatlamış insanın naşı yanı başınızda yatıyor.... Ne yapardınız?

Eğer gözyaşlarına boğulacak kadar yoğunlaşmadıysanız zor da olsa verecek cevabınız vardır değil mi?

Ama vereceğiniz cevaplardan hiç birinde "Onun yerine ‘benim ailemden olmayan birinin geçmemesi için' gerekirse elimi kardeş kanına bulamayı göze alırdım" cümlesi yoktur eminim....

Böyle düşünmenin aklınızın ucundan dahi geçebileceğine ihtimal vermezsiniz değil mi? 

Halbuki, yaşanan siyasi çekişmelerdeki tavırlara baktığımızda yüzde 90'ınınızın doğru cevabı, 'Onun yerine 'bizden birinin' geçmesi için gerekirse elimi kardeş kanına bulamayı göze alırdım' olmalıydı diye düşünüyorum...  

Hali yaşamak ile halde nasıl davranacağınızı hayal etmek arasındaki fark, işte bu denli büyük. Ki siz, peygamberi görmeden sevenlerdensiniz...

Bir de onu görenlerin haline bakarak iktidar savaşlarının insanların gözünü nasıl karartabileceğini idrak edin...   "Gökte yıldızlar gibidir" diye övdüğü insanlar, Hz. Muhammed'in ölümünden sadece dakikalar sonra "onun yerine, kimin" yönetici olacağı konusunda tartışmaya başlamışlardı. Kılıçların çekilmesine ramak kalan tartışmalardan söz ediyoruz...

“İktidar meselesi o mübarek insanları bile öyle etkileyebildiğine göre bizi niye kınıyorsun?” dememeli hiç kimse.

Hali yaşamak ile halde nasıl davranacağınızı hayal etmek arasındaki farkı idrak edememişsiniz demektir, o sözü ederseniz... O hal, onların sınavıydı, sizin sınavınız sizin haliniz!

Mamafih o gün yaşanan  tartışmaların “Emevileşmeyi” doğurduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Emevilik kavramının kökleri daha derinlerde olmakla birlikte, “Emevileşme”nin o tartışmalardan beslenerek büyüdüğünü söyleyebiliriz…

Emevileşmek dünya siyaset tarihinin gördüğü, görebileceği en büyük beladır.

Siyasi hasımlarını aşağılayan, kendi otoritesini sağlamak için her türlü yalana başvuran gerekirse Hadis uyduran, insanları kılıç zoruyla kendilerine biat etmeye zorlayan, hatta çaresiz kalınca Peygamberlerinin torunlarını katletmekten çekinmeyen zihniyetten bahsediyoruz... 

İnsanoğlu tarihin her evresinde Emevileşmeye meyilli... Öyle ki insanoğlu zaman zaman bir kaç Emevileşmişten birini seçmeye dahi zorlanmıştır.

Hür ve adil düşünebilen insanlara, "Hangi Emevileşmişi seçecersin?" sorusundan daha ağır zulüm olabilir mi?

‘Her türlü zulme hayır’ diye haykıracak kadar hür ve adil düşünebilen insanlar, zaman zaman Emevileşen zihniyetlerin yerine aklı ve hoşgörüyü iktidar kılmayı denemişlerdir.  

Ancak neredeyse hemen her denemede; Emevileşmişlerin, rakiplerinin iktidara ulaşmaması için kurduğu tuzak ve hileleri bertaraf etmeye çalışırken, hür ve adil düşünen insanlar Emevileştiklerini fark edememişlerdir...

Hür ve adil insanların mutlu yaşadığı dünyayı oluşturmanın tek yolu vardır: Emevileşmeden, Emevilerin iktidarını yıkabilmek!

