Ya devlet başa, ya sistem leşe!
Arapçadan türeyip Türkçemize taht kurmuş kelimelerden Devlet; iktidar, kudret, siyasi egemenlik anlamına gelir. Kelimenin Akadça kökeni; dönmek, devir etmek anlamına gelir. Her ne kadar kelimenin Arapça kökeninin; dönme, devretme anlamı içermediği ifade edilse de bu kelimeden türeyen tedavül sözcüğünün, "elden ele geçme, dolaşım" anlamına gelmesi de dikkat çekicidir.
Farsça kökenli çark kelimesi kelimesi doğrudan; kendi ekseni etrafında dönen dairesel şekil, döngü, devir anlamlarını içerir ki dönen ve yuvarlanan nesneleri işaret eder... Konumuzla doğrudan ilgisi olmayan "çark etmek" deyimi de kelimenin "askeri" versiyonunun türevidir...
Sistem ise yukarıdaki iki kelimenin tersine Yunanca ana köküyle durma eylemini ifade ederken, “bir arada durma” anlamına da gelir. Sistem, Farsça kökeni ile ise "birçok unsurdan oluşan düzen" anlamına gelir...
Bana sorarsanız, modern zamanların en büyük faciası; devlet denildiğinde insanların zihninde doğrudan "yönetim sistemi" ifadesinin şekillenmesidir. Devlet kelimesinin mecazi alt anlamları arasında yer alan talih kelimesinin tam tersine talihsizliktir bu durum!
Modern zaman devletlerinin öcüleri arasında yer alan “devrim” kelimesinin eski Türkçe kökeni olan tegir ya da tevir ifadesinin de ilk iki kelime gibi döngüsel içerikle “değirmen, tekerlek, devirim” anlamları içermesi de oldukça manidardır...
Osmanlı dönemi de dahil olmak üzere Türkiye Devleti'nin hiç “devrim” yaşamaması, en fazla bir kaç kelle yuvarlayarak "sistemlerini" ayakta tutmayı başarması düşünmeye değer konudur...
En kötü dönemlerde bile saray kapılarına dayanan "asker" ya da "esnaf" kökenli isyancılar; devlet erkanından işlerine gelmeyen zatların ortadan kaldırılmasını ister, ''kellesini isterük!'' diye tempo tutmakla yetinirlerdi. Dizginlenemez sanılan en kabarık öfkeler bile "yuvarlanan" bir kaç “kanlı kelle” ile yatışırdı...
Reayasının güven, huzur ve mutluluğunu tehdit eden ve ortadan kaldırmaya yönelik işlere imza atan sistemleri yok etmekle yükümlü görünen ama kendi itibarını zedeleyen "sistemleri" dahi muhafaza etmeyi başaran devlet yapısını şaşırtıcı bulmamak ancak söz konusu sistemlerden birisine dahil olmakla açıklanabilir... Ki devletin bu yönünü irdeleyenlerin dahi kendisini hapiste bulması da düşünmeye değer konular arasındadır. Devletin, "yasa koyucu, sistem koruyucu olmaması gerektiğini" savunan Kemal Tahir gibi...
Fazla uzatmadan YÖK ve ÖSYM getireceğim sözü.
Devletin ortadan kaldırması gerekirken korumayı tercih ettiği bir sistem, devleti yönetenlerin itibarını zedelemek pahasına "çarklarını çevirmeyi sürdürürken", kapı önünde "asker" ve "esnaf" kökenli isyancıların "kelle isteriz" diye bağırmalarında; yukarıda zikrettiğim nedenlerle tuhaflık görmüyorum.
"Ne böyle kelle olsun, ne de böyle isyanlar” şarkısını mırıldanırken, size de sorarım: Bu isyanın ya da sistemin neresindesiniz?
Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com
-
baybars can 14 yıl önce Şikayet Etartık kelle yok isyancılara,kelle almak var isyancılardan.. artık kelle yok isyancılara,isyancılar ayaklarını denk almaz ise isyancıların elebaşlarının kelleleri uçucaktır,bu böyle bilinmelidir,kelle verdikçe şımaran şımardıkça darbeler yapıp halkı inim inip inleten bu aristokrak burjuva takımına verecek değil onlardan alacak kelle var artık.Beğen
-
İbrahim Dursun 14 yıl önce Şikayet EtYÖK VE ÖSYM MİDE BULANDIRIYOR!..VesSELAM. 12 Eylül kalıntısı YÖK ve ÖSYM de olanlar Hakka tapan insanlarımızda artık MİDE BULANDIRIYOR!VesSELAM../Z.Yük.Müh./OsmancıkBeğen