Bu, sanılandan çok daha büyük sınavdır…

Emevileşerek sınav kazanmaya yeltenmek asıl sınavda ayakların tökezlemeye başladığının alametidir… Alametleri erken fark etmeyenler ya da o alametlere vesile olanlar bir gün karşılarında ‘Her türlü zulme hayır’ diye haykıracak kadar hür ve adil düşünebilen insanlar bulacaklardır…

Dünya oyunu, böyle…

Emevileşenleri tahtından etmeye soyunanlara benim eyvallahım Emevileşmeye başladıklarını fark  edebildikleri sürecedir...

Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com

YORUMLAR 18 TÜMÜ
  • Hasan Seyre 15 yıl önce Şikayet Et
    Haliçteki Simonlar..?. saltanatının devamı olan ve milleti devlete baş eğdiren ve sultana korkudan yalakalık yapmaya zorlayanlar tarihin hiç bir devrinde haccacı zalim gibi islamın kutsal mabedi kabeyi..mancınıklar ile taşlayan ve allahın evine saldırıp yerle bir eden zihniyetlerdir..selam olsun hakkını karşısında zalim Devlet ve sultanda olsada arayan ve başeğmeyenlere...
    Cevapla
  • ali sönmez 15 yıl önce Şikayet Et
    emevileşme. müslümanlar dünyalaşmadı. dünyalaşmadığ için ve emevi hilesine karşı korku hissetği için halkın çoğunluğu bu korkuyu 1400 nesilden nesile aktarıyor. oysa sultana ilk baş kaldıran yani saltanata baş kaldıran az Ali ailesiydi. hala da devlet karşısında vatandaş olamamanın bu vakıayla bağlantısı var. bu olayla baş etmek için siyaset kurumu tamaıyla emevi ve emevileşmiş kafalara bırakıldı. aslında amevileşme yeni tabirle simonlaşmadır. zalim halefini taklit etmektir.
    Cevapla
  • kamil hisarlı 15 yıl önce Şikayet Et
    samimiyet ve tutarlılık testinde sırıtan sahtelere dikkat. -söz konusu olan vatan ise gerisi teferruattır- diyenlerle (üstelik bunu islam dışı şeyler adına yapanlarla) kolkola olanların, sözde hz.ali taraftarlığı sahte oğlu sahtedir. çünkü: hz.ali bu despot anlayışın daha yumuşak bir tarzda, iyiniyetle ve islam devleti adına dahi yürürlüğe konulmasına karşı idi. emevilerle mücadelesinin en temel sebebi bu idi.
    Cevapla
  • kamil hisarlı 15 yıl önce Şikayet Et
    hilafet-saltanat mücadelesi=. hukuk-otorite mücadelesi, hürriyet-asayiş mücadelesi, insan hakları- hak kısıtlamaları, sadelik-debdebe mücadelesi vb. olarak anlamlandırılabilir. Hz. muaviye bizans devletindeki gibi bir otoritenin islam devletinde de olması gerektiğine inanıyordu. bu açıdan bizans sadece felsefede değil siyasette de islam alemini etkilemişti diyebiliriz. hz. ali nin ideali o zaman gerçekleşmedi ama ileride gerçekleşecek inşaallah. 15. mektubta nüzulü isa dan bahsedilmesi buna bir remzdir. dikkat 15.mektub özetin özetidir
    Cevapla
  • kamil hisarlı 15 yıl önce Şikayet Et
    15. Mektubtan. İmam-ı Alinin Vaka-i Sıffînde, Hz.Muaviyenin taraftarlarıyla muharebesi ise, hilafet ve saltanatın muharebesidir. Yani: Hz. İmam-ı Ali, ahkâm-ı dini ve hakaik-i İslâmiyeyi ve âhireti esas tutup, saltanatın bir kısım kanunlarını ve siyasetin merhametsiz mukteziyatlarını onlara feda ediyordu. Hz.Muaviye ve taraftarları ise hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyeyi, saltanat siyasetleriyle takviye etmek için azimeti bırakıp ruhsatı iltizam ettiler, siyaset âleminde kendilerini mecbur zannedip ruhsatı tercih ettiler.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle